Mü’min, gafletten sakınır; gaflete düşen gafil avlanır.
Zaman, bir çöl değil; verimlilik noktaları değişen bir tarladır.
Başarının anahtarı, kendini yönetebilmektir; kendini yönetebilmek zamanı değerlendirmektir.
“Ne yapıyorsunuz?” sorusuna “Zaman öldürüyoruz” diye verilen cevap mü’mince bir cevap değildir.
Mü’minin zamanı içinde, ölü geçirilecek, boş işlere verilecek bir bölme yoktur.
Mü’min “ara zamanları” bile değerlendirir. “Ara zamanlar”, birini beklerken, bir işin başlaması için dururken geçirdiğimiz, planımız dışında kalan zamanlardır. O zamanları boş geçiren de hüsrandadır.
Günü saatlara bölmek
Günü öğünlere bölmek
Haftayı günlere bölmek
Haftayı “hafta sonu”, “hafta içi” gibi, “Pazartesi, Perşembe, Cuma” ve diğer günler gibi bölmek
Ayı günlere bölmek
Ayı haftalara bölmek
Yılı aylara bölmek
Yılı mevsimlere bölmek
Planlı yaşamanın gerekliliklerindendir. Zamanı verimli parçalara böldükçe, zamanın verimliliğini en üst sınıra çıkardıkça başarılı olacağız.
Mü’min, 1 Aralık 2012, öğle ikindi arası, ne yapacağını bilir. O vakitte öğle namazı vardır ve mü’min o namazı kılacaktır.
Mü’min, Hicri 1434 Ramazan ayında ne yapacağını şimdiden bilir: Ramazan hilalinin görünmesiyle oruç tutmaya başlayacaktır.
Rabbimizin, önümüze koyduğu bu planlama bizim için yol göstericidir.
Biz, ondan biliriz ki zaman bir sahra-çöl değildir. İçine konmuş faaliyetlerle renklidir.
“Yarın öğleden sonra ne yapacaksın?” sorusuna cevap veremeyen, “Gelecek hakkında konuşmaktan sakınan biri” değildir; zamanın nimetini bilmeyen biridir.
“1434’ün Ramazanında ne yapacaksın?” diye sorduğumuzda “Ne bilirim belki ölsem…” diye verilen bir cevap iyi düşünülmüş bir cevap değildir. “Ecel” Allah’ın işidir. O’na kalmış. Ama ecelin çatma anına kadar vakti değerlendirmek bize verilmiş ilahi bir vazifedir.
Yarın ne yapacağımızı
Bir hafta sonra ne yapacağımızı
Gelecek ay ne yapacağımızı
Dönem sonunda nasıl olacağımızı
Yıl sonunda nerede olacağımızı bileceğiz. Bu “bilme” bir “tasarlama”dır. “Tasarı” bizden, “başarı” Allah’tandır.
Günün her anı yapılacak bir iş vardır. Sabahın dingin saatlerini uyku ile geçirmek, yorgunluğun tepe noktaya çıktığı akşam üzerini iş yetiştirmek için koşturarak geçirmek; böylece hem gün doğumunun bereketinden hem gün batımının tefekküründen yoksun kalmak akıl kârı değil.
Hayat, bir bütün olarak,
Planla!
Uygula!
Değerlendir!
Kontrol et!
Sonra
Bir daha planla!
Bir daha uygula!
Bir daha değerlendir!
Bir daha kontrol et!
Döngüsünden ibarettir. Ve unutma: “İki günü bir olan ziyandadır.”
O hâlde her değerlendirme bize yeni bir aşamayı göstermeli, her kontrol eksiğimizi eksiltmeli. Bugünümüz, dünümüzden daha dolu, daha mükemmel geçmeli.
Allah’a emanet olunuz.
Abdulkadir Turan / Rehberlik / Doğruhaber