Fatih ilçe sınırlarında kalan Üçler Mescidi ve orada bulunan şehitliğin bulunduğu tarihi alan belediyenin ruhsat vermesiyle yıkılarak otel inşa edilmek isteniyor.
Sosyolog-Yazar Müfid Yüksel'in tarihi mekanlarda inşa edilecek otelleri gündeme getirmesinin ardından yapılan araştırmalarda daha önce de aynı şekilde tarihi mekânların ranta kurban edildiği bilgisine ulaşıldı.
Daha öncede Magnaura Sarayı, Araslı Tekkesi ve Pargalı İbrahim Paşa tarafından yaptırılan Acemoğlu Hamamı’nda otel yapılmak istenmişti. Gelen tepkiler üzerine bu girişimlerin bazıları akamete uğrasa da Acemoğlu Hamamı’nın çok az bir kısmı bırakılıp geri kalanı yıkılarak üzerine otel inşa edildi.
Konuyla ilgili İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Sosyolog-Yazar Müfid Yüksel, bu olayın yeni olmadığını, daha önce de aynı şekilde girişimlerin yapıldığını ve birçok projeye engel olduklarını söyledi.
Yüksel, "1996'da otoparkın yanındaki mezarların yani mescidi yapan 3 kardeşin (Irakizade Hasan ve kardeşleri) mezarlarını yok edeceklerdi. Biz müdahale ettik. O zaman İBB’de Başkan danışmanıydım, müdahale ederek orayı tescillettirdik. Daha sonra Fatih Belediyesi geçen dönemde, Mustafa Demir zamanında burayı plan tadilatı yapmış ve böylelikle tescili kaldırmış. Dolayısıyla namazgâhın olduğu yerde inşaat yapılabilmenin önünü açmış oldu. Bu şekilde ruhsat alınmış ve kurul kararı verildi. Burası daha önce minareli bir cami olarak inşa ediliyor. Şeyh İsmail’i Maşuki Hicri 935 (1528) yılında idam ediliyor. Daha sonra cesedi boğazda ortaya çıkıyor ve boğazlı kayalar mescidine gömülüyor. İnsanlar onun haksız bir şekilde idam edildiğini, iftira atıldığını söylüyorlar. Onun hatırasını korumak için şehitliğinin olduğu yeri parmaklıklarla çevirerek 16. Yüzyılda Irakizade Hasan Efendi ve kardeşleri orayı namazgâh yapıyorlar. Sonra burası zaman içerisinde başkalarının bu konudaki gayretleriyle vakfa ilave ediliyor. Ardından 3 kardeşin burada defnedilmesiyle 'Üçler Mescidi' olarak isimlendiriliyor." şeklinde konuştu.
"Ahşap mimari son 30 yılda adeta yok edildi"
Üçler Mescid-i cumhuriyet dönemine kadar harap vaziyette geldiğini ve daha sonra buradaki mezarlar hariç diğer kalıntıların kaldırılarak arsa haline getirildiğini belirten Yüksel, “Bu arsaya bugüne kadar doğru dürüst bir yapı yapılmadı. 1996 yılında mezarları yok edip orayı başka bir şeye çevirme ya da otoparkı genişletme, çay bahçesi yapma gibi bir çaba vardı. Biz bunun önüne geçtik. Fakat Fatih Belediyesinin izin vermesiyle birçok yer otele döndü. Özellikle sivil yapı, ahşap mimari son 30 yılda adeta yok edildi." dedi.
"Fatih Belediyesi tarafından onay verilmiş ve bunda ısrar ediliyor"
Yüksel, "Daha öce de ‘Magnaura Sarayı’ denilen tarihi sarayın üzerinde bina inşa edilecekti. Fatih Belediyesinin eski başkanı Tahir Aktaş vardı. Magnaura Sarayı adamın şahsi malı olarak görünüyordu. Belirli yolsuzluklar sebebiyle kendi partisi olan Anavatan Partisi tarafından görevden alındı. Magnaura Sarayı ve diğer bazı yapıların üzerine inşaat yapılması engellendi. Fakat bazılarına engel olunamadı. Ünlü Rufai Araslı Tekkesi üzerinde de aynı sıkıntı oldu. Adeta emri vaki bir şekilde etrafı çevrilip kazı yapmaya başladılar. Şimdi Arkeoloji burada kazı yapıyor ama ruhsat alınmış vaziyette. Bir taraftan kurul kararıyla onay alınmış diğer taraftan da Fatih Belediyesi tarafından onay verilmiş ve bunda ısrar ediliyor." diye konuştu.
“Koruma kurumunun buna ruhsat vermemesi gerekiyor”
“Bu tarihi mescidin yeniden yapılması konusunda karar alındı. Fakat plan tadilatıyla adeta burası ticari mekân oldu” diyerek konuşmasını sürdüren Yüksel, şu ifadeleri kullandı:
"İlçe belediyeleri bu plan tadilatlarında bunun önüne geçmeye çalışıyorlar. Aynı durum Acemoğlu Hamamı’nda da oldu. Hamamın soğukluk vs. tüm bölümleri yıkılarak sadece arkada bir kısım sıcaklı bölümü bırakılarak Celalağa Oteli yapıldı. Burası Kanuni döneminde Pargalı İbrahim Paşa’nın yaptırdığı hamamdı. Bu hamam bugün arkada sadece 2 kubbeli yer dışında diğer tüm aksamları ortadan kaldırılıp otele çevrildi. Buna benzer birçok şeyle karşılaşıyoruz. Yani tarihi doku ve bu dokunun yeniden inşasının önüne geçiyorlar. Bu tarihi dokular yeniden inşa edilebilecekken bu korunmayı tamamen yok ediyorlar. Bu şekilde yeniden inşa edilmelerinin önü kesiliyor. Ranta kurban ediliyor. Koruma kurumunun buna ruhsat vermemesi gerekiyor."
Yüksel, "Arkeoloji ‘burada kazı yapıyoruz. Herhangi bir bulgu bulduğumuzda inşaata izin vermeyeceğiz’ diyorlar. Herhangi bir bulgu bulunup bulunmaması önemli değil, orada neyin bulunduğuna dair eski resimler var. Hadikatü'l Cevami kitabında daha önceki resimler de bugünkü kalıntılar da tamamen doğrulanıyor. Burada bir inşa yapılmak isteniyor. 2017 yılında koruma kurulu kararıyla plan tadilatı yapılmış. Plan tadilatıyla parseller birleştirilmiş. Kazı çalışması diyorlar ama bu inşaat başlayacak. Bu konuda karar alınmış, bu kararın koruma kurulu, vakıflar ve Kültür Bakanlığı tarafından müdahale edilerek durdurulması, tarihi alanda otel inşaatına izin verilmemesi gerekiyor." şeklinde konuştu.
"Belediye böyle bir tahribata nasıl izin veriyor?"
Yüksel’in konuya ilişkin Twitter hesabından yaptığı paylaşımlar şu şekilde;
1. Fatih/Sultanahmet-Binbirdirek Mah. 124 Ada'da Çukurçeşmeler üzerinde yer alan Şeyh İsmail Maşuki Meşhedi ve Irakizâdeler/Üçler Namazgâhının arsasına otel inşa edilecek. 4. Nolu Kurul buna izin vermiş. 4 Nolu Kurul Ve Fatih Belediyesi böyle bir tahribata nasıl izin/ruhsat veriyor?
2. Arsasına/üzerine, 4 Numaralı Koruma Kurulundan izinli olarak, otel inşa edilmeye çalışılan Şeyh İsmail Maşuki Meşhedi ve Irakizâdeler/Üçler Namazgâhı Ve Mezarlığı ile ilgili Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî'nin Hadikatu'l-Cevâmi' Adlı ünlü eserinin yazma ve matbu nüshasındaki kayıtlar.
Yüksel yaptığı paylaşımları paylaştığı görsellerle de destekledi. (Nizamettin Aşkın-İLKHA)