Çin'in batısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde, yaklaşık bir milyon Müslüman Uygur, devletin "eğitim kampı" adını verdiği tesislerde tutuluyor.
BBC'nin özel izinle girdiği bu tesislerden elde edilen görüntüler ve yapılan röportajlar, kurulan sistemin "cezaevine daha yakın olduğunu" gösterdi.
Pekin hükümeti bu kampların varlığını uzun süre reddediyordu.
Ancak bu kamplar "radikal ideolojilerle" mücadele kapsamında, "mesleki yeterlilik eğitim merkezleri" olarak resmi bir yapıya büründürüldü.
Namaz kılmanın yasak olduğu kamplarda "öğrenciler", 10'ar kişilik koğuşlarda kalıyor.
Tesis yetkilileri, yapılan eğitimle ilgili olarak ise, "Biz onların düşüncelerindeki aşırı eğilimleri ayıklıyoruz" diyerek yaptıkları asimilasyonu gözler önüne serdi.
BBC'nin video haberinde yer alan bilgilendirmede Çin'in bu yerlerin varlığını eskiden reddettiğin ancak şimdilerde böyle bir yerini gezdirildiği ifade ediliyor.
Haberde, böylece "tesisin, bir cezaevi değil okul olduğu" mesajının verilmek istendiğine dikkat çekiliyor.
Cezaevi yetkililerinden bir kadının, "Radikal düşüncelerden etkilenmiş durumdalar. Bizim amacımız, onları bu aşırı düşüncelerden kurtarmak." ifadeleri Müslümanların asimile edildiğini gözler önüne seriyor.
Haberde, muhabirin "Bir suçtan hükün giydin mi, Namaz kılmanıza ne sıklıkla izin veriliyor?" sorularına Müslüman bir Uygurun, "Ben bir suçtan hüküm giymedim ama bir hata yaptım. Çin yasaların göre okullar, kamusal alan kabul ediliyor. Ve kamusal alanlarda dini faaliyetler izin verilmiyor." ifadelerine yer veriyor.
Bu ifadeler, Müslüman Uygurların, yönetim tarafından tehdit edilerek basına istenilen cevabı vermeleri için yönlendirildiğini gösteriyor.
Haberde, "Kendi başımıza ne kadar delil toparlamaya çalışırsak, Karşımıza, bir o kadar daha soru işareti çıkıyor. Çinde yaşayan yüzbinlerce Müslüman’ın bu kaplarda kaybolması sonrası Pekin, seçilmiş birkaç gazeteciyi, bu tesislere sokmaya başladı. Bunlar, Çin hükümetinin, dünyaya göstermek isdeği görüntüler. Bu görüntülerle, onların mahkum değil öğrenci oldukları kanıtlanmak isteniyor." değerlendirmeleri yer alıyor.
Arka planda kalmaya çalışsalar da yetkililerin her röportajı dikkatle izlediği aktarılan video haberde, "Ve düşünceler işte böyle değiştiriliyor: Uzun saatler boyunca Çince ezberletiliyor, Çin'in, din üzerinde giderek artan sınırlamalarını kapsayan yasalar çalıştırılıyor. Din ve kültürel aidiyetin yeri, yeni bir tür bağlılıkla değiştiriliyor." deniliyor.
Haberde, Müslüman bir Uygur'un, bir duvara, "Kalbim, lütfen dayanmaya devam et" ifadesin yazdığı aktarılıyor.
"Bunlar göstermelik kamplar ise giriş iznim olmayan tesislerde neler oluyor?"
Haberde ayrıca şu izlenimler dikkat çekiyor:
"Son birkaç yıl içinde, Çin'in batısındaki Sincan Bölgesi'nde, yüksek güvenlikli çok sayıda tesis inşa edildi. Bu tesisler, yüksek duvarlarla çevrili, dikenli telle kaplı ve gözetleme kuleleri var. Ama uydu fotoğraları, bizim de götürüldüğümüz bazı tesislerdeki, tesis içi parmaklık sisteminin ve gözetleme kulesine benzeyen bu noktaların ziyaretimiz öncesi kaldırıldığını ortaya koyuyor. Boş egzersiz alanlarının da spor sahalarına dönüştürüldüğünü gösteriyor. Bu sahalar, ziyaretimizde bize özellikle teşhir de ediliyor. Ama eğer bunlar göstermelik kamplar ise giriş iznim olmayan tesislerde neler oluyor? Gözetleme kuleleri ve dikenli telleri halen yerinde olan bu tesisler okula çok daha az benziyorlar. Buralarda hoş karşılanmıyoruz.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi, ayrılıkçı şiddetin adresi olmuştu. Ancak şu anda İslam'ın kendisine şüphe ile bakılıyor gibi. Buradaki Uygurlar ve Kazaklar ve Müslüman olan diğer azınlıklar, İslami inanışları son derece ılımlı olsa dahi bu kamplara atılmış durumdalar."
"Kampa yapılan ziyaretler öncesi bizi uyarırlardı"
Haberde, telefonunda WhatsApp bulunduğu için toplama kampında bir yıl geçiren ve ardından serbest bırakılıp Kazakistan'a yerleşen Rahime Şenbay'la yapılan şu görüşme de aktarılıyor:
"Rahime Şenbay: Haftalar boyunca beni ellerimden ve ayaklarımdan kelepçeli tuttular. Dayak yediğimiz zamanlar da oldu. Elektroşok cihazı ile çarpıldım.
Muhabir: Çin'in dünyaya göstermek istediği; "Mutlu Müslümanlar bu tesislerde spor yapıyor, eğitim alıyor, hatta dans ediyor’" imajını gördüğünde ne düşünüyorsun?
Rahime Şenbay: Ben bu kampları tecrübe ettim. Kampa yapılan ziyaretler öncesi bizi uyarırlardı: 'Eğer herhangi biriniz konuşacak olursanız, burdan çok daha kötüsüne gönderilirsiniz.' Bu yüzden herkes korkuyor ve söylenilenleri yapıyordu. Dans ve şarkı söylemek de buna dahil. " (İLKHA)