Televizyon ekranlarındaki "eğlence formatlı" programcılık anlayışı, toplumsal çürümeyi tetiklerken aile yapısını ayakta tutan manevi dinamikleri yok ediyor. 25 kişinin kadınlı erkekli kucak kucağa bir arabanın içine doldurulduğu yarışma programları reyting listesinde zirveye kurulurken evlilik programlarında yaşanan rezaletlere her gün bir yenisi daha ekleniyor. Şanlı tarihimizi çarpıtan diziye 75 bölüm sonra tepki gösteren devlet büyüklerimizin her gün yaşanan bu rezaletlere tez elden müdahale etmeleri gerekiyor.
Hem ahlâksız hem de pişkin
Geçtiğimiz aylarda Esra Erol`un sunduğu evlilik programında yaşanan "kadından kadına evlilik" teklifinden sonra önceki gün de Ekin TV`de yayınlanan Dünya Evi programındaki "erkekten erkeğe evlilik" talebi, rezaletin son perdesi olarak dikkat çekti. Programa telefonla bağlanan ve oldukça zengin olduğunu söyleyen bir kişi stüdyoda bulunan kadın katılımcılar yerine erkek katılımcıya talip olduğunu açıkladı. Önce olayın şaka olduğunu sanan sunucu telefondaki kişinin Hollanda`da yaşadığını, bu tür evliliklerin Hollanda`da serbest olduğunu söylemesi üzerine telefonla bağlanan kişiyi hattan aldı.
Böyle sunucuya böyle yarışmacı
Ekranlarda boy gösteren ilk evlilik programlarından biri olan ve halen özel bir tv kanalında yayınlanan Su Gibi isimli programın bayan sunucusunun giydiği/giymediği kıyafetlerle geçtiğimiz günlerde sosyal medyada gündem oluşturdu. Söz konusu bayanın, çiçeği burnundaki eşi ise karısının canlı yayında kaydedilen görüntülerinin video sitelerinde yayınlanması üzerine harekete geçti. Öfkeli eş karısının videosunu günler süren mücadelenin ardından internetten kaldırmayı başardı. Akıllarda ise "böyle TV sunucusu olan ülkede böyle yarışmacı olur" özlü sözü kaldı.
Türk televizyonlarına hakim olan "eğlenceyi baz alan" programcılık anlayışı, toplumsal ve manevi dinamiklerin ortadan kaldırılmasının temel aracı haline gelmeye başladı. Milli, manevi değerlere hiçbir saygısı olmayan, insanları "zevk, tüketim" anlayışıyla şartlandıran bu programlar ve diziler, toplumu yeni bir biçime sokabilmenin arayışını güdüyorlar.
Özellikle dizi kültürüyle manevi değerlerimizi, ahlak anlayışımızı dejenere etme noktasında birbirleriyle yarışan programcılık mantalitesi, ortaya koyduğu her programla yeni bir rezaletin perdesini aralamaya devam ediyor.
Hiçbir mahremiyet kaygısı olmayan İzdivaç programlarında yaşanan rezillikler, Türk toplumunun nasıl bir boyuta evrilmeye çalışıldığının yeni bir boyutu olarak dikkat çekiyor. Bundan aylar önce ATV ekranlarında yayınlanan Esra Erol`la İzdivaç programında, stüdyoya bağlanan bir kadın izleyici, bayan konuklardan birisiyle evlenmeye talip olmuş ve programda şok yaşanmıştı.
Lezbiyen tekliften sonra eşcinsel teklif
Ekin TV`de önceki gün yayınlanan program ise İzdivaç saçmalıklarında başka bir rezaletin perdesini araladı. Selvihan Madenoğlu ile Dünya Evi programında zengin bir işadamı programın stüdyo konuklarından erkek bir adaya talip oldu. Ekin TV ekranlarında yayınlanan evlendirme programı Selvihan Madenoğlu ile Dünya Evin`de zengin olduğunu söyleyen bir kişi programa telefonla bağlandı ve kadın yarışmacılar yerine erkek yarışmacıya talip olduğunu açıkladı.
Televizyon ekranlarındaki İzdivaç saçmalıkları ise önceki gün yaşanan rezaletle bambaşka bir boyuta taşındı. Önce olayın şaka olduğunu sanan sunucu telefondaki kişinin Hollanda`da yaşadığını, bu tür evliliklerin Hollanda`da serbest olduğunu söylemesi üzerine telefonla bağlanan kişiyi hattan aldı.
Diğer yandan Fox Tv ekranlarındaki Su Gibi Programının sunucusu Songül Karlı için sosyal medyada yaşanan tartışmalı süreç, Karlı`nın eşini de rahatsız etti ve söz konusu görüntülerin silinmesi için günlerce mücadele etti.
Kanal D ekranlarında yayınlanan Ben Bilmem Eşim Bilir programındaki mahremiyet algısı ise zihinlerden silinen maneviyat direnç noktalarımızı ortaya koyması bakımından oldukça anlamlı. Hediye aracı kazanabilmek için 25 kişinin "kadın- erkek" "kucak kucağa" aracın içine doluşturulması, kapitalizmin bizleri taşıdığı uç noktaları ortaya koyuyor. Diğer yandan aynı programda, bir bayan yarışmacının eşini motive etmek için söylediği, "Mahremiyet sınırlarını aşan" sözler ise, geçtiğimiz günlerde RTÜK`te yapılan değerlendirmede herhangi bir cezai müeyyedeye gerek görülmedi.
Avrupa Birliği Muktesabatı denilerek zinanın serbest bırakıldığı Türkiye`de, şimdi yeni bir tartışmanın fitili daha ateşlendi.
Yaşanan rezilliğe "Zinayı serbest bırakma" noktasında hiçbir kaygı duymayan hükümetin, Başbakan Tayyip Erdoğan`ın ve AB`nin her türlü pisliğini ülkeye ithal etme noktasında çabalarını esirgemeyen Baş Müzakereci Egemen Bağış`ın ne tür bir tepki vereceği ise merak ediliyor.
Zira, Avrupa Birliği`nin bazı ülkelerinde "Eşcinsel Evlililiğe" izin veriliyor.
Yaşanan gelişmeler ve televizyonlardaki bu rezillikler konusunda vatandaşlar ise RTÜK`ün üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesini, hükümetin ise "Milli manevi değerlere olan bu saygısızlıklara" daha ağır yaptırımlar getirmesini bekliyorlar.
Lezbiyen çift Türkiye`de evlenebilmişti
Mahremiyet konusundakı sınırların kaldırılmasından sonra Türkiye sınırları içinde yaşanan bir rezalet de, İngiliz lezbiyen çiftin Muğla`da törenle evlenmesiydi.
İngiliz lezbiyen çift, Muğla`nın Fethiye İlçesi`nde düzenlenen törenle temsili olarak evlendi. Lezbiyen çiftin temsili nikahını, onlarla birlikte İngiltere`den gelen Mike Thomas kıydı.
İngiltere`nin Vorthing kentinde tanıştıklarını, 8 yılı aşkın süredir birlikte yaşadıklarını söyleyen 28 yaşındaki Vickie Jenner ile 25 yaşındaki Charlotte Winsor, Ölüdeniz Kıdrak Koyu plajında düzenlenen törenle temsili olarak evlendi.
Vickie Jenner ile Charlotte Winsor, klasik bir otomobille Kıdrak Koyu`na geldi. Plaja serilen kırmızı halının üzerinde yürüyen Jenner ile Winsor`un temsili nikahını, Mike Thomas kıydı.
Törende, Charlotte Winsor ile Vickie Jenner`in nasıl tanıştıkları ve yaşam öyküleri anlatıldı. Daha sonra küçük bir çocuğun getirdiği yüzükler Jenner ile Winsor çiftinin parmaklarına takıldı.
Bu bir faciadır
Türk televizyonlarındaki eğlence amaçlı, insanlarımızı dönüştürmeye çalışan programcılık anlayışının geldiği noktayı sorgulamamız gerekiyor. Kadının kadına, erkeğin erkeğe evlenme teklif etmesi, tam anlamıyla bir faciadır. Toplumun değerlerini çürütülürse, arkasından mutsuzluk, huzursuzluk gelir. Aile yapısının özenle ve ihtimamla korunması gearekir. Bu tür teklifler ve talepler, evlilik kurumunun mahremiyetine de bir aşağılamadır. Evlilik kurumu bir ciddiyet ve ağırlığı beraberinde getirir.
Her bakımdan özenli olmak ve geleceğimizin teminatı olan Aile yapısını en ciddi şekilde korumak, muhafaza etmek zorundayız.
Ahlak yapımızı dejenere eden böylesi durumların daha özenli şekilde ele alınması ve bir daha tekrarlamaması cihetiyle cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum.
İnsan kalitesini yükseltmek, aileyi yüceltmek gerekir
Bu programlar reyting adına üretilen programlar alan memnun yapan memnun. Toplumun beğenilerine uygun program yapmak yerine, toplumun bilinçlenmesini sağlayarak beğenileri yükseltmek gerektiğini düşünüyorum. Yaşamın standartlarını yükseltmek, yaşamın kalitesini yükseltmek gerekir. Biz Müslüman olduğumuz için bulunduğumuz pencere itibariyle bakıyoruz.
Ne deniliyor: "Nasıl bir toplumsanız, öyle yönetilirsiniz" Temelde tek başına bunlar suçludur diyemeyiz, alt grup olarak insanın kalitesini yükseltmek lazım. İnsanın kalitesini yükseltebilirsek, zaman içinde böyle saçma sapan şeylerin de ortadan kalkacağını düşünüyorum. Aile yapımızı koruyacak, insan kalitesini yükseltecek çalışmalar yapmalıyız.
Milligazete