Hemoroidal hastalık Türkiye'de en sık görülen rahatsızlıklar arasında yer alıyor. Toplumun dörtte üçünün bu hastalıkla karşı karşıya kalmasına rağmen sadece dörtte birinin doktora başvurduğu, bu konuda rahatsızlık yaşayan bireylerin dörtte ikisinin ise profesyonel yardım almadığı biliniyor.
Pek çok insanın bu hastalığın yaşamının bir parçası olduğu gibi yanlış bir fikre sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Bülent Menteş, hemoroid hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Hemoroidin, anal kanalda yani mide bağırsak sisteminin sonlandığı bölümde normal insan anatomisinde de mevcut olan damardan zengin yastıkçıların sarkmaları, dejenere olup şişmeleri ve kanamaları ile kendini gösteren çok yaygın bir hastalık olduğunu belirten Menteş, makat çatlağı, fistül, siğil gibi tüm anal problemler toplumda genellikle hemoroid olarak adlandırıldığını ancak bu ayrımın doktor tarafından yapılması ve tanının doğru bir şekilde konulmasının önemli olduğunu belirtti.
Hastalar utandıkları için doktora geç başvuruyor
Menteş, "Hemoroid hastaları utanıp çekindikleri için genellikle doktora çok geç başvurmaktadır. Bununla birlikte hastalar genellikle ameliyat korkusu nedeniyle doktora gitmekten pek hoşlanmamaktadır. Anal bölge çok duyarlı bir doku yapısına sahip olduğu için cerrahi girişimler az ya da çok ağrı ve hassasiyete yol açabilmektedir. Ancak ileri teknolojiler ve deneyimli ekipler sayesinde ameliyatlar son derece konforlu bir şekilde gerçekleştirilmekle beraber, yine de zorunlu bir durum olmadıkça ameliyat yoluna gidilmemektedir. Doktora başvuran hastaların sadece yüzde 10’u ameliyat olurken, hemoroid sorununu doktora gitmeden çeşitli merhem, krem ve fitillerle gidermeye çalışan hastalar ise hiçbir zaman kalıcı bir çözüme ulaşamamaktadır." dedi.
Modern yöntemler ile başarılı sonuçlar
Menteş, şunları söyledi: "Hemoroid tedavisinde “Band ligasyonu” (Hemoroidlerin bantlanması) “İnfrared koagülasyon” (Lazer tedavisi) ve “Skleroterapi”(Hemoroidlerin köklerine kurutucu madde enjeksiyonu) gibi uygulamalar yapılmaktadır. Bu uygulamalar ağrısız ve günübirlik işlemler olarak gerçekleştirilirken, herhangi bir doku kesilip çıkartılmamaktadır. Bu tedaviler doğru uygulandığında hastaların pek çoğunda ameliyatsız iyileşme sağlanmaktadır. Bununla birlikte tedavi planlamasında doktor ile hastanın doğru bir şekilde iletişim kurması gerekmektedir. Uygun diyet, sıcak banyolar ve bazı ilaçlarla hastalık yatıştırılırken, şikayetler kontrol altına alındığında daha basit girişimlerle rahatsızlık giderilebilmektedir." ifadelerini kullandı.
Menteş, ayrıca hemoroide eşlik eden farklı problemlerin özellikle de kadınlarda bağırsak fıtığı ve rektosel gibi sorunların da atlanmaması gerektiğini dile getirdi.
Kişiye özel tedavi uygulanıyor
Mutlaka ameliyat öneriliyorsa, “ultrasonik dissektör” yani “ses ötesi dalga bıçağı” gibi dokuya zarar vermeyen teknolojilerin kullanılmasının hasta konforunu artırdığını aktaran Menteş, "Hemoroidlere hiç dokunulmadan köklerinin tam hedeflenip doppler ile özel dikişlerle bağlanmasına yönelik teknik, özellikle aşırı kanama eğilimli iç hemoroidlerde çok daha üstün sonuçlar sağlamaktadır. Hemoroid hastalığının doğru tedavi edilmesindeki kritik unsur ise hekimin hastaya en uygun tedavi yöntemini belirlemesi ile birlikte, bütünsel bir yaklaşım uygulanması olmaktadır. Bununla birlikte hemoroid hastasının da daha sağlıklı bir diyet ve bağırsak alışkanlığı konusunda bilinçli olması ve tedavi aşamasında kendisinin de önemli rolü olduğunu bilmesi gerekmektedir." diye belirtti.
Hemoroidin önüne lifli gıdalar ile geçin
Menteş, "Hemoroid hastalığında posalı beslenme oldukça önem taşımaktadır. Posalı gıda alımına başlanan ilk günlerde bağırsaklar bu düzene alışık olmadığı için, gaz ve karın ağrısı şikayeti yaşanabilmektedir. Bu nedenle lifli gıda tüketimi yavaş yavaş artırılmaktadır. Bunun yanında günlük su tüketiminin de artırılması gerekmektedir. Güne bir bardak ılık su ile başlanmasının ardından, sağlıklı bir bağırsak fonksiyonu için; örneğin sabah meyve salatası, zeytinyağı ve tam buğday ekmeği, öğlen de sebze yemeği ve yoğurt tercih edilebilir. Akşam yemeğinde büyük bir tabak zeytinyağlı marul salatası ve uygun miktarda protein, sonrasında da küçük bir kase kabak çekirdeği tüketilebilir. Acı, turşu, sirke, sigaradan da kaçınılması önemlidir." (İLKHA)