Şanlıurfa'nın Hilvan ilçesinde ikamet eden asırlık çınar Hadi Çiftyürek (110), geçmişte yaşadığı ramazanları anlattı, günümüzle kıyasladı.

Kendisini şu ana kadar ayakta tutan şeyin gece namazı ve ibadetler olduğunu dile getiren Hadi Dede, ayrıca kıtlık yıllarına da değindi.

"İftar vaktini bildirmek için top patlatılırdı ama yine de bize ses gelmezdi"

Hadi Dede, yaşadığı sıkıntılı yılları ve yaz aylarına denk gelen ramazanları şöyle anlattı:

"Ben 110 yaşındayım. Eskiden doğru dürüst bir şey yoktu; işsizlik vardı, rezalet vardı. Anneme, sahurda bana ne hazırladığını sorardım yaz sıcağında. O da bana, ‘Sana dut kavurdum ve yumurta da kattım’ derdi. Aman Allah’ım, gel de susama! Sahurumuzu bu şekilde yapardık işte. İmsak zamanı ise Siverek’ten gelirken kendimize fırın ekmeği alıp iftarımızı açardık. Eskiden köye ezan sesi gelmezdi. Siverek’te iftar vaktini bildirmek için top patlatılırdı ama yine de bize ses gelmezdi. Bu yüzden bizler de iftarımızı çoğu zaman tahmin üzere yapardık. Oruçlu iken tarlada ürünleri ellerimizle biçerdik. Yiyeceğimiz çoğunlukla mercimek çorbası olurdu. Bazen de buğdayı pişirerek bulgur yapar, öyle yerdik. Allah ümmet-i Muhammed’e yardım etsin, perişan etmesin, düşman karşısında pâyimal etmesin. O zamanlar kıtlık yıllarıydı. Şu anda bütün nimetler var ama ben sadece yoğurt ve pekmez ile besleniyorum."

"Eskiden insanlar din söz konusu oldu mu ölümü göze alır ve bir tarafa çekilmezlerdi"

İnsanların günümüzde dünya malına çok bağlandıklarını vurgulayan Hadi Dede, "Şu anda her şey çok ama Müslümanlık azalmış. Ne diyeyim bilmem ki? Allah göstermesin, şu anda bir savaş durumu olsa biri tarlam, biri arabam, biri malım diyecektir. Oysa eskiden insanlar din söz konusu oldu mu ölümü göze alır ve bir tarafa çekilmezlerdi. Açlık ve sefalet içerisinde olsalar da nimetin kıymetini bilirlerdi. Eskiden nimetin kıymeti daha çok bilinirdi, çünkü yokluk vardı, kıtlık vardı." dedi.

"Orucun 3 yaz mevsimine denk geldiğini gördüm"

Hadi Çiftyürek, sözlerini şöyle sürdürdü: "20 yaşında oruç tutmaya başladım. Öyle ki ramazan ayının 3 yaz mevsimine denk geldiğini gördüm. Ramazan ayının miladi takvime göre 30 yılda bir aynı aya denk geldiğini hesaplarsak 90 yıla tekabül ediyor. Bir defasında annemin bana 'Ekinlerimiz elden gider, oruç tutma' dediğini hatırlıyorum. Ben de anneme cevaben, 'Bak anne! Babam öldü, demek ki ölüm var.' demiş sıcaklara rağmen orucumu terk etmemiştim. Bu dünyada en tatlı ve güzel şey namaz kılmak ve Allah’ın yolunu tutmaktır. Ayrıca sağlık ve aile huzuru da böyledir." diye konuştu.

"Zekâtlar verilmediği için bereket kalmadı"

Hadi Dede, "Dünya halidir, eskiden de iyi ve kötü insanlar vardı, şimdi de öyle. Şükürler olsun şu an sağlığım yerindedir. Bir defasında sıhhatli olduğumu gören biri bana, 'Sen hangi yağı kullanıyorsun' demişti de ben de ona 'Sen gece namazlarına önem ver! Asıl yağ gece namazındadır, yiyecek olarak kullandığımız yağ ile insan sağlıklı olmaz' demiştim. Hamdolsun bugüne kadar hemen hemen gece namazımı kaçırmadım. Günümüzde bereket kalmamış, çünkü kimse zekâtını vermiyor. Malı ne kadar çok olursa olsun hep 'azdır' diyor. Allah beni fakir, seni de zengin kılmış ve benim hakkımı da senin malına koymuş ama sen o hakkımı vermiyor, 'hayır' diyorsun. Hâlbuki zekâtını versen Allah bereketini arttıracaktır. Bunun örnekleri çoktur." ifadelerini kullandı.

Eskiden hayânın çok olduğunu ama artık önemsenmediğini dile getiren asırlık çınar Hadi Dede, son olarak "Şayet Rabbimizin emirlerini dinlemezsek perişan oluruz." diye belirtti. (Ramazan Şefkatlı-İLKHA)