Hatay'ın Erzin ilçesinde eğitim tedbiri iddiasıyla Sosyal Hizmetler Dairesi tarafından 5 çocuğuna el konulan Ali ve Sümeyra Algül çiftinin dramı sürüyor.
İkamet ettikleri Kızlarçayı Mahallesi'ndeki evlerinde yaklaşık 3 ay önce jandarma tarafından 5 çocuğu ellerinden alınan aile, çocuklarına kavuşmanın umudu içinde yaşıyor.
"Çocuklarımız orada durmadan ağlıyor"
Anne Sümeyra Algül, aylardır çocuklarından uzak ve perişan bir şekilde yaşadıklarını belirterek bebeğiyle birlikte yağmur kış demeden alıkonulan 5 çocuğunu devamlı ziyaret ettiğini söyledi.
Anne Algül, "Çocuklarımı her gördüğümde çok seviniyorum ama onlardan ayrıldığımda çok üzülüyorum. Çocuklarımı son gördüğümde 'anne bizi de eve götür' diye ağlıyorlardı. Bizim artık dayanacak gücümüz kalmadı. Ne çocuklarımın dayanacak gücü kaldı nede bizim. Perişan olduk. Çocuklarımız da orada durmadan ağlıyor. Ne kadar da iyi bakılsa da çocuklara, anne ve babasının yanında oldukları gibi huzurlu değiller. Çocuklarım çok zayıflamış ve sürekli hastalar. Benim çocuklarım bu kadar hasta olmazdı. Çocuklarımı okuldan dolayı bizden aldılar ama onlara burada da okul var. Çocuklarımı burada da okula gönderebilirim. Çocuklarımıza almalarına dair bir delil yok." dedi.
"Küçücük yavrumu da bir yaşına gelince bizden alacaklarmış"
Hiçbir suçları olmadığı halde çocuklarının alıkonulduğunu belirten Anne Algül, "Yaralı bir kuş gibiyim. Çocuklarımız ve yavrularımı ayırdılar. Kanatlarım kırık, öylece yaşıyorum. Uyuyamıyorum. Yemedim yedirdim. Beş çocuğumu birden yanımdan aldılar. Daha yeni öğrendim ki küçücük yavrumu da bir yaşına gelince bizden alacaklarmış. Bu kadar vicdansızlık ve bu kadar zulüm olur mu? Geceleri uyuyamıyorum, uykularım kaçıyor. Bebeğime gerektiği bakamıyorum. Ayakta durmaya çalışıyorum. Çocuklarımın beni görünce yıkılmasın diye dik durmaya çalışıyorum. Benim ciğerim yanıyor, içim kan ağlıyor. Ben çocuklarımı istiyorum, çocuklarımı bir an önce bana versinler. Çocuklarım da beni ve evimizi istiyor. Çocuklarımı en son gördüğümde hepimiz baygınlık geçirdik. Çocuklarımı ağlamaktan susturamıyorum." diye konuştu.
"Bu zulmü bir an önce sonlandırın, dayanamaz olduk"
Anne Algül, "Ben anne olarak çocuklarımı istiyorum. Anne olanlar daha iyi bilir evlatlarının yanından ayrılmasını. Bu zulmü bir an önce sonlandırın, dayanamaz olduk. Kollarım ve kanatlarım kırık bir halde çocuklarımı bekliyorum. Çocuklarım geri verilirse çocuklarımın eğitimine gerekli çabayı göstereceğim.
Buradan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına sesleniyorum, kendisi de bir anne, Allah için artık çocuklarımızı verin, lütfen duyun artık bizi. Çocuklarımın boş yataklarını gördükçe gözlerimin önüne geliyorlar. Gözümü kapattığımda çocuklarım gözlerimin önüne geliyor." şeklinde konuştu.
"Çocuklarımızın eğitimi için gerekli olan elimizden gelen her şeyi yapacağız"
Baba Ali Algül ise şunları söyledi: Çocuklarımın görüş kararı çıktıktan sonra hiç aksatmadan gidip onları görüyorum. Onları en son gördüğümde eve gelmek istediklerini söylediler. Artık bu zulmü bitirin, çocuklarımızı bize iade edin. Biz çocuklarımızın eğitimi için gerekli olan elimizden gelen her şeyi yapacağız. Çocuklarım sürekli, baba ne zaman eve gideceğiz, diyorlar. Burada durmak istemiyoruz, diyorlar. Çocuklarımız bizi çok seviyor ve sürekli evi istiyorlar.
Çocuklarımızı verin, ondan sonra bizleri gözetim altında mı tutacaksınız, bir bakın çocuklarımız bizleri seviyor muymuş sevmiyor muymuş? Biz çocuklarımıza kötü ahlak mı öğretiyormuşuz. Bunu takip edin. Takip sonucunda karar verin. Dünyanın her yerinde ev okulu var. İsteyen herkes çocuklarını devletin gözetimi altında yetiştirebiliyor. Gelsinler devletin gözetimi altında evimde çocuklarımı yetiştirip yetiştirmediğimi kontrol etsinler."
"Çocukların psikolojisini bozup aileyi parçalamaya ne gerek var"
"Ben çocuğumu evimde yetiştirmem ve eğitmem suç mu?" diye soran Baba Algül, "Bana diyorlar ki öğretmenlerin verdiği gibi bilgi veremezsin. Tamam, öğretmen olan kişiyi getirip evimde ders veririm. Çocuklarıma eğitim verdirtirim. Bu dünyanın her yerinde varken neden çocuğumu evimde yetiştiremiyorum. Bu benim hakkım değil mi. Bu şekil çocukların aileden alınıp zorla çocukların psikolojisini bozup aileyi parçalamaya ne gerek var. Benim çocuğum fen, matematiği ve tüm dersleri öğrenecek. Bir çocuk bilgili olmalı. Ama bunun nasıl yapacağına aile karar vermeli. Mesela insanlar çocuklarını dünyanın istediği ülkesinde okutma hakkına sahip. Evinde ders verme hakkına neden sahip olamasın ki? O öğretmen gelip benim evimde ders veremez mi?" diye konuştu.
"Okula gönderme zorunluluğu için yuva parçalanamaz"
Eğitime karşı olmadıklarını vurgulayan Algül, "Çocuk kesinlikle eğitim almalı. Fakat eğitim alırken çocuğun istekleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Benim çocuğum eğer ki evinde okumak istiyorsa evde eğitim verilebilmeli. Benim çocuklarıma tek tek sorulabilir. Okula mı gitmek istiyorsunuz yoksa evde mi eğitim görmek istiyorsunuz, diye sorulabilir. Ama ben çocuklarımı yetiştirirken en güzel şekilde yetiştirmeye gayret ettim. Eğer çocuklarımı geri verirlerse onların eğitim almaları için her şeyi yapacağım. Okula gönderme zorunluluğu için yuva parçalanamaz. Bir aile bu şekilde parçalanamaz." ifadelerini kullandı. (İLKHA)