MERSİN - Aylardır halkının üzerine bomba yağdırmaya devam eden Esad`ın zulmünden kaçan halk, Türkiye`ye sığınmaya devam ediyor. Yaklaşık 10 gün önce Suriye`nin Kürt bölgesinden Türkiye`ye sığınan ve Mersin`de yaşamını devam ettiren Ş. Yüksek Suriye`de yaşanan insanlık dramını İlke Haber Ajansı`na anlattı.
"Esad, Babasının Zulmünü Devam Ettiriyor"
Beşar Esed`in, babası Hafız Esedi`n zulmünü devam ettirdiğini söyleyen Yüksek, "Beşar Esed, Suriye`de bulunan Müslümanları hiç rahat bırakmadı. Sürekli baskı ve zulüm altında Müslüman halkı ezdi. Örneğin bir Müslüman`ı yok yere cezaevine attıktan sonra o kişiden bir daha haber alamazdın. Ya öldürülmüştür. Ya da zindanlarda çürüyüp gider. Sorgu sırasında akla hayale gelmeyecek işkence yöntemleri vardır. Bu zulümler özellikle Müslüman halka yapılmıştır. Babası Hafız Esed`ten kalan zulmü devam ettiren Beşar Esed`in zulmüne Suriye halkı artık yeter dedi ve kendi haklarını savunmak için böyle direniş başlattı" dedi.
Beşar Esed`in, babası Hafız Esedi`n zulmünü devam ettirdiğini söyleyen Yüksek, "Beşar Esed, Suriye`de bulunan Müslümanları hiç rahat bırakmadı. Sürekli baskı ve zulüm altında Müslüman halkı ezdi. Örneğin bir Müslüman`ı yok yere cezaevine attıktan sonra o kişiden bir daha haber alamazdın. Ya öldürülmüştür. Ya da zindanlarda çürüyüp gider. Sorgu sırasında akla hayale gelmeyecek işkence yöntemleri vardır. Bu zulümler özellikle Müslüman halka yapılmıştır. Babası Hafız Esed`ten kalan zulmü devam ettiren Beşar Esed`in zulmüne Suriye halkı artık yeter dedi ve kendi haklarını savunmak için böyle direniş başlattı" dedi.
"Kürtleri İnsan Yerine Koymuyorlardı"
Kendisinin 52 yaşında bir Kürt olduğunu, savaş başlamadan kısa bir süre önce kendilerine kimlik verildiğini dile getiren Yüksek, Esed ailesinin on yıllardır Kürtlere zülüm yaptığını söyleyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ben Kürt bölgesinde tablada sebze ve meyve satarak geçimimi sağlaya bir aile reisiyim. Esed`in askerleri gelir bana ağza alınmayacak hakaretlerde bulunarak tablamda bulunan sebze veya meyvemi alır götürürlerdi. Ben 52 yaşındayım, savaş başlamadan kısa bir süre önce kimliklerimizi aldık. Fakat Esed, biz Kürtleri hiçbir zaman insan yerine koyup da kimlik vermedi. İç savaşta kendisine karşı gelmememiz için bize bir kimlik verdi. Ancak kimliklerin üzerinde de bir işaret var. Kendi aramızda diyoruz ki. Belki savaş biter de Esed galip gelirse bu kimlikleri bizden alır ve bize zulmetmeye devam eder."
Kendisinin 52 yaşında bir Kürt olduğunu, savaş başlamadan kısa bir süre önce kendilerine kimlik verildiğini dile getiren Yüksek, Esed ailesinin on yıllardır Kürtlere zülüm yaptığını söyleyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ben Kürt bölgesinde tablada sebze ve meyve satarak geçimimi sağlaya bir aile reisiyim. Esed`in askerleri gelir bana ağza alınmayacak hakaretlerde bulunarak tablamda bulunan sebze veya meyvemi alır götürürlerdi. Ben 52 yaşındayım, savaş başlamadan kısa bir süre önce kimliklerimizi aldık. Fakat Esed, biz Kürtleri hiçbir zaman insan yerine koyup da kimlik vermedi. İç savaşta kendisine karşı gelmememiz için bize bir kimlik verdi. Ancak kimliklerin üzerinde de bir işaret var. Kendi aramızda diyoruz ki. Belki savaş biter de Esed galip gelirse bu kimlikleri bizden alır ve bize zulmetmeye devam eder."
"Esed`in Askerleri Zulümde Sınır Tanımıyor"
Esed`in askerlerinin zulümde sınır tanımadığını dile getiren Yüksek, askerlerin yapmış olduğu zulümler hakkında ise şu açıklamalarda bulundu: "Askerler, Esed`e muhalif olan insanların eşlerine, kızlarına haddi hesabı olmayan tecavüzlerde bulunuyorlardı. Bizler kendi namuslarımızı kurtarmak için kaçtık. Allah`ın evi olan Camileri bombalıyorlardı. Müslümanların dini değerleri alay ediyorlardı."
Esed`in askerlerinin zulümde sınır tanımadığını dile getiren Yüksek, askerlerin yapmış olduğu zulümler hakkında ise şu açıklamalarda bulundu: "Askerler, Esed`e muhalif olan insanların eşlerine, kızlarına haddi hesabı olmayan tecavüzlerde bulunuyorlardı. Bizler kendi namuslarımızı kurtarmak için kaçtık. Allah`ın evi olan Camileri bombalıyorlardı. Müslümanların dini değerleri alay ediyorlardı."
"Suriye`de Açlık Had Safhada"
Suriye`de yaşanan insanlık dramına da değinen Yüksek, "Şuanda Suriye`de ekmekten başka bir şey bulmak çok zor. Ekmek fiyatları ise yaklaşık olarak 10 kat yükselmiş durumda. Diğer yiyecek ve içecekleri bulmak neredeyse imkansız. Tüp yok. Elektrik yok. Esed askerlerinin muhalif biri için bir binayı bile bombaladıkları oluyor. Dolayısı ile orada bulunan kadın ve çocuklar ya ölüyor. Ya da sakat kalıyorlar" dedi.
Suriye`de yaşanan insanlık dramına da değinen Yüksek, "Şuanda Suriye`de ekmekten başka bir şey bulmak çok zor. Ekmek fiyatları ise yaklaşık olarak 10 kat yükselmiş durumda. Diğer yiyecek ve içecekleri bulmak neredeyse imkansız. Tüp yok. Elektrik yok. Esed askerlerinin muhalif biri için bir binayı bile bombaladıkları oluyor. Dolayısı ile orada bulunan kadın ve çocuklar ya ölüyor. Ya da sakat kalıyorlar" dedi.
"Kendimizi Ancak Mersin`e Atabildik"
Eşi Türkiye vatandaşı olduğu için Mersin`e gelebildiklerini belirten Yüksek, evli ve 7 çocuk sahibi oluğunu, evli olan 2 çocuğunun da kendisi ile birlikte kaldığını söyledi. Yüksel, "Suriye`den gelirken her şeyimiz orada kaldı. Hiçbir şeyimiz yok. Mersin`de yıllık 3 bin TL`ye ev kiraladım. Şuan üzerinde yatacak, oturacak bir şeyimiz yok. Kış geldi yakacak bir şeyimiz yok. Bir evde şuan 17 kişi kalıyoruz yani üç aile kalıyoruz. Türkiye`deki Müslüman kardeşlerimizden bu noktada bize yardımcı olmalarını istiyorum" diye konuştu. (Osman Öksüz - İLKHA)
Eşi Türkiye vatandaşı olduğu için Mersin`e gelebildiklerini belirten Yüksek, evli ve 7 çocuk sahibi oluğunu, evli olan 2 çocuğunun da kendisi ile birlikte kaldığını söyledi. Yüksel, "Suriye`den gelirken her şeyimiz orada kaldı. Hiçbir şeyimiz yok. Mersin`de yıllık 3 bin TL`ye ev kiraladım. Şuan üzerinde yatacak, oturacak bir şeyimiz yok. Kış geldi yakacak bir şeyimiz yok. Bir evde şuan 17 kişi kalıyoruz yani üç aile kalıyoruz. Türkiye`deki Müslüman kardeşlerimizden bu noktada bize yardımcı olmalarını istiyorum" diye konuştu. (Osman Öksüz - İLKHA)