Konya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunan Av. Mehmet Hasip Şenalp, şikayet dilekçesinde İstanbul Valiliğince birtakım güvenlik gerekçeleriyle LGBT sapkınlarının yürüyüşüne izin verilmediğini ancak buna rağmen 30 haziran 2019 tarihinde yüzlerce kişi Beyoğlu’nda bir araya geldiğini, kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü yaptığını hatırlattı.
Bu hareket birtakım belediyelerce, görevi olmaması ve böyle bir açıklama yapmaya yetkili olmamasına rağmen, suç teşkil eden bu hareketin övüldüğü, reklamı yapıldığı ve desteklendiğini belirten Şenalp, toplumun aile yapısını yıkmak ve bilhassa gençlerinin ahlaki yapısını bozmak maksadıyla, büyük bir proje olan tek tip insan ve cinsiyetsizleştirme projesi çerçevesinde, organize birtakım faaliyetlerin düzenlendiğine dikkat çekti.
"Bu hadiseler 'Genel Ahlak'a karşı işlenmiş kasıtlı suçlardandır"
Şenalp, "Bu hadiseler 'Genel Ahlak'a karşı işlenmiş kasıtlı suçlardandır. Genel ahlak kavramı Anayasa Mahkemesi’nce tanımlandığına göre: 'Anayasa Mahkemesi’nin 1963/128 esas,1964/8 sayılı kararında tarif edilmiş ve genel ahlakın; belli bir zamanda, belli bir toplumun büyük çoğunluğunca benimsenmiş, kolayca anlaşılan ahlak kurallarının bütünü olduğu vurgulanmıştır." dedi.
Aile ve toplum yapısıyla örtüşmeyen bu muzır faaliyetlerin belediyelerce destekle yayınlanmasının TCK'nın 226'ncı maddesine göre "müstehcenlik suçunu" oluşturduğunu belirten Şenalp, "Buna göre: "Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.' 'Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur." hatırlatmasında bulundu.
Eşcinselliğin aile ve toplum yapısına göre müstehcenlik ihtiva eden bir konu olduğuna dikkat çeken Şenalp, TCK’nın 225'inci maddesinde yer alan, "Toplumun sahip bulunduğu ortak edep (ar ve haya) duygularının, edep törelerinin ihlâli, incitilmesi ve her ne suretle olursa olsun edep ve ahlâk temizliğine alenen saldırı niteliği taşıyan hareketler, tutum ve davranışlar ve takınılan durumlar suç olarak tanımlanmıştır." gerekçesini hatırlatarak, bu hükümlerin müstehcenliğe ilişkin TCK'nın 226'ıncı madde uygulamasında da aynen dikkate alınacağını ifade etti.
"Müstehcenlik" kelimesinin anlamına değinen Şenalp, "Müstehcen kelimesi Arapça’da yer alan 'Hücnet' kelimesinden türeyerek Türkçeye geçmiş olup 'Hücnet' kelimesi sözlüklerde; 'Soysuzluk, karışıklık, bayağılık, aşağılık, kötü davranış' olarak tarif edilmektedir. Bu tarife bağlı olarak aynı sözlüklerde 'müstehcen' kelimesi; 'Ayıp, terbiyesizce, iğrenç, açık saçık, edepsizcesine, edebe aykırı, yakışıksız' olarak açıklanmaktadır. Müstehcen kelimesi ‘Açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız’ anlamlarına gelmektedir. Kanuna ve ahlaka aykırı düzenlenen bu hareketlerin müstehcenlik kavramı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği aşikardır." şeklinde belirtti.
"İfade özgürlüğü mutlak değildir"
Bu hareketlerin ifade özgürlüğü veya özgürlük olarak değerlendirilmesi de söz konusu olmadığını belirten Şenalp, dilekçesinde şunları kaydetti:
"Zira ‘AİHS her ne kadar ifade özgürlüğünü güvence altına almış olsa da bu hak mutlak değildir ve m. 10/2 kapsamındaki şartların gerçekleşmesi halinde bu özgürlüğün sınırlanabileceğini belirtmiştir. Özellikle de son zamanlarda artan nefret ve müstehcen söylemleri, şiddet içeren ifadeler bakımından ifade özgürlüğünün sınırlandırılması, taraf devletlere kamu düzeninin korunması ve güvenliğinin sağlanması, ahlakın ve sağlığın korunması ve de sağlanması bakımından bir çeşit kontrol mekanizması sağladığı sonucuna varılabilir.
Nitekim AİHM önünde görülen bir davada bazı dini figürlere yönelik müstehcenlik de içeren bir filmin gösteriminin engellenmesi, filme el konulması, mahkeme tarafından dindar nüfusun dini inançlarının hakaret edici bir biçimde saldırıya maruz kalmamasının güvence altına alınması; devletin takdir alanında kaldığı gerekçesiyle ifade özgürlüğüne ihlal edici bir davranış olarak değerlendirilmemiştir."
"Müstehcenliğin normalleştirilmeye çalışılması ve birtakım belediyelerce yapılması son derece vahimdir"
"Son günlerde yaşanan olaylarda müstehcenlik arz eden LGBT hareketlerinin ülke çapında meşruiyet kazandırılmaya ve normalleştirilmeye çalışılması ve bunun reklamının özellikle birtakım belediyelerce yapılması belli bir kasıtla olup son derece vahimdir" diyen Şenalp, LGBT sapkınlarının yürüyüşüne dolaylı veya direkt destek veren belediyeleri kastederek şunları söyledi:
"Türk Ceza Kanunu Görevi kötüye kullanma başlıklı 257/1 maddesine göre ‘Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
"Belediyeler açıkça görevinin gereklerine aykırı harekette bulunmuştur"
Şenalp, "Türkiye genelindeki LGBT hareketlerine açıktan destek veren, sosyal medya hesaplarından, toplumun genel ahlakıyla ve kamu düzeniyle bağdaşmayan paylaşımda kasten bulunan belediyeler açıkça görevinin gereklerine aykırı harekette bulunmuştur. Belediyeler çocukların dahi erişebileceği sosyal medya platformlarında kamunun ruh sağlığını, toplumun düzenini, çocukların ahlaki yapısını bozmaya matuf müstehcen paylaşımlarda bulunarak Görevi kötüye kullanma suçunu işlemiştir." diye belirtti.
"Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alır." ibareli maddeyi hatırlatan Şenalp, "Bu çerçevede de söz konusu suçları işleyen şahısların cezalandırılması gerekmektedir. Belediyelerce yapılan müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayanların kim olduğunun tespit edilmesini, ilgili kamu personeli şüpheliler hakkında gerekli hazırlık tahkikatının yapılarak kamu davası açılmasını talep ederiz." ifadelerine yer verdi.
Şenalp'ın dilekçesine suç duyurusunda bulunduğu belediyeler şöyle:
1- Ataşehir Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
2- Beşiktaş Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
3- Burhaniye Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
4- Çanakkale Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
5- Datça Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
6- Didim Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
7- Edirne Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
8- Edremit Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
9- Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
10- Fethiye Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
11- Fındıklı Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
12- Germencik Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
13- Hopa Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
14- Kadıköy Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
15- Kartal Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
16- Marmaris Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
17- Nilüfer Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
18- Odunpazarı Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
19- Şişli Belediyesi tüzel kişiliği, başkan ve yetkililer
20- Tarafımızca tespit edilemeyen ve savcılıkça resen tespit edilecek olan şüpheliler. (İLKHA)