Henüz genç yaşta iken halk arasında Tavuk Karası olarak bilinen hastalığa yakalanan ve yüzde 95 görme engelli Uğur İlhan isimli vatandaş, maharetli olmalarına rağmen iş bulmakta zorlandıklarını ve işverenlerin engelliliği en az olanı işe aldığını ve diğerlerinin ise ortada kaldığını söyledi.

Genç yaşta gözünü yavaş yavaş kaybettiğini söyleyen İlhan, bu durumundan sonra çıkmaza girdiğini ve hayatın kendisi için adeta bitme noktasına geldiğini belirtti.

İlhan, "Gözümü sonradan kaybettim. Gözümü kaybettikten sonra çıkmaza girdim. Çalıştığım işten çıkartıldım, eve bağlı hale geldim. Hayatın benim için bittiğini düşündüm. Değerli bir arkadaşımın tavsiyesiyle görme engellilerin rehabilite edildiği bir merkeze gittim. Orada bastonla tanıştım. İlk zamanlar kullanmaktan çekindim. Ama ağaç ve benzeri engellere çarpmaktansa, bastonu kullanmanın daha iyi olduğunu gördüm. Onun için bastonumu çok sevdim. Diğer görme engellilere de tavsiye ediyorum. Bana göre biz engellilerin en zorlandığı yerler kaldırımlardır. Çünkü kaldırımlar ağaç ve direk dikilsin diye yapılmış adeta. Her yerde sarı çizgi yok. Yürümekte zorlanıyoruz. Sarı çizgiler her yerde olsa kimseye ihtiyacımız kalmaz. Ortaokul mezunuyum. Eğitime gözlerimden dolayı ara verdim. Görme engelli birinin okuyabileceğine inanmıyordum. Sonradan abimin tavsiyesiyle açık öğretime kayıt yaptırdım ve liseyi bitirdim. Şu an üniversiteye hazırlanıyorum. Engelliliğin zorlukları var ama bunu aşmanın en büyük yolu bu durumu kabullenmek diye düşünüyorum. Kendi durumumu kabullendikten sonra engellilik daha kolay oldu. En azından daha mutluyum. Benden aldığı şeyler olsa da verdiklerinin daha çok olduğuna inanıyorum." şeklinde konuştu.

"En büyük sıkıntımız ortaokuldan sonra görme engelliler için bir okulun bulunmamasıdır"

Türkiye'de görme engelliler olarak en büyük sıkıntılarının ortaokuldan sonra görme engellilerin okuyabileceği bir okulun bulunmaması olduğuna değinen İlhan, "Sadece ortaokul düzeyine kadar eğitim veriliyor. Ondan sonrası yok. Kaynaştırma adı altında bir eğitim veriliyor ama bu da yeterli olmuyor." diyerek şu ifadeleri kullandı:

"En azından lise düzeyinde bir okul açılsaydı iyi olurdu. İş konusunda da çok sıkıntı çekiyoruz. Farklı alanlarda çalışabilmeme rağmen gözüm gittikten sonra bir iş bulamadım. İş görüşmelerine gittiğim zaman 'sen ne iş yapabilirsin ki' diye bir ön yargı var. İki buçuk yıldır iş arıyorum. Defalarca İŞKUR'a başvurmama rağmen herhangi bir sonuç alamadım. Toplu iş görüşmeleri oluyor. İşverenler geliyor. Seçmece karpuz gibi engelliliği en az olanları alıyorlar. Bizim durumumuzda olanlar ise kalıyor."

"Mutlu olduğumuzu sanıyorduk ama gerçek mutluluk namaz kılmaktaymış"

Yakalandığı hastalığın halk dilinde Tavuk Karası (gece körlüğü ) olarak bilindiğini ve yaş ilerledikçe derecesi yükselen bir hastalık olduğunu söyleyen İlhan, 40 ile 60'lı yıllar arasında yeni yeni başlamasına rağmen, bu hastalığının kendisinde daha erken yaşlarda başladığını dile getirdi.

İlhan, "Şükür 25 sene gördük. 25 sene de gördüğümüze sayarız. Bu şekil hayata devam. İnsan bir çıkmaza giriyor ve çevresi değişiyor. Yalnız kaldığını hissediyor. Sığınacak tek yer rabbimiz. Elbet bizim de ilk başvurduğumuz kapı o oldu. Görmem azalmadan önce çok şükür namaza başlamıştım. Öncesinde namaz kılmadığım da oluyordu. Mutlu olduğumuzu sanıyorduk. Ama gerçek mutluluk namaz kılmaktaymış. Allah rızası için kıldığımızda müthiş bir maneviyat havası veriyor. Anlatılmaz. Zaten yaşayan bu durumu bilir." şeklinde konuştu.

"Hayalim dünyayı gezmek"

Görme engelli olduktan sonra çevresindeki her şeye daha fazla dikkat ettiğini belirten İlhan, "Örneğin ben buraya gelene kadar yolumun üstünde kaç ağaç var sayabildim. Gördüğüm zamanlar bunun farkında bile değildim. Ezber konusunda bende artış oldu. Daha kolay ezberleyebiliyorum. Sesleri daha iyi algılayabiliyorum. Olaylara farklı bir bakış açısıyla bakmayı öğrendim. Bunların hepsi bize artı olarak yansıdı. Görme engelli olmasaydım ailemin çalışabileceği bir iş yeri açmayı isterdim. Öğrencilerin daha rahat okuyabilmeleri için burs vermek isterdim. Öyle bir hayalim vardı. Tabi ki bu bir hayal olarak kalmayacak. İnşallah gerçekleştirebileceğimi ümit ediyorum. Şu an ki hayalim ise dünyayı gezmek, halen yüzde 5 görüyorken, görme yetimi henüz tam yitirmemişken görebildiğim her yeri görebilmek. Her insan bir engelli adayıdır aslında. İlle de görme engelli olmak gerekmiyor. O kadar sıkıntılı bir dünyada yaşıyoruz ki, her an herkes sakat kalabilir. Herkes engelli olabilir. Bana olmaz dememek gerekiyor. Bizim yerimizde başkaları da olabilirdi. Öncelikle duygudaşlık kurabilmek gerek. Anlayışlı olmaları gerek ki hayat bizim için de daha kolay olsun. Her insan engelli adayı olduğunu düşünse yaşadığımız sıkıntılar daha da azalır." ifadelerine yer verdi. (Zeyd Varol-İLKHA)