Türkiye'de uygulanan yasalara göre, boşanan çiftlerin çocukları varsa mahkeme kararıyla velayeti kadın ya da erkeğe veriliyor. Velayet kararı sonrasında mahkemenin verdiği zaman dilimleri haricinde çocuğunu göremeyen ebeveynler, çocuklarını her görmeye gittiklerinde de icra memurluklarına, Adalet Bakanlığına ve avukata para vermek zorunda kalıyorlar.
2012 yılında evlendiği eşinden 2013 yılında bir kızı dünyaya gelen emekli öğretmen Mustafa Aslan, kanuna göre ilkokul çağına gelen çocuğunu yılda bir ay süreyle görebilmesi gerekiyorken verilen kararın icra müdürlüğü tarafından sulandırılarak çocuğunu görebileceği tarihler arasında göremediğini ve hakkının gasp edildiğini söyledi.
Eşiyle evlendiği süreci ve sonrasını anlatan Aslan, mahkemeler tarafından verilen kararların adil olmadığını ve insanları mağdur ettiğini ifade etti.
"Hâkim, tedbiri çiğnediğim için beni hapse attı"
Aslan, "Ayrıldığım eşimle 2012 yılında evlenmiştim. Bir sene sonra kızım Zeynep Sabiha dünyaya geldi. Hanımım daha hamileyken evi terk ettiği için çocuğu mahkeme ve icra yoluyla görmeye başladım. Kızımın velayeti annede olduğu için ayda bir defa görebiliyordum. Her görmede bir sürü olaylar yaşanıyordu. Kızımı göstermek istemiyordu. Tedbir aldırıyordu. Fakat buna rağmen görmeye gidiyordum. Kızım şu anda 6 buçuk yaşında. Bu sefer yeniden dava açtım. Dava sonrasında kızımı daha uzun süre görme imkânına kavuştum. Her ayın bir ile 3'üncü haftasında görme şansım oldu. Ayrıca yaz aylarında 1-31 Temmuz tarihleri arasında görme imkânı elde ettim. Eşim tedbir aldırdığı için icra memuruyla, pedagogla ve avukatımla beraber gidip kızımı görebiliyordum. Kendim gittiğimde hapis cezası alıyordum. Bundan dolayı kısa bir süre hapis yattım. Hâkim, tedbiri çiğnediğim için beni hapse attı. Oysaki avukatım kızımı görebileceğimi söylemişti." diye konuştu.
"Mahkemeye belge sunmama rağmen hakkım gasp edildi"
"Çocukla iletişimim icra ile olduğu için her ay bin 500 TL param gidiyor." diyen Aslan, "Ben emekli bir öğretmenim. Emekli maaşım haricinde bir gelirim olmadığı için her zaman bu masrafları karşılayamıyorum. En son aldırdığımız kararla uygulanacak olan şey, 1-31 Temmuz arasında çocuğumu alıp tatil yapmaktı. Bu şekilde mahkeme kararı var. Çocuğu icra yoluyla gördüğümüz için İstanbul'daki icra memurluğuna gittim. İcra memurluğu kızımı göremeyeceğimi söyledi. Bunun için kızımın ilkokula başladığına dair bir evrakın getirilmesini, bu süre içerisinde dosyanın bekletilmesi kararını çıkarttı. Böyle bir karar yok. Çocuğun ilkokul çağına geldiği zaman ki bu süre 69 aydır. Bununla ilgili milli eğitimden belge de alıp mahkemeye sundum. Buna rağmen hakkım gasp edildi." dedi.
"3 gün bile çocuğumu görsem kârdır"
"1-31 Temmuz arasında yasal olarak çocuğumu görmem gerekirken icra memurluğu tarafından maalesef hakkım engellendi." diyen Aslan, "Şu anda çocuğumu görebilmem için bir haftalık sürem kaldı. Kararı mahkemeye sundum ve kazandım. Hâkim yanlış karar verildiğini söyledi. Hâkim, 'Senin çocuğun ilkokul çağına gelmiş ve bununla ilgili belgeyi de bize getirmişsin.' dedi. Davama bakan hâkim bu sürede izinde olduğu için, diğer hâkimler işi savsakladı. Karar 3-4 hâkime gitti ve maalesef mağdur oldum. Çocuğumu görmem için 5-6 gün süre var. Verilen kararı kazanmamıza rağmen karar temyize gideceği için beklemek zorundayım. 3 gün bile çocuğumu görsem kârdır." şeklinde konuştu.
"İcra çocuğumu görmemi engellerse adalet nasıl tecelli edecek"
Aslan, "Bu görmeler bedava değil. Adalet, adalet dağıtıcıları tarafından çiğneniyor. Benim hakkım gasp edilmiştir. Bir dahaki sene Temmuz ayında bu şekilde çocuğumu görme şansım var. Bunun düzeltilmesi mümkün değildir. Yasalar sadece belli süreler koymuş. 1-31 Temmuz ve ara tatillerde görme şansım var. 1 hafta sürem var ve görme şansım çok azaldı. Şimdi ara tatili ya da gelecek seneyi beklemek zorunda kalacağım. Buradan Adalet Bakanlığına sesleniyorum ve suç duyurusunda bulunuyorum. Bu görevliler takibe alınıp kimlere haksız işlem yapmışlarsa ortaya çıkarılmasını talep ediyorum. Adalet dağıtanlar, adalet dağıtmaz hale gelmişlerdir. Bunların acilen hizmet içi eğitime tabi tutulmaları gerekiyor. Adalet bu şekilde tesis edilemez. Adalet uygulayanlar hata yapma lüksüne sahip değiller. Bilgi eksikliklerini veya egolarını yenemeyenler adalet dağıtabilirler mi? Zaten çocuğumu 6 buçuk yıldır icra marifetiyle görebiliyorum. İcra, çocuğumu görmemi engellerse adalet nasıl tecelli edecek? Çocuğumu almaya gittiğimde saat 10'da almam gerekirken 12 buçukta alıyorum. Neymiş efendim bir pedagog varmış ve diğer mağdurlara gidiyormuş. Bu sefer 2 buçuk saat zamanım orada kayboluyor. Ayrıca Adalet Bakanlığının servisiyle gidiyoruz. Oraya da, icra memurluğuna da para yatırıyorum. Mağduriyetimiz devam ediyor. Güya icraya son verilecekti. Ne son veriliyor ne de başka bir şey yapılıyor." diye konuştu.
"Devletin eliyle evlilikler sona erdiriliyor"
6284 Sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi gibi uygulamalar hakkında da konuşan Aslan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü; "6284 Yasası, tamamen kadının isteğine bağlıdır. Kadın, 'evine gelme' derse erkek evine giremiyor. KADEM adlı dernek, evlilikleri zorlaştıran, evliliklerin yıkılmasını sağlayacak hale getiren çalışmalar yapıyor. Oysaki erkek, kadın, çocuk hepsi bir bütündür. Ayrılmaması gerekiyor. Ben hanımımın alacağı tedbirle eve giremeyeceksem eşimle nerede bir araya geleceğim. Nasıl bir çözüm bulunacak? Bunun çözümünü adalet şimdiye kadar gerçekleştirememiştir. Kadın erkek fark etmeksizin binlerce insan mağdur oluyor. Ortak bir velayetin çıkarılması gerekiyor. Burada sadece kadına hak verilmiş. Tamam, kadına hak veriliyor ama erkeğin suçu ne? Eşcinsellik, LGBT gibi yasal olmayan şeyler ortaya çıkıyor ve destekleniyor. Feminazi dediğimiz ve tamamen kadına özgürlük tanıyan türler ortaya çıkıyor. Sapıkça ilişkiler ortaya çıkmaya başladı. Bu şekilde olursa insan bir daha evlenir mi? Ben şahsen bir daha evlenmeyi düşünmüyorum. Evlendiğim zaman bütün haklarım yasal olarak elimden gidiyor. Kadına bir sürü taviz veriliyor ama erkeğe hiçbir şekilde taviz verilmiyor. Erkek nafaka ödemek zorunda kalıyor. Eşim benden boşanıp sonradan çalışmasına rağmen bir süre nafaka almaya devam etti. Bu şekilde, devletin eliyle evlilikler sona erdiriliyor. Bu kanunlar aileyi yıkan kanunlar. Bu kanunların biran önce kaldırılması, İstanbul Sözleşmenin lağvedilmesi gerekiyor."
"Çocuğumu görme hakkım yasalarla gasp edildi"
Hâkimlerin yanlış kararlar vererek insanları mağdur ettiğini belirten Aslan, son olarak konuşmasında şu ifadelere yer verdi; "Ayrıca pedagog ve hâkimler görevlerini yapmıyor. Avukatlar da işi sadece parasal olarak yapıyorlar, bizi sömürüyorlar. Paramızı vermemize rağmen kendi işimizi kendimiz takip ediyoruz. Hakimlerin, icra memurlarının ve bu tür kişilerin formasyon almaları gerekiyor. Çünkü yanlış uygulamalar yapılıyor. Ben mağdurum. Şimdi çocuğumu nasıl göreceğim? Devlet bana bir yol göstersin. Yasalarla çocuğumu göremiyorum. Bu hakkım gasp edilmiştir." (Nizamettin Aşkın-İLKHA)