Kadınlara yönelik düzenlenen "İslam'da Aile ve Kadın" programında konuşan TESSEP Diyarbakır İl Temsilcisi Cahide Şenlik, 6284 Sayılı Aileyi Koruma Kanunu'nun kadını ve aileyi korumanın aksine sömürdüğünü, AB destekli ETCEP projesinin görünürde basit, arka planda ise korkutucu bir proje olduğunu söyledi.
Tesettür Seferberliği Platformu (TESSEP), İmam Hatipliler Derneği öncülüğünde Diyarbakır'ın Kayapınar ilçesinde "İslam'da Aile ve Kadın" konulu program düzenledi.
İlçe Müftülüğünün Konferans salonunda gerçekleştirilen programa, konuşmacı olarak TESSEP Diyarbakır İl Temsilcisi Cahide Şenlik ve HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Habibe Günel katıldı.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program, TESSEP'in tanıtım sinevizyon gösterimiyle devam etti. Seslendirilen ilahilerin ardından TESSEP Diyarbakır İl Temsilcisi Cahide Şenlik "İslam öncesi ve sonrası kadın" konulu konuşmasını gerçekleştirdi.
"Batı kadını insan yerine koymuyordu"
İslam öncesinde kadına reva görülen zulmü anlatan Şenlik, "Kadın veya erkek tek başına medeniyetler getiremez. Ancak ikisinin birlikteliği ile medeniyetler yeryüzünde hâkim olabilir. Bugüne kadar yeryüzünde birçok medeniyetler gelip geçmiştir. Bunlardan kimileri insanlığın daha ilerlemesine, kimileri ise daha çok gerilemesine, hatta yok olmasına sebep olmuşlardır. Batı Hristiyan toplumunda kadın, havanın kızları, kötülüğün simgesi ve şeytan diye adlandırılmış, ayrıca kadına pandora ismi vermiştir. Yine Avrupa'ya baktığımızda kadın, tamamıyla zevk aracı olarak kullanılıp, aşk tanrıçası olarak isimlendirilir. İngiltere'de kız çocukları ergenliğe doğru geldiği vakit, hücrelere konulur ve 'toplumun içerisine girmesinler, alnımıza kara leke çalmasınlar' diyerek başlarındaki nöbetçilerle hücrelerde satılıp evlendirilene kadar tutulurdu. Çin ve Japonya gibi ülkelerde kadınlara isim dahi verilmez, kadınlar 1-2-3 diye numaralandırılıp bu şekilde çağrılırdı. Roma ve Yunanlarda ise kadının insan olup olmadığı düşünülür, yıllar boyunca bunun üzerine tartışılırdı. Yahudiler ise tahrif edilmiş Tevrat'ta geçtiği gibi kadını havanın kızları olarak isimlendirmişler. Hristiyanlarda Yahudiler gibi kadını havanın kızları diye isimlendirmişler. Hazreti Havva annemizin, cennete Hazreti Âdem babamız tarafından kandırılıp, cennetten çıkarılmasına sebep olmuştur diyerek onu lanetlemişlerdir. Hal bu ki, Allah Kur'an-ı Kerim'de mealen; 'Şeytan her ikisini de kandırdı' diye buyuruyor. Yani ikisi beraber bu hatayı işlemişlerdir. Ve yine İran'da kadın, hiçbir şekilde değer görmezdi, sadece bir cinsel meta olarak kullanılırdı. Öyle ki, evlendikten sonra başka erkekler ondan istifade etmesin diye kendi kız kardeşleriyle evlenirdi. Bu kadar aşağılık bir hale gelmişlerdi." dedi.
"İslam kadına gerçek saygınlığı veren medeniyetin adıdır"
Kız çocuklarının diri-diri gömüldüğü bir zaman diliminde İslam Peygamberi Hazreti Muhammed'in kadını diri-diri gömülmeden kurtarıp, asıl saygınlığına kavuşturduğunu aktaran Şenlik, "Peygamber Efendimiz (Aleyhi Selatu Vesselam), gelmiş ve kadının üzerine çökmüş olan bu kâbusu kaldırmış. Öyle ki, kime iyilik yapılması gerektiği hususunda ashabı kiram tarafından ona sorulduğu zaman o, üç defa 'annene' diye cevap vermiştir. Efendimiz, kadına vermiş olduğu değeri bizlere böyle göstermiştir. İslam diniyle beraber Peygamber efendimiz, ayaklar altında çiğnenen kadını kurtarmış, onu evin başına oturtup evin hanımefendisi yani bir nevi kraliçesi yapmış. İşte kadına gerçek saygınlığı veren medeniyetin adıdır İslam. İslam, kadını böyle güzel bir konuma yükseltmiştir." diye konuştu
"6284 Sayılı Kanun kadını sömürüyor"
Batının süslü ve cazibeli görüntüsünün arka planında bataklığın olduğunu, 6284 Sayılı Kanun'un aile içi şiddetin yanı sıra tecavüz artışına neden olduğuna dikkat çeken Şenlik, "Bugün özellikle televizyon programı ve dizilerinde kadın çok cazibeli ve süslü gösterilmektedir. Avrupa'nın arka planı tamamen bataklıktır. Batı, kokuşmuş ve batmıştır. Onların son çırpınışlarıdır. Avrupa ülkelerine baktığımız zaman fuhşuyatın, ahlaksızlığın had safhada olduğunu hepimiz görmekteyiz. Bu kötülüklerin önüne geçmek için evliliği daha çok teşvik etmektedirler. Evlilik yaşını 14-15 yaşına kadar düşürmüşlerdir. Yeter ki, sağlıklı yuvalar kurulsun, sağlıklı bireyler yetişsin ve topluma kazandırılsın. Ancak ülkemize bakacak olursak, özellikle İngiltere'nin hazırlamış olduğu ve Avrupa ülkelerinin kabul ettiği 6284 Sayılı Kanunu, kadını koruma yasası olarak kabul eden ülkelerin arasında Türkiye'de gelmektedir. Görünürde kadını koruma yasası denilmiştir, aslında kadını daha çok sömürüyor. Kadını daha çok kötülüğe sürüklemiş, yuvalara daha çok zarar vermiştir. Öyle ki, cinayet, tecavüz ve şiddette artış yaşanmıştır. Bulgaristan, 6284 Sayılı Kanunun kadını korumadığı, aksine kadına ve yuvaya daha çok zarar verdiğini görmesiyle anında bu yasayı geri çevirdi. Ancak ülkemizde özellikle feminist kadınların dayatmasıyla bu yasa anında kabul edildi. Ülkemizde feministleri memnun kılmak, kadına haklarının verildiği görüntüsünü vermek için bu yasa kabul edildi. Maalesef ülkemizde yürürlüğe giren bu projeler, gençlerin ifsat olmasına sebebiyet verdi. " İfadelerini kullandı
"ETCEP projesi kız ve erkekleri eşcinselliğe teşvik ediyor"
BM destekli ETCEP projesinin gençleri eşcinselliğe yönlendirdiğini, bu projeyle İslam düşmanlarının emellerine ulaşmış olacağına işaret eden Şenlik, "ETCEP projesini hepiniz az çok duymuşsunuzdur. Bu da Avrupa konseyi tarafından hazırlanmış, aynı şekilde bu projeyi de kabul eden ülkelerden biri Türkiye'dir. Görünürde masum görünen 'Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi'nin aka planı korkunçtur. Bu projeyle kadın ve erekleri eşcinselliğe teşvik edip fıtratından uzaklaştırmaktadırlar. Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de 'Sizleri bir kadın erkekten yarattık.' diye buyuruyor. Onlar ise kadını kadınlıktan, erkeği erkeklikten uzaklaştırdılar. Erkeğin de namusuna el attılar, erkeği de erkeklikten soyutlamaya çalıştılar. Bu ETCEP projesini kabul eden Danimarka, Norveç ve İsveç gibi ülkeler okullarda kız ile erkek çocuklarının ortaklaşa WC kullanmalarını öngördüler. Ardından fuhuşsun okullarda daha çok yaygınlaştığını gördüler ve anında bu projeyi geri çektiler. Biz diyoruz ki; bırakın kadın, kadın olarak, erkekte erkek olarak kalsın. Kadına da karışmayın, erkeğe de karışmayın. Onlarda biliyorlar ki, kadını ve erkeği bozarlarsa işte o zaman İslam düşmanları kendi emellerine, isteklerine ulaşmış olacaklardır. "şeklinde konuştu.
Ardından kürsüye davet edilen HÜDA PAR GİK üyesi Habibe Günel, evlilik öncesi dikkat edilmesi gerekenler konulu konuşmasını yaptı.
Allah'ın rızası, Hazreti Muhammed'in sünnetini yerine getirmek ve Müslüman bir neslim devamı için evlenilmesi gerektiğini ifade eden Günel, "HÜDA PAR kadın ve aile birimi olarak bu tür hayırlı çalışmaların yardımcısı ve takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz. Evlilik öncesi dikkat etmemiz gereken durumların en önemlisi evlilikle ilgili düşünce ve maksadımız ne olmalıdır. Öncellikle Allah'ın rızası, Efendimizin sünnetini yerine getirmek ve Müslümanca bir neslin devamı için bu hayırlı yola girdiğimizi bilincinde olmamız gerekiyor. Efendimiz, evliliğin öneminde bahsettiği zaman şöyle buyurmaktadır; 'kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış olur. Diğer yarısı hakkında Allah'tan korksun' diye buyuruyor. Özellikle dindar bir eşle evlenmenin Allah'ın emir ve yasaklarını uymaya yardımcı ve fesadın önünde aşılmaz bir kale olduğuna işaret edilmektedir. Dikkat edilmesi gereken diğer husus ise, aile ve kültür uyumudur. Şunu bilmemiz gerekir ki, bir yuva kuracağımız zaman iki zıt kutbun bir araya geleceğini bilmemiz gerekiyor. İki farklı kişilik, iki farklı tutum, iki farklı yetiştirme farkının bir araya geleceğini ve bununla birlikte aile yuva sadaka fedakârlık, saygı, sırdaş ve yoldaş olarak eşimizin yetiştirmesinde en büyük faktör olan aile ve kültürüne de dikkat etmemiz gerektiğini bilmeliyiz." dedi.
Program, edilen duanın ardından sona erdi. (Ahmet Uçar, Ramazan Zeren – İLKHA)