İslam'ın imani kalkınmayla beraber, iktisadi kalkınmaya da önem verdiğini belirten Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İslam İktisadı Uzmanı Doç. Dr. Ashraf Mohamed Dawaba, İslam dininin ekonomik davranışları da kapsayan bütüncül bir din olduğunu ve bundan dolayı Müslümanların her alanda güçlü olması gerektiğini söyledi.
Gaziantep'te "İslam Ekonomisi" konulu konferanslar düzenleyen İslam İktisadı Uzmanı Doç. Dr. Ashraf Mohamed Dawaba, "İslam Ekonomisi" başta olmak üzere küreselleşmenin Müslümanlar üzerindeki etkileri, İslam ve iktisadı, Müslümanların ekonomi olarak zayıf olmalarının nedenleri ile ilgili İLKHA'ya önemli değerlendirmelerde bulundu.
İslam iktisadının kaynağının Allah'ın kanunları olduğunu aktaran Dawaba, insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarının Allah'ın kanunları çerçevesinde belirlendiğini, bundan dolayı en iyi ekonomi modelinin de İslam ekonomisi olduğunu vurguladı.
"İslam iktisadı insanlara dünya ve ahirette rahatlığı sunar"
İslam iktisadının insanlara dünya ve ahirette rahatlığı sunan bir bilim olduğunu ifade eden Dawaba, "İslam iktisadından bahsettiğimiz zaman kendi başına bir bilim dalından bahsediyoruz. Vakıaya göre bakıyor ve açıklamasını yapıyoruz. En basit tanımla olması gerekenin ne olduğuna bakan bir bilimdir. İnsanın ruhi ve maddi ihtiyaçlarını karşılayıp Allah'ın insanoğluna dünyada sunduğu kaynaklardan şer-i kuralların değer ve önceliklerine uyumlu bir şekilde istifade edilmesidir. İnsanlara dünya ve ahirette rahatlığı sunan bir bilimdir." dedi.
"İslam ekonomisinin müesseseleri çoktur"
İslam ekonomisinin genelliği ilkesiyle insanın tüm tutum ve davranışlarına müdahale ettiğini belirten Dawaba, "İslam ekonomisinin müesseseleri çoktur. Ama maalesef şu an sadece İslami bankalara sığdırılmış durumda. İslami bankalar, dayanışma şirketleri, İslami Vakıf veya 'İslam Ekonomisine Özel Hükümet Projesi'… Bunların hepsi de İslam ekonomisinin müesseseleri. Ya da küçük bir dükkânı olan kişi, ticaretinde eğer ki Allah'tan korkuyorsa bu da bir müessesedir." ifadelerini kullandı.
"İslam Ekonomisi'nin ilerlemesi için aşamalara ihtiyaç var"
Diğer ekonomik sistemlere göre, 'İslam Ekonomisi' düzeninin daha önemli olduğunu belirten Dawaba, "İslam Ekonomi' düzeninin uygulanması için merhalelere ihtiyaç vardır. İslami bloklaşma bu anlamda önemli bir aşamayı temsil ediyor. Mali anlamda bloklaşma ve nakdi anlamda bloklaşma olsun. İslam Ekonomisi'nin ilerlemesi için aşamalara ihtiyaç var. Hatta vakıflar arasında hayır anlamında bloklaşma gibi bir sisteme ihtiyaç var. Hepsi İslam ekonomisi için önemli adımlar. Tabi bunların hepsi için vakte ihtiyaç var. Şu an dünyaya hükmeden güç ABD'dir ve tabii olarak dolarını ve ekonomisini ise her yolla savunuyor. Ama bizim durumumuzun biraz sabra, stratejiye ve aşamalara ihtiyacı var." şeklinde konuştu.
"Toplumsal dayanışma İslam Ekonomisi'nin esaslarındandır"
"İslam Ekonomisi'nin beşeri sistemlerden farklı olarak imani değerler üzerinden beslendiğini kaydeden Dawaba, beşeri sistemler arasında kapitalist sistemin İslam'a en yakın olan sistem olduğunu, fakat kapitalist sistemde karaborsacılık, sınırsız özgürlük, kıyasıya kazanç gibi öldürücü ayıpların bulunduğunu kaydetti.
Dawaba, şöyle konuştu:
"İslam dini buna bir kural getirebiliyor. İslam'da temiz bir kazanç esastır. İslam Ekonomisi imani değerler üzerinden beslenmiştir. Ayrıca İslam, özel mülkiyet üzerinde de önemle duruyor. Tüm yönleriyle genel mülkiyeti de koruyor. Bizde ucu açık olmayan ve kurallı bir ekonomi anlayışı var. Toplumsal dayanışma İslam Ekonomisi'nin esaslarından biridir. Ancak maalesef Batı'da bu kaybedilmiştir. Bugün kapitalizme baktığımızda eğer ayıplarını kaldırsa kendi kendine İslam'a dönecektir. Kapitalizm İslam'a yakınlığı düzeyinde yükselmiş ve yine İslam'a uzaklığı kadarınca da çökmüştür."
"İslam dini adaleti tesis etme derdindedir"
Dawaba, sözlerine şöyle devam etti:
"Şu an ABD gibi istediğini silah gücüyle ya da farklı yöntemlerle zorla yaptıran batılı güçler var. İslam dini ise adaleti tesis etme derdindedir. Şu an görülen ise adalet tamamıyla kaybedilmiş ve bundan dolayı tüm dünya birbirini yiyor. Tüm bu olanlar da ABD ve diğer batılı devletlerin olumsuz tutumları, İslam toprakları üzerinden yürüttükleri komplolar yüzünden gerçekleşiyor. Şu anda tek seferde küresel ekonomiyi ayırabiliriz. Ortada 'dolar' adında bir para birimi var ve dolar üzerinden devletler arası ilişkiler var. Fakat bizim elimizde de şöyle bir fırsat var; ABD'nin Türkiye ekonomisine defalarca gerçekleştirdiği düşmanca tutumu karşısında ikili ve çoklu ilişkiler yürütmekle birlikte ekonomik bloklaşmalara girişilerek benzer durumdaki devletlerin birbirilerine kendi para birimleri yoluyla yardım etmesiyle mücadele sahasını genişletebiliriz."
"İslam Ekonomisi insan hayatına bir düzen koymaya kadirdir"
İslam iktisadının kaynağının Allah'ın kanunları olduğunu aktaran Dawaba, insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarının da Allah'ın kanunları çerçevesinde belirlendiğini belirtti.
Dawaba, "İslam'dan bahsettiğimiz zaman insanın ekonomik yaşam tarzına hükmetmesinden bahsetmiş oluruz. Bundan dolayı adını 'İslam Ekonomisi' koymuşuz. İslam Ekonomisi, insan hayatına bir düzen koymaya kadirdir. Gelir ve infak arasındaki denge, borçtan uzak durma ve dinin yasakladıklarını yapmama gibi tüm bu durumlara baktığımızda, insanın ekonomik gidişatını İslam yönlendirmiş olsaydı, insan hem kendinden hem de malından dolayı güvende olurdu." ifadelerini kullandı.
"Müslümanlar tekrar özüne dönmelidir"
Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmasını istemeyen ülkelerin olduğunu belirten Dawaba, bu ülkeler içerisinde Osmanlı döneminde olduğu gibi ihanet içerisinde olan bazı Arap devletlerinin de olduğunu ve tarihin tekerrür ettiğini de sözlerine ekledi.
Müslümanların sadece ekonomik anlamda değil, genel olarak da geri kalmalarının sebebinin İslam'ı terk etmelerinden kaynaklandığına işaret eden Dawaba, son olarak şunları kaydetti:
"Müslümanların, siyasi, ekonomik ve diğer yönlerden geri kalmaları başta olmak üzere bu, İslam'ın yol rehberliğini terk etmeleri neticesinde oldu. Bunun çözümü; dinimize dönmemizde yatıyor. Allah (Celle Celaluluhu) Kur'an-ı Kerim'de, 'Siz en hayırlı ümmetsiniz.' derken aslında iyiliği emretmek ve kötülükten sakınmak meselesine vurgu yapıyor. İyiliği emredip kötülükten nehiy etmek bile ekonomik yönle alakası var. Biz bunu unutunca bu hale düştük. Birçok İslami ülkeler olarak elimizi başkalarına uzatmaya başladık. Fakat şunu belirtmekte fayda var; Türkiye, Endonezya ve Malezya gibi ülkelerin İslam âleminin yeni bir ekonomi gücünü inşa etmeye kadir olduğunu düşünüyorum." (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)