Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Akademik Düşünce, Eğitim ve Medeniyet Topluluğu tarafından "Kudüs (Beytü'l Makdis) Davamız" konulu konferans düzenlendi.

İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan konferansa konuşmacı olarak katılan Beytü'l Makdis Çalışmalar Vakfı Başkanı ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Khail El-Awasi, Mescid-i Aksa'nın 1967 yılından buyana işgalci siyonistlerin işgalinin altında olmasının çok acı bir durum olduğunu söyledi.

"Mescid-i Aksa; Kabe'den sonra ikinci mescittir"

Konuşmasına Kudüs'ün önemine işaret ederek başlayan El-Awasi, "Kudüs çok önemli. Çünkü Hazreti Muhammed (Aleyhisselam) başta olmak üzere birçok peygamber namazlarına kıble olarak Mescid-i Aksa'yı seçmiştir. Mescid-i Aksa; Kabe'den sonra ikinci mescittir." dedi.

"Mescid-i Aksa; 1967 yılından beri siyonistlerin işgali altındadır"

Kudüs'teki işgalin, 100 yılı aşkın bir geçmişinin bulunduğunu ve siyonist işgalcilerin batı çıkarlarına hizmet eden bir tampon devletin kurulması amacına hizmet ettiğini belirten El-Awasi, "Mescid-i Aksa; 1967 yılının haziran ayından bu yana siyonistlerin işgali altındadır. İşgal öncesinde Mescid-i Aksa; hac döneminde ve diğer zamanlarda üç kutsal mescid ile birlikte ziyaret edilebilirken, bugün bu imkansızlaştı." diye konuştu.

Siyonistlerin Kudüs'te, Batı'nın çıkarlarını koruyacak bir tampon devlet kurma çalışmalarının olduğunu belirten El-Awasi, aralarında bazı Müslüman ülkelerin de bulunduğu birçok ülkenin bu zulme seyirci kaldığını ifade etti.

Kutsal toprakların işgalden kurtulması için sonuna kadar mücadelenin süreceğine olan inancının tam olduğunu belirterek konuşmasını sürdüren El-Awasi, şunları söyledi:

"Bölgede bir Yahudi devletinin varlığı, sömürgeci devletlerin çıkarlarına hizmet etmiş, bu durum daha sonraki dönemde siyonist hareketin kendini meşrulaştırmak için kullanacağı bir araç haline gelmiştir. İlk olarak 1840 yılında İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Palmerston tarafından ortaya atılmış olan bu fikir, Filistin topraklarında Britanya İmparatorluğu çıkarlarına hizmet eden işgalci Yahudi devletinin kurulmasını öngörmektedir. 1907 yılında gerçekleştirilen Emperyalist Kongresi de aynı hedef doğrultusunda Süveyş Kanalı yakınlarında eski dünyayı Avrupa ile birleştirecek yabancı bir insan koridoru kurmak, bölge halkına düşman, ancak Avrupa'ya ve çıkarlarına dost bir gücü aynı yerde ikamet etmek üzerinde ısrarla durmuştur."

"Önce beynimizi işgal ettiler"

Beytü'l Makdis'in içinde bulunduğu bugünkü acı tablonun bir bilgi krizi ve ilim felaketine dayandığını belirten El-Awasi, "Çünkü işgalci Batılı devletler, Müslüman coğrafyasını sömürgesi haline getirmeden önce burası hakkında yeni bilgiler üreterek ilk adımda akılları ve zihinleri işgal ettiler. Böylece bir bilgi krizinin, ortaya çıkmasına sebep oldular." dedi.

Üretilen bu yeni bilgilerin kimlik ve kavram konusunu merkeze alan sömürgecilerin de bu çalışmaların sonucunda yeni kimlikler, devletler, sınırlar ve nihayette yeni kavramlar oluştuğunu da vurgulayan El-Awasi, "Bu nedenle oryantalist ve siyonist araştırmacılar, kimlikleri ve kavramları hedef alarak, kendi vizyonlarına ait bilgiler oluşturdular. Sonuçta oryantalistlerin ürettiği bu yeni kavram ve bilgiler yoluyla önce düşüncemiz, ardından da eğitim ve kültür varlığımız, son olarak da kimliğimiz derinden etkilendi. Öyle ki bu bilgiler bizim kendi kaynaklarımızın yerini aldı. Bu art niyetli çalışmaların en büyük tehlikesi ise Beytü'l Makdis'in Müslümanlar yanında sahip olduğu önemi azaltmak ve İslam kaynakları hakkında şüphe duyulmasını sağlamaktır." şeklinde konuştu.

Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği konferans yapılan dua ile sona erdi. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)