Behçet hastalığından dolayı bir gözü tamamen görmeyen, bir gözü de yüzde 5 gören Ali Ölekli, 40 yılı aşkındır hayatını at sırtında geçiriyor. Bitlis merkez 8 Ağustos Mahallesi’nde ikamet eden Ölekli, babasından öğrendiği "binicilik" sayesinde hayata tutunuyor.
Çocukluğundan bu yana hayatını at sırtında sürdüren Ölekli, ata binmeyi adeta hayatından bir parça haline getirmiş. Behçet hastalığı nedeniyle 2002 yılından bu yana her geçen gün görme yetisini kaybeden Ölekli, bugün bir gözünü tamamen kaybetmiş, bir gözü de sadece yüzde 5 görüyor.
Görme engelli Ölekli’yi hayata bağlayan ise babasından öğrendiği "binicilik". Kendi hissi ve atının nal sesleriyle yönünü tayin eden Ölekli, hayata küsmenin bir fayda sağlamayacağını, binicilik sayesinde hayata tutunduğunu, son nefesine kadar da ata binmekten vazgeçmeyeceğini söyledi.
Kendisi gibi engelli olan arkadaşlarına da tavsiyede bulunan Ölekli, hayatta küsmenin çare olmadığını, herkesin kendisini hayata bağlayacak bir uğraş içerisinde olmasını istedi.
"Binicilik benim için engel değil"
Ata binmeyi babasından öğrendiğini belirten Ölekli, “Ata binmeyi babamdan öğrendim. Babamdan kalan bir meslek. O zamanlar gözlerim sağlamdı. Hayvancılık işleriyle uğraşıyordum. Çocukluğumdan beri ata biniyorum. 40 yıldır at sırtındayım. Yaklaşık 20 yıldır Behçet hastalığına yakalandım. Gün be gün görme yetimi kaybetmeye başladım. Şu an bir gözüm tamamen görmüyor, bir gözüm de yüzde 5 görüyor. Bu durum beni çok etkiledi. Bu can sıkıntısıyla evde olmaktansa, kendimi at sevgisine verip yıkılmayayım dedim. Allah’a şükürler olsun hayata tutunuyorum.” dedi.
“Benim gibi engelli olan arkadaşlarım hayata küsmesinler”
Kendi hisleri ve atının nallarının sesiyle ata binmeyi sürdürdüğünü dile getiren Ölekli, şunları söyledi: “50 yıldır Bitlis’te yaşıyorum. Bitlis’in neresinde çukur var, hangi yol nereye gidiyor bunların hepsini hissediyorum. İlçelere veya uzak yerlere arkadaşlarımla gidiyorum. Şehir merkezi ve sakin olan yerlere tek başıma gidebiliyorum. Atımı satıp yeni bir at aldığımda aylarca atı eğitiyorum. At bana, ben de ata alışıyorum. Atı eğittikten sonra sıkıntım kalmıyor. Hayata küsmekle sorun çözülmüyor. Ben hayata küsmüş olsaydım şimdi çoktan toprağın altına girmiştim. Hayatla mücadele ettim. Hayata küsmemek için neler yapabilirim dedim? Kendime arkadaş buldum. At biniciliği psikoloji tedavisinde bir profesör doktor gibidir. Engelli bir adamın en yakın dostu budur. Benim gibi engelli olan arkadaşlarıma tavsiyem kendilerini bırakmasınlar. Hayata küsmesineler. En azından bir hayvanla arkadaş olsunlar. Bir şeylerle illa mücadele etsinler.”
“Ata bindiğimde tüm ağrılarım geçiyor”
Rahvan atın Bitlis’te bir kültür olduğunu, Rahvan atın daha uysal olduğunu belirten Ölekli, atının tüm bakımını kendisinin yaptığını, aynı zamanda atın vücut sağlı için de çok iyi olduğunu ifade etti.
Ölekli, “Rahvan at daha iyi, sabırlı ve eğitimlidir. Ata binmeyi bir sanat haline getirdim. Sürekli 'Ne zaman hava güzel olur da ata bineyim.' diye düşünüyorum. Bu işler tabi hayata küsmekle değil, sevgi ve azimle oluyor. Beni şu an hayata tutan attır. Çünkü çocukluğum at sırtında geçti. Aynı zamanda at vücut sağlığı için de iyidir. Damar tıkanıklığı, bel fıtığı için iyidir. İki defa bel fıtığından ameliyat oldum. Atımın sayesinde ayakta durabiliyorum. Ata bindiğimde tüm ağrılarım geçiyor. Çocuklar evde atımın bakımıyla ilgileniyorlar. Fakat ben tek başıma tüm bakımını yapabiliyorum. Artık ben de atla birlikte bir usta oldum.” diye konuştu. (Şükrü Tontaş-İLKHA)