Eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu'nun başdanışmanlığını yapmış olan isimlerden Akademisyen Ömer Faruk Korkmaz, Türkiye gündemi, Arap dünyasının gidişatı ve Filistin meselesi gibi konulara ilişkin İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
"Arap dünyası" denildiğinde "tek bir dünya" ve "tek bir renk" anlayışının olmadığını belirten Korkmaz, her bir ülkenin kendine has şartları ve sorunlarının olduğunu söyledi.
"Arap dünyasının geleceği ile ilgili karar verecek bir kurum yok"
Genel olarak Arap dünyasının bir arayış içerisinde olduğunu ifade dene Korkmaz, "Bu arayışın nereye çıkacağı çok belli değil çünkü bölgesel farklı reaksiyonlar var. Suudi Arabistan’ın politikalarıyla diyelim ki Katar’ın politikaları farklı. İkisinin de Arap ve körfez ülkesi olmasına rağmen bu böyle. Sudan’da durum farklı, Libya’da durum farklı. Mısır ve Suriye’de durum farklı. Dolayısıyla tek Arap ülkelerinin geleceği demek biraz zor bir şey. Arap Birliği diye bir şey var orada da doğru düzgün karar çıkmıyor. Arap dünyasının geleceği ile ilgili karar verecek bir kurum da yok aslında. Ama bu arayışın çok fazla değil belki birkaç yıl içerisinde biraz daha oturacağını düşünüyorum. Arap dünyası şuna karar verecektir: Arap halkları daha bağımsız, daha yerli belki komşularıyla daha iyi diyalog kuran daha akıllı politikalar izleyebilirler diye düşünüyorum. Ama şu an ufukta görünen bir şey yok. İleriki yıllarda böyle bir şeyin olmasını temenni ediyorum." dedi.
"Âlimlerimiz sosyal bilimlerin bu kadar gelişmediği bir dünyada halkın referansları pozisyonundaydılar"
Alimlerin eskisi gibi etkilerinin halk tarafından karşılık bulmamasını değerlendiren Korkmaz, "Eskiden âlimlerimiz sosyal bilimlerin bu kadar gelişmediği bir dünyada halkın bütün sosyal, siyasi, kültürel problemleriyle ilgileniyorlardı. Halkın referansları ve liderleri pozisyonundaydılar. Özellikle sosyal bilimlerin batıda gelişmesinden sonra ve medreseler dini ilimler okutulduğu medreselerde sosyal bilimler okutulmadığı bir dönemden geçiyoruz, böyle bir dönemde halkın problemleriyle birinci dereceden ilgilenen fazla âlim yok. Fakat mahalli olarak bazı küçük problemleri çözen, kavgaları yatıştıran kesimler yok değil. Bu da çok cüzi ve hafif kalıyor. Dolayısıyla dünkü âlimlerin bugün olmayışının sebebi bu. Özellikle Türkiye’de çok uzun bir ilmi kopukluk oldu. Bunu kapatmak kolay olmayacak. İnşallah gelecekte bu tip âlimlerimiz daha fazla olur." ifadelerine yer verdi.
"Özgürlüğün tadına varmış Mısır halkı bu özgürlük arayışının peşinden gidecek"
Mısır’da yaşanan sorunlara değinen Korkmaz, "Mısır İslam Arap dünyasının en önemli ülkesi hatta ‘Ümmüddünya’ (Dünyanın Annesi) demeleri hakikaten de doğru bir söz. Mısır, 'ana ülke.' Bizim Anavatan, yavru vatan dediğimiz bir şey aslında. Mısır’ın durumu Arap dünyası için Türkiye gibi bir şey. Ama Mısır’da demokratik ve siyasi anlamda ciddi sorunlar var. Ben şuna inanıyorum, Mısır halkının bu türden problemlerini çözmesini Mısırlılara bırakmak lazım. Dışardan ne kadar müdahale olursa o kadar da yerelin çözümünü geciktirmiş oluruz. Ben zaman içerisinde özgürlüğün tadına varmış olan Mısır halkının bu özgürlük arayışının peşinden gideceğini durmayacağını düşünüyorum. Ama ne zaman bu değişiklik olur onu bilemem. Ama Mısır halkı bir yıl bile olsa özgürlüğün tadına vardı. Mursi dönemi alabildiğine özgürlüğün olduğu bir dönemdi. Mısırlıların kendi yollarını bulacağını düşünüyorum." şeklinde konuştu.
"Filistinlilerin olmadığı hiçbir çözümde Filistin için herhangi bir çözüm olmaz"
Bahreyn Çalıştayı’na da değinen Korkmaz, "Bahreyn Çalıştayı aslında Filistinliler için yapılmış bir toplantıydı. Ama Filistinlilerin olmadığı bir Filistin toplantısıydı. Dolayısıyla Filistinlilerin olmadığı hiçbir çözümde Filistin için herhangi bir çözüm olmaz. Arap dünyası ve körfez ülkeleri Filistinliler için bir şey yapacaksa zaten bunu direk olarak zaten yapıyorlardı. Onlarca yıldan beridir yaptılar. Tekrar aynı metodu izlemelerinde fayda var. Bunun için arabuluculara Batı'ya şuraya buraya ihtiyaçları yok diye düşünüyorum." ifadelerine yer verdi.
"Dün NATO’ya niçin girmişsek bugün S-400’leri onun için alıyoruz"
Korkmaz, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400’lerle alakalı şunları söyledi: "Türkiye Amerikan’la olan ilişkilerini kesmez. Amerikan’la olan ilişkileri bir şekilde yürütmek zorunda. Çünkü bu coğrafyada yaşamak zor. Bizim NATO’ya giriş sebeplerimizi tarihsel olarak incelersek dün niye NATO’ya girdik bugün niye Rusya’ya bu kadar yakınız? Bütün bunların hepsinin kendi dönemlerine göre gerekçeleri ve sebepleri var. Dolayısıyla biz dün NATO’ya niçin girmişsek bugün S400’leri onun için alıyoruz."
"Bir halk nasıl olursa o şekilde idare olunur"
Konuşmasının devamında Korkmaz şu ifadelere yer verdi: "Türkiye’de çok farklı cemaatler, gruplar, dini yapılar, sosyal gruplar, STK’lar, çok farklı etnik yapılar var. Önemli olan bu halkın toplamda kimin ne istediğine iyi bakmak lazım. Bazı çevrelerin düşündüğü gibi bu halkın o kadar da yüzde yüz dindar bir halk değil. Mevcut Anayasadan oldukça memnunlar. Anayasa’da oldukça değişiklikler de oldu. Artık 80 Anayasası veyahut 82 Anayasası demek o kadar da doğru olmaz. Her tarafından değişiklikler yapıldı. Her zaman ihtiyaca binaen yeni değişiklikler yapılacaktır. Bir halk nasıl olursa o şekilde idare olunur. Bizim temel prensibimiz bu olmalı diye düşünüyorum." diye konuştu.
"MHP’nin yüzde 50’si HDP ile ortak hareket etti"
Son olarak İstanbul seçimlerini değerlendiren Korkmaz "Ana faktörü gözden kaçırmamak lazım. Türkiye’de hâlâ AK Parti Türkiye’nin en büyük partisidir. Ona en yakın olan parti yüzde 25 alıyor. CHP olarak en fazla yüzde 30 olsun. Yüzde 25’lik bir oy oranı var. Dolayısıyla Türkiye’nin en büyük partisinin trollere mahkûm edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de son dönemde çok ciddi travmalar yaşandı. Çok farklı kesimlerden farklı rahatsızlıklar oldu. Bunların hepsi AK Parti’nin tabanı açısından belli miktarda oy kaybına neden oldu. Karşı tarafın tek blok haline getirilebilmiş olması böyle bir sonuca neden oldu. Bu anlaşılabilmiş bir şey. MHP’nin yüzde 50’sinin HDP ile birleştiği bir ülkede yaşıyoruz. MHP’nin yüzde 50’si HDP ile ortak hareket etti bu seçimde. Bunu gözden kaçırmamak lazım. Dolayısıyla CHP’de birleştiği zaman bu şekilde bir oy aldılar. Kırgınlar, küskünler ve oy kullanmayanları da hesaba kattığımız zaman böyle bir sonuç ortaya çıktı. Ama unutmayalım ki AK Parti hâlâ bu ülkenin en büyük partisidir." şeklinde konuştu.
Ömer Faruk Korkmaz kimdir?
Ömer Faruk Korkmaz, klasik eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul İmam Hatip Lisesinden mezun oldu. Liseyi bitirdikten sonra İslamabad’da Uluslararası İslam Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Arapça ve İngilizce lisans eğitimini tamamladı.
Eğitimine Türkiye’de devam etme kararı alan Korkmaz, ilk olarak Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde, Dinler Tarihi Ana Bilim Dalı’nda "Günümüzde Zerdüştlük" isimli tezini tamamladı ve doçentlik unvanına sahip oldu.
Sonraki yıllarda ise Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde Dinler Tarihi Bölümü’nde araştırma görevlisi oldu.
Ömer Faruk Korkmaz, Sürekli Eğitim ve Dayanışma Derneği (SEDAV)’ın kurucusu ve yönetim kurulu başkanı oldu. Aynı zamanda Yabancı Öğrenciler Vakfı’nda da aynı görevde yer aldı, 2016 yılında Ahmet Davutoğlu'nun Başdanışmanı olarak görev aldı.
Sürekli Eğitim ve Dayanışma Derneği (SEDAV)’nin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı, Yabancı Öğrenciler Vakfı (SIRF)’nın kurucusu ve yönetim kurulu başkan yardımcısı, İHH İnsani Yardım Vakfı’nın yönetim kurulu üyesi ve KÜTTAB Derneği yönetim kurulu başkanıdır.
İslam Dünyasında kurulan ilk STK’lardan biri olan Uluslararası Müslüman Öğrenci Teşkilatları Federasyonu (IIFSO)’nun genel sekreterliğini yaptı. D-8’in kuruluşunda etkin rol oynadı. Daha sonra eğitim alanında faaliyetlere yoğunlaştı. Yurtiçinde ve yurtdışında İslam Dünyası ve eğitim ile ilgili konularda birçok seminere ve konferansa katıldı; çeşitli gazete ve dergilerde makaleleri yayınlandı. (Zeyd Varol-İLKHA)