FETÖ'nün dış destekli gerçekleştirdiği 15 Temmuz 2016 yılında yaşanan darbe girişiminin üzerinden 3 yıl geçti. 251 vatandaşın şehid olduğu 2 binden fazla kişinin de gazi olduğu darbe girişimi hafızalardaki yerini koruyor.
1978 yılında Siirt Eruh ilçesinde doğan ve 1990 yılından bu yana İstanbul Fatih’te ikamet eden 15 Temmuz Gazisi Mehmet Emin Ertaş, o gece yaşadıklarını İLKHA’ya anlattı.
FETÖ darbe girişiminde İBB önünde ayağından yaralanarak gazi olan Ertaş, "15 Temmuz gecesi Edirnekapı’daki işyerimdeydim. Tankların köprüde olduğunu haber aldığımızda bir terör vakasına karşı önlem alındığını düşündük. Onun dışında aklımıza bir şey gelmedi. Yarım saat, bir saat sonra gelen haberler Vatan Caddesi'ne tankların geldiği yönündeydi. Bundan sonra bir darbe girişimi olabileceği söylendiğinde biz de işyerimizdeki arkadaşlarımıza, ‘Allah rızası için vatanını seven Vatan Caddesi'ne insin’ dedik." diye konuştu.
"21’inci yüzyılda yaşıyoruz. Burası bir çadır devleti değildir" diyen Ertaş, Her gelen ‘ben darbe yaptım’ diyerek ülkeyi 80-100 yıl geri götürüp başımızı bilmediğimiz maceraya sokmak istiyorlar. Biz buna izin vermeyeceğimizi söyledik. O gece ilk tepkimiz bu oldu. Bütün kardeşlerimiz Vatan Caddesi'ne indi. Zor bir geceydi. Allah bir daha yaşatmasın." dedi.
"Bu canı veren de alacak olan da Allah’tır"
15 Temmuz gecesi öncelikle işyerindeki arkadaşları ve müşterilerine Vatan Caddesi'ne inmeleri için ricada bulunduklarını söyleyen Ertaş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"İşyerinden en son ben ayrıldım. Buradaki müşterilerimizi, arkadaşlarımızı öncelikle Vatan'a indirmiştik. Allah rızası için bütün arkadaşlarımızın sokaklara inerek tankların geçmesine izin vermemelerini istedik. İlk önce Vatan'a giden kardeşlerimizden sonra biz de İBB’ye doğru gittik. Ben Vatan'a hiç inmedim. Oraya giden arkadaşlarımızla irtibat halindeydik. Orada bir sıkıntı olmadığını söylediler. Akşam 9 buçuk 10 civarında Cumhurbaşkanımızın şehid edildiği yönünde bir haber aldık. Açıkçası çok üzüldüm. Daha sonra haberin doğru olmadığı bilgisi geldi. Sonrasında ikinci olarak bizim için önem atfeden yer olan valilik makamında sıkıntı olup olmadığını sorduk. Valilikte sıkıntı olmadığı, valinin güvende olduğu haberini alınca sırtımıza bayrakları asıp tekbir getirerek İBB’ye doğru yürüdük. İBB’ye varmadan önceki ışıklara geldiğimizde bir kardeşimizin ayağına G3 mermisi geldi ve yere düştü. Ardından bir başka kardeşimizin göğsüne G3 mermisi geldi. Sırtına bayrağı koyduk ama bayrak (kandan) kayboldu. Sonra başka birisine G3 mermisi geldi ve beyin parçaları yüzümüze sıçradı! Açıkçası o akşam nasılsa öleceğiz diyerek kelime-i şehadet getirdim. Ardından tekbir getirerek koştum. 15 metre mesafeden ayağımdan mermi yedim. Aklıma tek gelen şey ‘Yarabbi ne olur bu tank ve tüfekler sabah güneşi görmesin’ oldu. Bunun ucunda şehadet varsa gelsin. Nasılsa bu canı veren de alacak olan da Allah’tır."
"Çoluk çocuğumuzu, eşimizi, kardeşimizi bırakarak o gece Rabbimizden şehadeti diledik"
Ertaş, "Biz bu topraklarda yaşayan insanlarız. Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i ve Arap’ıyla hepimiz biriz. Bizim tek bir toprağımız ve devletimiz var. O da burasıdır. Bizim bu devlete bir borcumuz var. Bu ülkede yaşıyorsak kıymetini bilmemiz gerekiyor. Biz, bir Suriye, bir Mısır gibi olmayalım diye çoluk çocuğumuzu, eşimizi, kardeşimizi bırakarak o gece Rabbimizden şehadeti diledik. Cenab-ı Allah’ın bize hâlâ ikramı varmış. Yiyecek bir ekmeğimiz varmış. Belki de bir fakirin bize yapacağı bir duası varmış. Bunun için ömür vermiştir. Yoksa o gece birçok kardeşimiz şehid oldu. İBB önünde 14 kardeşimiz şehid, yüzlercesi gazi oldu. Allah, şehid olanların şehadetini kabul etsin. Gazi olanların da gazi gibi yaşamasını nasip etsin." dedi.
"Allah’a çok şükür bugün ülkemiz, vatanımız ayakta"
Ataları gibi o gece çıkıp vatanlarını korumayı görev bildiklerini belirten Ertaş, şöyle konuştu: "Biz Müslümanız, inanan insanlarız. Bizler bu topraklarda yaşayanlar olarak bunun bir bedelinin olduğuna inanıyoruz. Bu bedel bugün değil. Selahaddin-i Eyyübi’ye Kudüs’ü fethettiren aşk neyse bu topraklardaki aşkımız budur. Sultan Alparslan’ın Malazgirt’e girerken ki aşkı neyse, Fatih Sultan Muhammed Han Hazretlerinin İstanbul’u fethederken onun yanında olan Ak Şemseddin’in torunları olarak inancımızın gereği olarak bunu kendimize görev bildik. Bu topraklarda birilerinin bedel ödemesi gerekiyordu. O gece bedel ödemesi gerekenler de bizlerdik. Biz de bunu elimizden geldiğince yapmaya çalıştık. Allah bir daha yaşatmasın. O geceden bize kalan hatırayı (Gazilik)ömür boyu taşıyacağız. Allah’a çok şükür bugün ülkemiz, vatanımız ayakta. Bizler millet olarak bir şekilde hayatımızı devam ettiriyoruz. Allah’a hamd-u senalar olsun."
"İnancım gereği, vatana olan borcumdan dolayı dışarı çıktım"
Ertaş, "Sayın Cumhurbaşkanımızı 1990 yıllarından bu yana tanıyan, takip eden birisiyim. Lise yıllarımda İstanbul’da çöpleri toplayan birisiydim. Büyükşehir ile ilgili farklı hayallerimiz vardı. Demokrasi dedikleri şey nedir? Bilmiyorum. O gece hak ve hukuk için, inancımız gereği sokaklara çıktık. Eğer demokrasi sadece gündelik çıkarlar ise ben demokrasiye inanmıyorum. İnancım gereği, vatana olan borcumdan dolayı dışarı çıktım. Dışarı çıkanların da yüzde 99’unun bu şuurla çıktığına inanıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir daha böyle bir şey yaşanmaması adına, ‘Yenikapı Ruhu’ dedikleri bir ruhtan söz ediyorlar. Açıkçası ben buna inanmıyorum. Bu ruh şudur! O gece vatanının yanında yer alan herkes benim için birdir. Hilalin yanında yer alan herkes benim kardeşimdir. Haçlı zihniyetinin bu toprakları işgal etmesinden yana olanların hepsi inancım gereği bana karşıdır. Ben Bosna’da, Filistin’de, Irak’ta ve dünyanın neresinde olursa olsun bu milletin, bu toprakların yanında yer alanlar benim kardeşimdir. Sayın Cumhurbaşkanına karşı zafiyetim var. Kendisini seviyorum. Allah kendisine hayırlı sağlıklı ömür versin. Yalnız o gece Sayın Cumhurbaşkanımız değil de başka birisi de olsaydı aynı şeyi yapardım." diye konuştu
Ertaş, "Biz biriz. Bizim birlik ve beraberliğimize kim nifak sokuyorsa bizden değildir. Kendi siyasi hırsları, menfaatleri uğruna, 3-5 kuruş dünya menfaati kazanma uğruna kim bizim üzerimize oyun oynuyorsa Allah’ın (Celle Celalüh) laneti onların üzerine olsun. Her kim de birlik ve beraberliğimiz için katkı sunuyorsa Allah’ın (Celle Celalüh) rahmet ve bereketi onların üzerine olsun." dedi. (Nizamettin Aşkın-İLKHA)