İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ABD Başkanı Donald Trump'ın 8 Mayıs 2018'de nükleer anlaşmadan ayrılmasının yıl dönümünde yaptığı konuşmada ülkesinin bu anlaşma çerçevesindeki 2 taahhüdünü durdurduğunu açıkladı.
"Zenginleştirilmiş uranyum ile ağırlaştırılmış suyu artık satmayacağız"
Nükleer anlaşmadaki 26. ve 36. maddelerinin karşı tarafın verdiği sözleri ihlal etmesi durumunda kendilerine karşı adım atma hakkı verdiğini dile getiren Ruhani, bugün nükleer anlaşmaya taraf 5 ülkeye iki uygulamayı durduracaklarını ilettiklerini belirtti.
Ruhani, anlaşma kapsamında uranyum zenginleştirmede 300 kilogramın üzerine çıkıldığında fazlasını başka ülkelere sattıklarını ve karşılığında sarı kek aldıklarını ancak bugünden itibaren bu satışın durdurulacağını söyledi.
Ağırlaştırılmış suyun da İran'da 130 tonu geçmesi durumunda fazlasını başka ülkelere sattıklarını aktaran Ruhani, bu uygulamayı da durduracaklarını ve zenginleştirilmiş uranyum ile ağırlaştırılmış suyu artık satmayacaklarını ifade etti.
Attıkları bu adımların 60 gün için geçerli olduğuna dikkati çeken Ruhani, "Eğer nükleer anlaşmaya taraf ülkelerle 60 gün içinde müzakere masasına oturup petrol satışı ve bankacılık konularında milli menfaatlerimiz temin edilirse bugünkü duruma geri döneriz. Nükleer anlaşma kapsamında uranyumu yüzde 3,67 zenginleştirmeyle yükümlüyüz ancak 60 gün sonunda 5 ülkeyle bir sonuca varamazsak bu yükümlülüğümüzü sona erdireceğiz." şeklinde konuştu.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, bu süre sonunda anlaşma sağlanamazsa Arak Ağır Su Reaktörü'nün modernizasyonuna başlayacaklarını da belirtti.
Ruhani'den nükleer anlaşmaya taraf ülkelere uyarı
Nükleer anlaşmaya taraf 5 ülkenin (Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya) devlet başkanına gönderdiği mektubun içeriğiyle ilgili olarak da Ruhani, şu bilgileri paylaştı:
"5 ülkeye gönderdiğim mesajda çok açık olarak şunu söyledim: Eğer bu attığımız adımı bahane edip dosyayı BMGK'ye götürürlerse çok kesin bir hamleyle karşı karşıya kalacaklar. Mektupta atacağımız kesin adımı da kendilerine anlattım. Sizlerin tavsiyesi ile 1 yıl bekledik. Bu tarihi bir ruh ve milli gücün sabrıydı. Aynı şekilde direnişimiz ve diplomasimiz de tarihidir. Biz bu süre içinde taahhütlerimize bağlı kaldık. Bugün de nükleer anlaşmadan çıkmak istemiyoruz. Tüm İran halkı ve dünya halkları bilmelidir ki bugün nükleer anlaşmanın sonu değildir."
Ruhani, şöyle devam etti:
"Avrupalı dostlar direkt olarak benimle irtibata geçerek mühlet istediler, biz de buna olumlu cevap verdik. Çünkü biz gerekçelere önem verdik ve halkımızın da acele etmediğimizi görmesini istedik. Nükleer anlaşmanın ne kadar önemli olduğunu ve bölge ile dünyaya ne kadar etkisi olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu sebeplerle birkaç hafta yerine aylarca sabrettik, onlar ise temas kurarak biraz daha süre istediler. Biz bir kere daha sabrettik ve bu esnada Avrupalı dostlarımız güzel konuşmalar yaptılar ancak pratikte hiçbir sonucu olmadı."
"Bu nükleer anlaşma ve onun temelinde atılmış yeni bir adımdır"
"Dostlarımıza tanıdığımız 60 günlük süre içinde yapıcı müzakerelere ve arzu edilen noktaya varacağımızı ümit ediyorum." diyen Ruhani, şöyle devam etti:
"Dünya bilmelidir ki nükleer anlaşma ABD'nin istediği gibi kazan-kaybetmeye dönüşmeyecek. Eğer bir şey olacaksa bu kaybet-kaybet olacaktır. Nükleer anlaşma ya kazan-kazan olacak ya da kaybet-kaybet. ABD'nin bunu kazan-kaybetmeye çevirmesine izin vermeyeceğiz."
"Bugün savaş değil, diplomasi yolunu seçtik"
Bugün yeni bir dil ile müzakereleri başlattıklarını müzakere masasını terk etmediklerini aktaran Ruhani, "Bugün savaş değil, diplomasi yolunu seçtik. Bu konuyu bilen ve İran halkının temsilcisi olarak seçtiğimiz yolun dünya ile savaş olmadığını ve yine diplomasi yolunu seçtiğimizi söylüyorum. Bu diplomasi yeni bir dil ve yeni bir mantık ile olacaktır. Biz yine yasalar ve mantık çerçevesinde konuşacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Nükleer anlaşmanın milli ve stratejik bir karar olduğuna vurgu yapan Ruhani, "Nükleer anlaşmanın özü doğru ve stratejikti. Bizim bir yıllık sabrımız da stratejikti. Seçtiğimiz yeni yol da stratejik ve millidir ve halkımızın çıkarına olacaktır. Bu yolda yürümeye devam edeceğiz." dedi.
"Nükleer anlaşmaya karşı olanlar aynı zamanda İran'a karşıydı
Nükleer anlaşmanın başından bu yana İran düşmanları olarak nitelendirdiği ABD'deki aşırılıkçılar, İsrail ve bölgedeki bazı Arap ülkelerinin bu anlaşmaya muhalif olduğunu dile getiren Ruhani, şunları kaydetti:
"Nükleer anlaşmaya karşı olanlar aynı zamanda İran'a karşıydı. Herkes her konuda eleştiride bulunabilir ancak nükleer anlaşmaya düşmanlık İsrail, ABD'deki aşırıcılar ve bölgedeki gerici yönetimlere özgüydü. Nükleer anlaşma İran'ın ve tüm dünyanın çıkarına ancak İran düşmanlarının zararınaydı. O nedenle 2014 yılından bu yana bu heybetli yapıyı çökertmek için tüm yolları denediler. Beyaz Saray'da birçok işi elinde bulunduran aşırıcılar, ABD Başkanı'nın yapacağı işleri bile ellerine geçirmiş durumdalar. ABD yönetiminin mevcut halinden sadece bu ülke halkı değil ABD'nin müttefikleri, Kanada, Avrupa, Meksika ve dünya ticari şirketleri ve girişimcileri de rahatsız."
Nükleer anlaşmadan çekilmenin içerideki aşırı gruplar ve İsrail'in baskısı sonucu gerçekleştiğini belirten Ruhani, "ABD ayrıldıktan bir gün sonra İran'ın da çıkmasını istiyordu. Bu şekilde yükü kendi üzerinden atacak ve dosyayı BMGK'ye götürerek yaptırımları sertleştirecekti. İran bilinci ve ustalığıyla bu tuzağa düşmedi ve ABD'ye bu alanı açmadı." ifadelerini kullandı.
Ruhani'den nükleer anlaşmaya taraf 5 ülke başkanına mektup
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi, nükleer anlaşmaya taraf İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ile Almanya'nın Tahran Büyükelçilerini bakanlığa davet ederek, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin Tahran yönetiminin taahhütlerinden bazılarını durduracağıyla ilgili bu ülkelerin devlet başkanlarına yazdığı mektubu iletti.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’ye Tahran yönetiminin nükleer anlaşmadaki taahhütlerinden bazılarını durduracaklarını bildiren bir mektup gönderdi.
İran anlaşmanın 26 ve 36'ncı maddesine dayanıyor
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında 2015'te imzalanan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşma,Tahran'a yüzde 3,67 oranında uranyum zenginleştirme faaliyetini sürdürme hakkı veriyor. Anlaşma çerçevesinde İran, en çok 300 kilogram uranyumu elinde tutabiliyor.
Anlaşma İran'a 300 kilogramın üzerindeki uranyumu uluslararası piyasada satarak karşılığında doğal uranyum alabilme imkanı tanıyor.
İran ayrıca anlaşmaya göre, ağır su stokunu 130 tonun altında tutmak zorunda ve aşımı halinde ülke dışına çıkarmakla yükümlü bulunuyor.
İran, nükleer anlaşma metninde, "Yaptırımların geri getirilmesi halinde ya da taraflardan birinin anlaşmadaki sorumluluklarını yerine getirmediği durumda İran'ın nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerini tamamen ya da kısmen durdurabileceğini" ifade eden 26 ve 36'ncı maddeyi esas aldığını belirtiyor.
ABD yönetimi, nükleer anlaşmadan Mayıs 2018'de tek taraflı çekilerek İran'a yönelik yaptırımları geri getirmişti.