Evet sizce başörtüsünün çözülmesi kimin sorumluluğunda. Tabii ki öncelikle İslami STK’lardadır. Neden mi böyle düşünüyorum. Çünkü diğer kesimlere bakın. Herhangi bir talepte bulunduklarında en üst perdeden nasıl bağırıp ortalığı birbirine katıyorlar. Demek ki onlar için davaları ve meseleleri önemli. Bunu söylerken elbette Müslümanların bu tür eylemler yapmaları gerektiğini kastetmiyorum. Çünkü her şeyden önce bir Müslüman herhangi bir insanın kul hakkına giremez. Bir zarar veremez.
Ama demem odur ki başörtüsü gibi Allah’ın emri olan ve Müslüman bayan için olmazsa olmaz olan bir konu için kaç tane Müslüman veya İslami STK ilk anda tepkisini ortaya koyup sesini yükseltti. Adeta herkes birbirini bekliyor. Hele birileri çıkıp bir şey söylesin biz de elbet bir iki kelam ederiz. Bundan Allah için sesini yükseltip ilk günden bu haksızlık ve hukuksuzluğa tepki veren STK’ları istisna tuttuğumu da hemen belirteyim.
Evet, biz sözde Müslümanlara ne oldu da ilk anda tepkimizi ortaya koyup şehrin meydanlarını doldurmadık. Acaba başörtüsü hakkında yeni bir ayet mi nazil oldu? Yoksa bizim de mi gazımızı aldılar?
Tabi bazıları şöyle düşünüyor. Bu hükümet iyidir. Baksana ekonomik alanda yaptıklarına…
Ama durum hiç de öyle değil… Dün Müslümanlar hangi sıkıntıları çekiyorlardıysa bugün üzerine bir kat daha eklenmiş halde çekmeye devam ediyorlar.
Ey Müslüman anne ve babalar… Kendi ellerinizle kızlarınıza mini etek giydirip zilli eğitime teslim etmeyi düşünmüyorsunuzdur herhalde… Zilli eğitimin laiklik ve Kemalizm kokan okuluna her gün Türküm, doğruyum, çalışkanım palavraları eşliğinde ayin yaptırmaya gönderirken içiniz Rabbinize karşı rahat mı acaba…? Rahatsa söylenecek söz kalmamıştır. Yok değilse o zaman neden sessizliğe bürünüyorsunuz? Neden bu haksızlığa tepki veren İslami STK’ları tanımaya ve ortak hareket etmeye çalışmıyorsunuz? Neredesiniz?
Mevcut hükümetin sözde temsilcileri! Malumunuz depremde işlerimizin yoğunluğundan çıkıp sizleri soramadık. Bir sıkıntınız var mı diye soruyorsunuz.
Evet! Sıkıntımız var hem de çok büyük. Müslüman halkın oylarıyla başa geldiniz. Yıllarca bir umutla bekledik başörtüsü ve İslami değerlerin önündeki engeller ve yasaklar kalkar diye. Siz tuttunuz en despot dönemlerde bile açıkça yasaklanamayan başörtüsünü açıkça yasakladınız. Bize de üzülmeyin bunun sonu sizin lehinize olacak diyorsunuz. Peki, siz bugün bizim aleyhimizde karar vererek kimi memnun etmeye çalışıyorsunuz? Bu hikayeleri çok dinledik. Size bu saate kadar taşıdığımız hüsnü zannımız bu kararnameyle bitmiştir.
Kızlarımızın başlarını açtırdınız ya, artık bir de ikna odaları kurun mini etekler giydirmek için… Belki o zaman memnun etmeye çalıştığınız efendileriniz sizden memnun olurlar. Yetmez sokaktaki bacılarımızın da başını açtırmaya çalışın. Ne de olsa daha medeni olacaksınız. Çocuklarımızı plajlara götürüp hayâ namına ne varsa ellerinden alın ve turneler yaptırıp onlara kız erkek karışık voleybol oynatın. İşte bizim gurur kaynağı kızlarımızdır deyin gururlanın.
Ama vallahi hayır. Biz Müslüman’ız ve böylesi bir izzetsizliğe ve Allah’a isyana asla razı olmayacağız.
Ey Müslümanlar! Müslüman bir bacımızın başörtüsü bir Yahudi tarafından açıldığı için Allah Rasulü (s.a.v) onlara savaş açmıştı. Acaba biz ne zaman tepki göstereceğiz… Artık uyanma zamanı gelmedi mi Allah aşkına? Ne zamana kadar bizden görünenlerin zulmüne maruz kalmaya devam edeceğiz? Yoksa zulme karşı sesinizi yükseltme gibi bir derdiniz yok mu?
Mustazafların, mazlumların savunucusu Rasullullah(s.a.v)’i takip ettiğimizi iddia ediyoruz ya ne zaman O’nu bu konuda da takip ve taklit edeceğiz doğrusu merek ediyorum.
Toptan sarılalım yüce Kur’an’a, birlik olalım. Huzuru bulalım. Yoksa bu zillet bizi yaktığı gibi evlatlarımızı da yakar.
Ve bu işi Müslümanlara rağmen yapanlara sesleniyoruz. Bundan sonra sakın kapımıza özür dilemek için bile gelmeyin…
FERHAT TASAN / doğruhaber