Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü dolayısıyla "Çocukların yeri tarlalar, fabrikalar değil parklardır, okullardır!" başlığıyla bir mesaj yayınlayan HDP’nin, PKK’nin dağa zorla kaçırdığı, ellerine silah verdiği ve çukur eylemlerinde ölüme gönderdiği çocukları görmezden gelmesi "ikiyüzlülük" olarak yorumlandı.
"AKP, parklarda oyun oynaması gereken, yerleri okul sıraları, kütüphaneler olan çocukları ucuz işgücü olarak görmekte ve onların köleleştirilmesine olanak sağlamaktadır. Daha yaşamlarının başındayken çalıştırılmak zorunda bırakılan ve iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuklarımızı saygıyla anıyor, çocuk işçiliğinin bir çocuk daha iş cinayetinde yaşamını yitirmeden son bulması için Türkiye kamuoyunu harekete geçmeye davet ediyoruz." denilen HDP açıklamasında, PKK'nin yaklaşık 40 yıldır çocuklara yönelik işlediği cinayetler görmezden gelindi.
Kurulduğu günden itibaren sistematik olarak çatışmalarda çocukları kullanan PKK'nin, Türkiye'de binlerce çocuğu dağa götürdüğü biliniyor. 15-18 yaş arası çocukların zaten PKK kadrolarının büyük bir kısmını teşkil ettiği, dolayısıyla bu sayının ağırlıklı olarak 15 yaşından küçük çocuklardan oluştuğu ifade ediliyor.
PKK, çocukları ailelerinden kopardı
PKK’nin çocuklara yönelik girişimleri, 23 Nisan 2013 yılında piknik bahanesiyle Lice kırsalına götürülen bir grup çocuğun kaçırılmasının ardından ailelerin başlattığı oturma eylemleriyle gündeme gelmişti. Yaşları 14 ve 16 arasında değişen çocukların piknikten eve dönmemesi üzerine Böçkün ailesinin yaptığı oturma eylemi, kısa sürede ülke gündemine oturmuştu. Bu konuda yükselen tepkilere rağmen PKK, çocukları ailelerinden kopararak ve zorla silahlandırarak çatışmalarda kullanmaya devam etti. Diyarbakır’da oturma eylemi yapan aileler, zaman zaman HDP yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından dağıtılmaya çalışıldı. Ancak PKK ve HDP’nin baskılarına rağmen aileler eylemlerini sürdürdü.
Çukur eylemlerinde onlarca çocuk hayatını kaybetti
7 Haziran 2015 seçimlerinden sadece bir ay sonra bölge çukur eylemleriyle kan gölüne döndü. PKK, çatışmaları şehir merkezlerine taşıdı. Kazılan çukurlar ve kurulan barikatlar nedeniyle bazı il merkezleri ve 19 farklı ilçede sokağa çıkma yasakları ilan edildi. PKK'nin dağ kadrosunun yönlendirmesi ve koordinesinde, 18 yaşın altındaki çocuklar yoğun bir şekilde çukur kazma, barikat kurma, bomba tuzaklama ve hatta ağır silahlarla saldırı düzenleme türü faaliyetlerde bulundu. Söz konusu çatışmalarda ağırlıklı olarak çocukları kullanan PKK, binlerce ailenin ocağına ateş düşürdü. Çatışmaların ardından PKK tarafından yayınlanan ve öldürüldükleri belirtilen listede, onlarca çocuğun isminin olduğu görüldü.
HDP'liler kirli algı operasyonlarına devam ediyor
HDP, her ne kadar çocukların yaşamları ve gelişimlerini dert edindiğini savunsa da işin aslı hiç de göründüğü gibi değil. İnsanlığın en masum varlığı çocukları gündemine taşıyan HDP, PKK’nin eylemlerinde çocukları nasıl kaygısız ve umursamaz bir biçimde kullandığını dile getiremiyor. Gerçekler bu derece objektif ve net bir şekilde ortadayken bile HDP'liler kirli algı operasyonlarına devam ediyor.
PKK'nin çocuk istismarı ile ilgili konuşmak yerine "Çocukların yeri tarlalar, fabrikalar değil parklardır, okullardır!" başlığıyla mesaj yayınlayan HDP, tam anlamıyla gerçekleri tersyüz ediyor. HDP, Kürd çocuklarına yaşam hakkı tanımayan PKK'yi, çukur eylemleri sonucu ortaya çıkan yıkımların ve ölümlerin sorumlusu olarak görmüyor, göremiyor. Kürd çocuklarının eğitim, sağlık ve yaşam koşullarını bu kadar elverişsiz hale getiren ve çocuk ölümlerini umursamayan PKK, HDP eliyle temize çıkarılıyor.
Müslüman Kürd evladının öz benliği dinamitleniyor
PKK'nin neden olduğu bir diğer toplumsal hasar ise Kürd kızlarını dağa çıkarması ile yaşandı. Kürtlerin namus anlayışına darbe vuran PKK, inancı ve kültürel değerleri yok etmek için büyük çaba gösterdi. Kızlı-erkekli dağ yaşamı ile vurduğu ilk darbenin ardından, belediye imkânlarıyla açtığı merkezler ve yaptığı etkinliklerle de Müslüman Kürd evladının öz benliğini dinamitledi. PKK'nin yoğun ifsadı neticesinde, Kürdistan'da ahlaki ve kültürel erozyon yaşandı.
HDP'ye yakınlığı ile bilinen STK'lar suskunluğu benimsiyor
40 yıldır bu ülkede çocuklar PKK tarafından istismar ediliyor ama kimse görmek, duymak istemiyor. İHD ve Diyarbakır Barosu, PKK'nin dağa götürdüğü, eline silah tutuşturduğu çocuklar ile ilgili bir tepkisellik geliştirmiyor, suskunluğu benimsiyor. Örgüt yöneticilerinin Kandil'de kız çocukları ile çekilmiş görüntüleri, kızlara yönelik tacizi resmeden fotoğrafları hakkında bugüne kadar eleştirel bir açıklama yapılmaması, masumane bir tavır olarak değerlendirilmiyor.
Anaların, dağa kaçırılmış çocukları için yükselttiği çığlığı duymayan, çukur siyaseti sürecinde PKK vahşetiyle bedenleri parçalanan çocukların ve sivil halkın mazlumiyetini görmeyen ve bu anlamda güçlü bir tepki göstermeyen STK'ların samimiyeti sorgulanıyor. (İLKHA)