İttihad-ul Ulema tarafından düzenlenen iftar programında konuşan Molla Beşir Varol, bugün Müslümanların her yönden işgal altında olduğuna değinerek, ümmete sahiplik edecek en emin el olan ulemanın vahdet içerisinde hareket etmesi gerektiğinin altını çizdi.
İttihad-ul Ulema Genel Merkezi tarafından kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine iftar yemeği verildi. İftar yemeğine, yurt içinden ve yurt dışından birçok kanaat önderi katıldı.
Davetliler, İttihad-ul Ulema Genel Başkan Yardımcısı Molla Muhammed Özer ve beraberindekiler tarafından karşılandı.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan iftar programında konuşan bölgenin tanınmış âlimlerinden Molla Beşir Varol, âlimlerin vahdet içinde ümmetin düştüğü duruma el atması gerektiğini kaydetti.
Ümmete yön verecek olanların âlimler olduğuna vurgu yapan Varol, "Bugün İslam ümmetinin hali hepimizin malumudur. Her yönden Müslümanlar bugün işgal altındadır. Bugün Müslümanlar perişandır. Her İslam beldesinde Müslümanların üzerine bombalar yağıyor. Biz tavsiye ediyoruz ki hep beraber birbirimize destek olalım. Bu ümmetin hali için hep beraber birbirimizin elini tutalım. Bu ümmetin halini soralım ve feryatlarını duyalım. Çünkü ümmetin gerçek sahibi ulemadır. Ulemalar bu ümmete sahip çıkarsa biz emin oluruz ki ümmet emin ellerde. Âlimlerin dışındaki el, emin olmayabilir. Bu ümmete sahiplik edecek en emin el, ulemadır. Allah, 'Takva yolunda birbirinizle yardımlaşın.' diye buyuruyor. Yük ağırdır. Ne bir ferdin ne bir cemaatin ne bir hareketin ne de bir devletin işi değildir. Ümmet perişandır ve yük de ağırdır. Ama Allah Cella Celaluhu, 'Allah'ın ipine hep birlikte sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin.' diyor. Birbirimizden ayrıldığımız zaman bu ümmetin haline bakamayız. Biz tavsiye ediyoruz ki ittifak içinde bu ümmete sahip çıkalım." dedi.
"Ramazan'ın ruhuna uygun olan da kaynaşmaktır"
Ramazan ayı münasebetiyle sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldiklerini belirten İttihad-ul Ulema Genel Başkan Yardımcısı Molla Muhammed Özer de Ramazan'ın ruhunun bir araya gelmek ve kaynaşmak olduğunun altını çizdi.
Özer, "Bu, her Ramazan ayında geleneksel hale getirdiğimiz programlarımızdır. Ramazan ayı girince 3-4 defa iftar veriyoruz. Çeşitli kurum ve kanaat önderlerini çağırıyoruz ve bunları misafir ediyoruz. Ramazan'ın ruhuna uygun olan da kaynaşmaktır, bir araya gelmektir. Belki ümmetin dertlerini paylaşmaktır. Var olan yozlaşmaya karşı, 'Ne yapabiliriz?' sorusuna cevap bulmaya çalışmaktır. Daha önce verdiğimiz iftarlarda esnaf kardeşlerimizle ve öğrenci velilerimizle bir araya geldik. Bu iftar programında ise özellikle âlimleri, kanaat önderleri ve STK temsilcileriyle bir araya geldik. Ramazan, bir araya gelmemize vesile oluyor. Bunu değerlendirmeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Ümmet coğrafyasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor"
Özer, "Müslümanların, bu ayda kendi aralarındaki yardımlaşmayı çok fazla güçlendirmeleri gerekir. Mazlum, mağdur, mustazaf, bir lokma ekmek bulamayan insanlara ulaşmaları gerekir. Malum STK'ların da bir görevi budur. Sivil anlamda çalışmaktır. Devletin, hükümetin, sosyal yardım kuruluşlarının yetişmediği insanlara yetişmek, ulaşmak ve onlara gerekli yardımı yapmaktır. Eğer biz bunu yapabilirsek, mazlumlara, mağdurlara ulaşabilirsek Ramazan'ın ruhuyla yaşamış olacağız. Yoksa sadece aç kalmakla oruç tutulmaz. İkincisi; ümmet bazında dua etmek ve elimizden gelen imkânlar neyse kullanmak lazım. Malum ümmet coğrafyasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Belki tarihte hiç yaşanmadığı kadar ciddi sıkıntılar yaşanıyor. İnşallah bunların defi için ümmet ittihat, ittifak, vahdet ve duayla birlikte bir araya gelip, zalimleri def eder. Ümmet yine eski günlerini yaşar İnşallah." şeklinde konuştu. (Muhammed Said Aksoy, Fırat Arslan – İLKHA)