ABD'de yapılan çalışmalarda, ebeveynlere göre 'En Önemli 10 Genç Sağlığı Sorunu'nda madde kullanımı, obezitenin hemen ardından ikinci sırada yer alıyor. Sigara ve tütün kullanımı üçüncü sırada yer alırken, ilk 10 arasında alkol kullanımı ve internet bağımlılığı bulunuyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 21’inci yüzyılın en önemli sağlık sorununun madde bağımlılığı olduğunu vurguluyor.

26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü kapsamında açıklama yapan Beykoz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi   Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, gençliğin sorunlarına çözüm bulunması için Cumhurbaşkanlığının bünyesinde bir araştırma merkezinin kurulması gerektiğini söyledi.

21. YY’in en önemli sağlık sorununun madde bağımlılığı olduğunu belirten Beyazyürek, madde bağımlılığı ile mücadelede gerçekten isteyerek, koruma ve önlemeye yönelik yaklaşımlarla hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Beyazyürek, "Madde bağımlılarının ötekileştirilmemesi gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı'na bağlı bir araştırma enstitüsünün kurulması gerektiğini, bu merkezde dünyadaki mücadele yöntemlerinin incelenmesi gerekir." dedi.

Beyazyürek, "Yüzlerce çeşit bağımlılık yapan madde bulunuyor. Her geçen gün sayıları artıyor ve bu artışla beraber madde kullanımının getirdiği sorunlar çeşitleniyor. Kişiyi hem biyolojik ve psikolojik hem de sosyolojik olarak olumsuz etkileyerek mücadele etmeyi zorlaştırıyor." diye konuştu.

"Bağımlılıkla mücadelede en etkili yaklaşım, koruma ve önlemeye yönelik olmalıdır"

Madde bağımlılığında çok yönlü bir sorunla karşı karşıya kalındığını anlatan Beyazyürek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tıbbi durumun yanı sıra özellikle narkotikler söz konusu ise yasalar, emniyet teşkilatı, kişinin sosyal durumu (aile ve toplum ilişkileri), psikolojik durumu, inançları ve daha birçok faktör devreye giriyor. Olaya çok yönlü ve bütünsel yaklaşılmadıkça sorun daha da büyüyor. Bağımlılıkla mücadelede en etkili yaklaşım, koruma ve önlemeye yönelik olmalıdır."

Madde bağımlılarını ötekileştirerek onları kazanmanın mümkün olmadığının altını çizen Beyazyürek, kişilerin deşifre edilmesinin, kötü arkadaşlara ve satıcılara lanetler okunmasının, tedavi kurumlarının suçlanmasının bir fayda sağlamayacağını söyledi.

 "Araştırma enstitüsü kurulmalı"

"Gençlik sorunları ve altında yatan sebepler nelerdir? Nasıl çözülebilir, neler yapılabilir?" Şeklinde sorularla yürütülecek yaklaşımların çok daha önemli olduğunu vurgulayan Beyazyürek, "Bu konuda mutlaka Cumhurbaşkanlığı'na bağlı özerk çalışabilecek bir araştırma enstitüsünün kurulması gerekiyor. Bu kurumda sağlıkçılar, psikologlar, sosyologlar, eğitimciler, emniyet görevlileri, sivil toplum temsilcileri hatta din adamları çalışmalı. Epidemiyolojik araştırmalar yapmalı, kamuoyu ve bilgi bankası oluşturmalılar. Dünyada yapılan mücadele yöntemlerini araştırmalı ve sonuçlarından faydalanmalılar. Ulusal - uluslararası gerçek ve tüzel kişiler arasında iş birliği oluşturmalılar. Çağdaş değişimlere uygun hukuki düzenlemeler yaparak, bunları Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) ve diğer kurumların yetkililerine sunmalılar" önerisinde bulundu.
 
"Devlet ve STK’lar işbirliği yaparsa her şeyin üstesinden gelinebilir"

Bağımlılık problemleri olan gençlerin acı çektiğinin bilinmesi gerektiğini de ifade eden Beyazyürek, "Önlemeden korumaya, korumadan tedaviye kadar ülkemizde bağımlılıkla ilgili birçok sorun var. Kararlı olunur ve devlet ile sivil toplum kurumları iş birliği içinde olunursa doğru, gerçekçi yaklaşımlarla her şeyin üstesinden gelinebilir. Öncelikle istemek gerekiyor" diye konuştu. (Nizamettin Aşkın-İLKHA)