Ezan; İslam'ın sembollerinden biridir. Kelime-i Tevhid, Kelime-i Şehadet nasıl ki İslam'a girişin belirtisi ise ezan da bireyin, ailenin, ülkenin, ümmetin İslam ile olan bağını haykıran kutlu nidadır. İslam inancı ve uygulamalarının bütününü, az sözle özetleyen ifadelerdir. Bu yönüyle ezan, İslam'ın temelidir.
Günde beş defa okunan mesaj yüklü bu daveti değerlendiren insan, ezan sesini işittiği zaman, Allah'ın varlığını, birliğini, büyüklüğünü, Hazreti Muhammed'in risaletini, önder kimliğini, kıyamet günündeki davetin dehşetini düşünür.
Ezan, Müslümanların birliğinin, dirliğinin, kardeşliğinin göstergesi ve sigortasıdır. Günde beş defa minarelerden müezzinler aracılığıyla sesi yankılanan ezan, insanları namaza çağıran bir çağrının yanında bazı dönüm noktalarında topluma huzur ve güven bir çağrıdır.
İslami toplumlarda ezan ve salâ çok önemli iki şiardır. İnsanı her gün defalarca kurtuluşa, dirilişe davet eden ilahi ve kutsal çağrılardır. Bu iki önemli şiar, savaş ve toplum için her hangi bir tehlike arz eden durumların oluştuğu zamanlarda minarelerden, camilerden ve yüksek yerlerden okunur ve toplum bu şekilde uyarılır, direnişe ve kurtuluşa davet edilir.
Minarelerden yükselen ezan ve salâlar daima Müslümanların moralini yükseltmiş, maneviyatını güçlü tutmuştur. Tarih de şahit olmuştur ki 15 Temmuz’da minarelerden yükselen ezan ve salâ sesleri tank, silah ve uçak seslerine galip gelmiştir.
Ezanın tarihçesi ve önemi ile ilgili İLKHA’ya değerlendirmelerde bulunan Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik, ezanın İslam'ın ve Müslümanların en büyük şiarlarından birisi olduğunu söyledi.
Ezanın, Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere'ye hicretin üçüncü yılında okunmaya başlandığını ve görülen bir rüya üzerine de Hazreti Muhammed'in o rüyayı tasvip edip Hazreti Bilal'i çağırıp, ‘bunu ilan etsin’ demesiyle başladığını hatırlatan Çelik, ezanın o günden bugüne semalarda yankılandığını ve asırları aşarak bize kadar ulaştığını belirtti.
"15 Temmuz’da ezan ve salâların önemli bir rolü vardı"
Ezanın sadece Müslümanları namaza çağıran bir çağrıdan ibaret olmadığının altını çizen Çelik, şöyle devam etti:
"Hazreti Peygamber döneminde herhangi bir tehlike anında ya da Peygamberimizin Ashâb-ı kiramla çok önemli bir konuda derhal duyuru yapması durumunda cemaati ezanla çağırırdı. O günden bugüne de İslam toplumlarında herhangi bir tehlike anında çok önemli hayati bir durum, milletin varlığının söz konusu olduğu dönemlerde ortak bir ruh ve bu duyguyu ifade etmek için ezan okunması çok önemli geleneklerinden biri haline gelmiştir. Daha önce de böyle dönemlerde ezan okunmuştur. Örnek Kıbrıs çıkartmasında da salâlar okunmuştur. Müslümanlar duaya davet edilmişti. Fikir birliğine, gönül ve dil birliğine davet edilmiştir. 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında da bunu gördük. O zaman birçok dış basından duyduğumuz ve iki önemli faktörün olduğunu söylediler. Bunlardan birinin Cumhurbaşkanımızın televizyon aracılığıyla insanları meydanlara davet etmesi hemen akabinde de ezan ve salâların okunması toplumun meydanları doldurmasına en önemli iki etken olarak görüldüğü ifade ediliyor ki gerçekten de böyledir. O gece dışarıda ve meydanlarda olan birçok arkadaşımızın da tanıklıkları odur ki salâlar ve ezanlar okunmaya başlandığı andan itibaren bir sel gibi mahallelerden, sokaklardan ve caddelerden millet meydanlara koştu. Daha doğrusu kıyama kalktığı an olmuştur."
Çelik, "Bu bakımdan bizim ortak bir anten gibi gönüllerimizi, duygularımızı ve eylemlerimizi birbirine bağlayan ezanlarımızdır. Cenabı-ı Allah kıyamete kadar da ezanlarımızı bu semalarda susturmasın. Bir daha böyle durumlarla bizi karşılaştırmasın." ifadelerini kullandı.
"Ezan, Allah'ın büyüklüğünü ifade eder"
"Ezan güvendir, huzurdur ve kutlu bir çağrıdır" diyen Çelik, "Eğer ezan okunuyorsa demek ki topyekûn maneviyatımızı ve değerlerimizi tehlike altında bulunduran bir durum vardır ve buna hepimiz sahip çıkmalıyız duygusu veriyor. Ezan, insanların gönüllerine bir sekinet ve yüreğimize bir inşirah vermiştir. Hacı adayları hacca uğurlanırken yine ezan okunur. Burada da büyük bir yolculuğun ve buluşmanın heyecanı vardır. Yani ezan sadece toplumun çok tehlikeli olduğu durumlarda değil, aynı zamanda tüm Müslümanların ortak nabzının attığı yerler içinde okunan bir güzel bir davettir ve çağrıdır. Zaten bu ezanın anlamında vardır. Ezan, Allah'ın büyüklüğünü ifade eder. İnsanlar anlam olarak o büyüklüğün karşısında rahatlıyorlar. Allah'ın birliğini, varlığını ve tevhidi ifade eden, tevhide çağıran bir davettir. Ezan, Hazreti Peygamber'in o Asr-ı Saadetteki güvene, kardeşliğe birliğe huzura ve saadete çağıran bir davettir. Ezan; Allah’a duaya, ibadete çağıran bir davettir. ‘Felah’ dediğimiz kurtuluşa çağıran bir davettir. Ezanın anlamını da dikkate alırsak tamamen insanların içiyle, dışıyla konu ve komşusuyla beraber çepeçevre bir tevhid çemberiyle, tevhid dairesine alan bir çağrısı var. Bu bakımdan ezan günlük olarak da okunduğu zaman insanlar vakti hesaplıyorlar. Vaktin ve zamanının ne olduğunun bilincine varıyorlar. Ezan, zamanın belirleyicisidir. Ezan gecenin karanlığına gönderilen bir ışıktır, bir sekinettir. Ezan, sabahın aydınlığına davet eden bir aydınlık, çağrıdır, davettir." şeklinde konuştu.
"15 Temmuz’da 26 din görevlimiz ezan ve salâ okuduğu için darp edilmiştir"
15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin önlenmesinde ve halkı darbeye karşı direnişte motive etmede en önemli etkenlerden birinin de camiler ve camilerde okunan ezanların ve salâların olduğunu vurgulayan Çelik, son olarak şunları aktardı:
"İyiler iyiliğinde; kötüler kötülüğün de olacak. Bizler, iyiliğin egemen olması için uğraşan bir toplumuz. Tarih boyunca da bu böyle olmuştur. Bizim misyonumuzda ve vizyonumuzda iyilik egemen oluncaya kadar çaba etmek vardır. İyilik İslam’ın kendisidir. İslam'ın kendisi iyiliktir. O gün tabi bir takım gönlü, kalbi daralmış, kendi geçmişiyle bağı zayıflamış, örselenmiş, yıpranmış bir takım insanlar nefislerine uydular. Diyanet İşleri Başkanlığından aldığımız bilgiye göre o gün 26 din görevlimiz bizatihi ezan ve salâ okuduğu için darp edilmiştir." (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)