Mehtap BENLİ yaptığı açıklamada yeni yönetmeliğin Müslümanların hiçbir talebini karşılamadığını Rabbimizin açık bir emri olan başörtüsü konusunda yönetmelikte geçen "okul içinde baş açık" ifadesinin İslami kimliğe karşı baskıcı mantığın korunduğunun göstergesi olduğu ifade edildi. Eğer gerçekten özgürlük ve her türlü baskının ortadan kaldırılması amaçlanıyorsa toplumun önemli kesiminin mağduriyeti olan başörtüsünün tüm ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında da serbest olması gerektiğini belirtti.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

EĞİTİMDE BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK!

Milli Eğitim Bakanlığının yeni kılık kıyafet yönetmeliği özgürlük alanını genişletmek ve mağduriyetleri gidermek noktasında beklentileri karşılamaktan uzak bir adım olmuştur. Bakanlıkça gelecek öğretim döneminden itibaren uygulanmak üzere hazırlanan ve bugünkü Resmi Gazetede yayımlanan kılık kıyafet yönetmeliği ile eğitim alanında süregelen yasakçı zihniyetin sona erdirildiği iddiası boş bir iddiadır.

Bu yönetmelikten sonra da okullarda gerek öğrencilerin, gerekse de öğretmenler ve diğer çalışanların yıllardır maruz kaldıkları çirkin, hukuksuz, iğrenç başörtüsü yasağı aynen devam edecektir. Daha da acısı şudur ki, darbeci kirlilikle her alanda mücadele edildiğinin iddia edildiği bir vasatta, 12 Eylül darbecilerince dayatılan yönetmeliklerden kaynaklanan başörtüsü yasağının ruhu bu yeni yönetmelikte aynen korunmaktadır.

"Milli Eğitim Bakanlığı`na Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik" içinde yer alan “okul içinde baş açık” ifadesi bu ülkede İslami kimliğimize yönelik baskıcı mantığın korunduğunun bir göstergesidir. Mümin hanımların ve kızların, Rablerinin emrine icabet niyetiyle başlarını örtmelerinin şu veya bu mekanda, şu veya bu mesleği icra ederken yasaklanabileceğine, sınırlanabileceğine dair bir yaklaşım tümüyle gayrı meşru bir yaklaşımdır; insanlar üzerinde ilahlık iddiasının bir yansıması ve açık bir tuğyan eylemidir. İnanç özgürlüğünün açıkça ihlalini içeren ve insanların serbest iradesine ipotek koyma anlamına gelen bu yasak ve sınırlamanın insan hakları ilkelerine de, hukuk devleti mantığına da aykırı olduğu tartışmasızdır.

Milli Eğitim Bakanlığını ve AK Parti Hükümetini, özgürlük alanlarını beli düzeylerde geliştirme adına şu veya bu zeminde inancımıza ve kimliğimize yönelik yasakçı, dayatmacı uygulamaları içselleştirecek bu tür adımlar atmamaları için uyarıyoruz. İnancımız, kimliğimiz pazarlığa tabi değildir. İnanç yasağı temel bir sorun, bu ülkenin kanayan yarasıdır. Kısmi düzeltmelerle, yüzdelik oranlarda azaltmalarla bu sorunu çözemezsiniz! Bu sorun ancak açık, dürüst, cesur bir tutum alışla ve eşitlik ve adalet temelinde bir hukuk mantığıyla çözülebilir.

Halen pek çok okulda başörtülü eğitim görme ısrarlarından dolayı pek çok kızımız baskılara maruz kalmaktalar. Kimi yerlerde Gestapo zihniyetli idareciler ve kişiliksiz, korkak yetkililer yüzünden 13-14 yaşlarındaki çocuklarımız okuldan okula sürgün edilmekteler. 12 Eylül ve 28 Şubat darbe süreçlerinde belki bu tür tablolar sıradan karşılanıyor, vaka-ı adiyeden addedilebiliyordu. Sizin bu zalimlerden ve zulüm dönemlerinden farkınız sadece İmam Hatip okullarında ve seçmeli Kuran derslerinde başörtüsü takabilme serbestisi mi olacak? Buna razı olacak mısınız? Bilin ki, biz asla razı olmayacağız!

Dolaylı biçimde de olsa başörtüsü yasağı içeren yeni yönetmelik yanlış, zaaflı bir düzenleme olmuştur. Başörtüsü ve yasak kavramlarını herhangi bir biçimde ve herhangi bir yerde yan yana getiren, bir arada zikreden, tahayyül eden bir uygulamanın sizin tarafınızdan da asla kabul edilmemesi, içselleştirilmemesi gerektiğinin altını çiziyor; yanlıştan bir an önce dönülmesini talep ediyoruz.