Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni yayınladığı müfredatın yankıları sürerken, bir tepki de Mardin’deki uzman eğitimcilerden geldi. Eğitimciler, yeni derslerin kimler tarafından okutulacağı, okulların fiziki şartlarının ve azalacak olan derslerin nasıl uygulanacağı ile ilgili eksikliklerin olduğunu belirtti. Öğretmen açığının da ayrıca endişelere neden olduğunu belirttiler.
“Yeni müfredatta bazı belirsizlikler var”
Açıklanan yeni müfredatın çok güzel yönlerinin olduğunu ve birçok değişikliği içerdiğini söyleyen uzman eğitimci Tarık Yılmaz;
“Ama henüz kamuoyu ile paylaşılmayan ve tam olarak açıklığa kavuşmayan bir takım konular da var. Örneğin; yeni derslerin kimler tarafından okutulacağı, okulların mevcut fiziki şartları ve azalacak olan derslerin nasıl uygulanacağı ile ilgili belirsizlikler gibi. Bununla birlikte öğretmen açığının ne olacağı ile ilgili bir belirsizlik de var. Mevcut öğretmenlerin okutamayacağı ders olup da norm fazlası olanlar olup olmayacağı ile ilgili belirsizlikler de var. Hocamız (Ziya Selçuk) birkaç gündür farklı ulusal medya kanalların da yeni müfredatı açıklamaya çalışıyor. İnşallah hiçbir öğretmenimizin norm fazlası olmayacağı, öğretmenlerimizin kendi bulundukları okullarda yine okutabileceği derslerin olacağı yeni bir modelin sinyalini verir. Başka bir konu ise liselerde yetiştirdiğimiz öğrencilerimizin üniversite sınavlarına giriş şekli. 12. sınıfta okuyan öğrencilerin durumları hakkında, umarız köklü adımlar atılır." dedi.
“Yeni müfredatta her kesimin, 'bizim durumumuz ne olacak?' diye endişeleri var”
Yeni müfredatta, İmam Hatip Okulları ile ilgili de bir belirsizliğin olduğuna dikkat çeken Yılmaz, şöyle devam etti:
İmam Hatip Liseleri olarak Fizik, Kimya Biyoloji, Matematik derslerimizin yanında şu anda mevcut sistemde dini derslerimiz de mevcut. Yeni geliştirilecek modelde İslami derslerin ne olacağı, kaç saat ve nasıl uygulanacağı ile ilgili müfredatta değinilmemiş. İnşallah Sayın Bakanımız ve ekibi bununla ilgili çalışma yapıyorlardır. Ümit ediyoruz ki, en yakın zamanda İmam Hatip Lisesi'nde okuyan çocuklarımız, velilerimiz ve öğretmenlerimizin ‘bu yeni modelde bizim durumumuz ne olacak?’ gibi endişeleri giderilir. İnşallah bu konudaki belirsizlikler netleşir ve öğretmenlerimiz, velilerimiz ve öğrencilerimiz rahatlarlar.”
“Sıkıntılar, zorunlu eğitimden kaynaklanıyor”
Yeni müfredattaki belirsizliklerin asıl sebebinin zorunlu eğitimden kaynaklandığına dikkat çeken eğitimci Mesut Ege, “Zorunlu eğitimi, almak istemediği halde müşteriye bir malı zorla satmaya benzetebiliriz. Ortaokul ve lisenin zorunlu hale gelmesi ile birlikte eğitim camiasında büyük sıkıntılar oluştu. Aslında derslerin tercihe bırakılması gerekiyordu. Seçmeli derslerin olması tabii ki önemli, eğer zorunlu eğitim olacaksa mutlaka bazı dersler zorunlu olmalıdır. Örneğin Türkçe, Matematik, Fen ve Sosyal Bilimler dersleri zorunlu olmak durumundadır.” diye konuştu.
Ege, şöyle devam etti: “Yeni müfredatta bazı kavramlar var. Doğa Bilimleri Deneyimi diye bir ders gelmiş yani Fizik, Kimya ve Biyolojinin ortak bir dersi kabul ediliyor. Fizik, Kimya, Biyoloji derslerinin, Doğa Bilimlerine indirgenmesi ile hangi öğretmen bu derse girecek? Veya seçmeli olması durumunda, bu dersi kaç öğrenci tercih edecek? Buna benzer sıkıntılar olacaktır. Seçmeli derslerin üniversite sınavında bir karşılığı olmalıdır. Din dersinin zorunlu hale getirilmesinin sebebi, üniversite sınavında çok soru çıkmadığı içindir. Onun için zorunlu hale getirilmiş. Matematik, Türkçe, Fizik, Kimya dersleri seçmeli olmasa bile, üniversite sınavında karşılığı olduğu için zaten öğrenciler tarafından tercih edilecektir.” dedi.
“İnkılâp Tarihi dersinin de seçmeli olması lazım”
İnkılâp Tarihi dersinin zorunlu olmasının, milli eğitimin temel yasalarından kaynaklandığını vurgulayan Ege, “Mademki diğer dersler seçmeli olacak, o zaman İnkılâp Tarihi dersi de seçmeli olmalı. İstemeyen bu dersi almak zorunda kalmamalı. Eğer eğitim bir hak ise, o zaman dayatmanın olmaması lazım.” diyerek tepkisini dile getirdi.
“Aynı imkân ve ortamın, yeni bir heyecan oluşturacağına inanmıyorum”
Ege, son olarak şunları söyledi: "12’inci sınıfların üniversiteye hazırlık aşaması düşüncesi, kesinlikle tutmayacak bir maya gibi görünüyor. Sebebi ise, aynı imkân ve ortamın yeni bir heyecana neden olmayacağıdır. Öğrencilerin özel eğitim kurslarına gitmesinin sebebi ne? Daha başarılı olma düşüncesidir. Eğer öğretim kursları başarılı olamıyorsa, o zaman Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu problemin giderilmesi için önlemler alması gerekir. Örneğin DYK kurslarının öğretim kursları ile anlaşmalı çalışması veya öğretmenlere daha çok imkân verilmesi şeklinde olabilir.” (Mehmet Aslan-İLKHA)