TÜİK’in 2016’da yayımladığı, "İllerde Yaşam Endeksi 2015" araştırmasına göre, eğitimde en kötü 4 il arasında, Güneydoğu’dan Diyarbakır, Şırnak, Mardin ve Batman yer almış, diğer 6 ili ise Doğu Anadolu Bölgesi kentleri oluşturmuştu.
Geçtiğimiz gün açıklanan LGS sonuçlarında son 11 il arasında sırasıyla Bitlis, Ardahan, Batman, Diyarbakır, Muş, Van, Mardin, Ağrı, Şanlıurfa, Siirt, Hakkari ve Şırnak'ın yer alması söz konusu kötümser tabloyu bir kez daha gözler önüne sererken eğitimciler, en büyük etkenin ailelerin sosyo-ekonomik yapıları ve bilinçli aile profili ve öğreticilerin performansından kaynaklı olduğunu belirttiler.
Rehber Öğretmen Avni Alçın, LGS'deki başarı sıralamasında özellikle ilk 20'de Tunceli ve Erzincan illerinin olduğunu ancak genel itibariyle batı illerinin önde olduğuna işaret etti.
Alçın, "İlk 20 ilin ortalama net sayısı 40-45’lerde iken son illerin maalesef 20 ile 25 gibi net sayısı var. Bu, ciddi anlamda eğitim politikası ile alakalı. Özellikle ailelerin sosyo-ekonomik ve ebeveynlerin akademik başarısına bağlı olarak da değerlendirebiliriz. Çünkü gerçekten doğu-Güneydoğu'daki sosyo-ekonomik şartları göz önünde bulundurduğumuzda ailenin gelir düzeyi ile öğrencinin başarı arasındaki korelasyon ilişki miktarının batıya nispeten düşük olduğunu görmekteyiz. Bununla beraber ebeveynlerin de akademik başarısı ve bilinçli aile profili öğrencinin başarısı üzerinde de etkili olduğunu görmekteyiz." şeklinde konuştu.
"Bölgede başarılı öğrenciler, özel okullarda okuyan çocuklardır"
Özellikle 20-25 sene boyunca yapılan bu sınavlar sonrası ailelerin sosyo-ekonomik durumu ve akademik başarısı gibi sendromlar yaşanıldığını belirten Alçın, "Sınav olduğu sürece bu konuda konuşuyor, tartışıyoruz fakat binaların fiziki olarak gelişmesi veya okul ve derslik sayılarındaki artış gibi olumlu gelişmelerle beraber batıya nispeten başarı noktasında bireysel olarak birkaç isim sayabiliriz. Bu bireysel başarılı isimlerde Doğu ve Güneydoğu'da özel okullarda okuyan çocuklar olduğunu görmekteyiz. Bu da gösteriyor ki bölgedeki devlet okullarında okuyan öğrencilerin başarı oranı ile batıda okuyan öğrenciye mukayese yapıldığında resmi rakamların vermiş olduğu verilere göre ciddi anlamda fark vardır. Bunun irdelenmesi, sadece sosyo-ekonomik durumu düzeltmek, ebeveynlerin akademik başarısı, yeni bir eğitim politikası yapılıp iyileştirilebileceği sorgulanması gerekir." diye belirtti.
"Bilinçli ailelerin çocukları başarılı olur"
Diyarbakır'da özel bir eğitim kurumunda yöneticilik yapan eğitimci Sedat Yakar ise eğitim ilkokuldan başlayan bir süreç işi olduğunu ve süreklilik arz etmesi gerektiğini vurguladı.
Başarının sırrına değinen Yakar, "Dolayısıyla düzenli çalışan bir öğrenci; ailesi de bu konuda bilinçli ise, iyi yönlendiriyor ise, bu çocuk boşluk bırakmadan, müfredatı öğrenerek gidiyor ise başarılı olma şansı yüksektir. Daha çok bilinçli, takibini yapan, görevini yaptıran ailelerin çocukları başarılı olur. Diğer taraftan şartları elvermeyen, çalışmak için batıya gittiğinden çocuğuyla ilgilenemeyen babalar var." diye belirtti.
Başarıda eğitim şartlarının önemine dikkat çeken Yakar, "Burada devlet okullarının yetersizliği de var. Belki gelen öğretmenler stajer, görevlerini tam olarak yapamıyor veya öğrenciler üzerinde yeteri hassasiyeti gösteremiyor. Dolayısıyla bunların hepsi birbirini tetikliyor. Ama düzenli bir çalışma ve takip başarıyı getirir." şeklinde konuştu.
"LGS’de 73’üncülük Diyarbakır’a yakışmıyor"
Türkiye başarı sıralamasında Diyarbakır’ın 73’üncü sırada yer almasını memleketine yakıştırmayan Yakar, "Diyarbakır bir kültür şehri olarak anılıyor. Sıralamada 73’üncü olması Diyarbakır’a yakışır bir derece değildir. Diyarbakır, ilk 10’larda olması gerekir. Diyarbakır, alt yapıdan başlayarak, hiç ara vermeden ilkokuldan son sınıfa kadar düzenli ve disipli bir çalışma gösterirlerse başarılı olabilir." ifadelerini kullandı.
Yakar, "Devlet okullarında daha önce fiziki şartlar yetersiz, okul ve sınıflar çok kalabalıktı. Şu anda ise fiziki şartlar gerçekten oluşturulmuş. Devlet, güzel okullar yapmış fakat bunun içini dolduracak özverili, ülkesini ve öğrencileri seven öğretmenlerin olması lazım. Öğretmen, öğrencinin dünyasını değiştirebilir. Öğretmen öğrenciyi sahiplenir, takip eder, ilgilenir, öğretmenliğini yaparsa başarının beraberinde geleceğine inanıyorum. Onun için devletin bu şekilde öğretmen yetiştirmeye ağırlık vermesi lazım." dedi.
Milli Eğitim Bakanlığının sürekli müfredat veya sınav sisteminde değişikliklere gitmesinin eğitim kalitesine zarar verdiğini belirten Yakar, "Asıl mesele müfredattan ziyade okul öğretmeni, idarecisinin gerekeni yapması. Şu anki milli eğitim müfredatı güzeldir fakat uygulamasında sıkıntı var. Yani müfredata uygun öğrenci yetiştirecek öğretmenin olması lazım." diye konuştu. (Ramazan Zeren – İLKHA)