Mehmet Fatih Akgül, Nizamettin Aşkın, Zeyd Varol

Peygamber Sevdalıları Vakfı Marmara Koordinatörlüğü tarafından İstanbul Yenikapı Miting Alanı’nda “Ahlak ve Adalet Rehberi Hazreti Muhammed” temasıyla düzenlenen etkinlik, yoğun bir coşku ve ilgiyle gerçekleştirildi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından hazırlanan etkinlik temasının da okunduğu programda İlahiyatçı yazarlar Mehmet Göktaş ve Ömer Çelik günün anlam ve önemine binaen konuşma gerçekleştirdiler. Özlem Ajans sanatçıları da ilahileriyle meydanı coşturdu. Yenikapı’da Peygamber Efendimiz için oluşan muhteşem atmosfer sosyal medyada da ‘#BuSevdaBaşkaSevda’ etiketiyle günün en çok konuşulanları arasında yer aldı.

İSTANBUL VAKIFLARIYLA DERNEKLERİYLE FAKÜLTELERİYLE İSLAM’IN ŞEHRİDİR

İlahiyatçı Yazar Mehmet Göktaş, “Dünyada gözler İstanbul’a çevriliyor.  İslam’ı alırsanız geriye İstanbul kalmaz. Dünyanın neresinde bir zulüm olsa İstanbul ilk önce ayağa kalkıyor.  Muhammedi sevdanın Avrupa’ya açıldığı yerdir İstanbul. Peygamber efendimiz de bir batıyı işaret etmiştir.  Peygamber efendimiz dünyadan ayrıldıktan tam 7 yıl sonra Kudüs’ü fethedildi.  İstanbul vakıflarıyla dernekleriyle fakülteleriyle İslam’ın şehridir.” ifadelerini kullandı.

“PEYGAMBERLERİN VARİSLERİNİN DE GÖREVİ ADALETİ TESİS ETMEKTİR”

“Bugün burada Peygamber Efendimizin adalet yönünü anlatacağız.” diye konuşan Göktaş, “Az önce kardeşimiz ‘Andolsun ki biz peygamberleri adalet için gönderdik.’ ayetini okudu. Peygamber Efendimiz adalet nerede lazımsa Allah onu o konuma getirdi ve bu dünyadan giderken ve bize ticarette savaşta devlet yönetiminde nasıl adil olunacağını gösterdi. Öldükten sonra da ortalığı boş bırakmamıştır. İslam’da lider denince akla ilk adalet gelir. Peygamberler de böyleydi. Peygamberlerin varislerinin de görevi adaleti tesis etmektir. Çünkü Allah’ı gazaba getiren en büyük günah zulümdür. Müslümanlar yeryüzünde adaleti tesis etmekle yükümlüdür. Bunun için de Müslümanların lider olmaları gerekiyor. Çünkü adaleti ancak yönetici olan basiret sahipleri getirecektir. Müminlerin adaletli ve önder olmaları isteniyor.  Bu dünyada insanlık öyle bir savrulmuştur ki milyarlarca İnsan emperyalistlerin emri altında inim inim inliyor. Müslüman adil liderleri bekliyorlar. Müslümanlar az çok özgürlüklerine kavuşup kendi bölgelerinde egemen olmaya başladı. Dünya şuan Müslümanları izliyorlar. Ben buradan sesleniyorum hiç kimsenin İslam’ı lekelemeye hakkı yoktur. Onun için biz eşlerime çocuklarımıza adaleti uygulamaya başlayacağız. Daha sonra işverenler olarak adaleti ayakta tutmaya gayret etmeye çalışacağız. Bugün bize sen git Müslümanlığını Allaha göster, sen bize adaletini göster diyorlar.” dedi.

MÜSLÜMANLAR BÜTÜN İNSANLIĞIN SIĞINACAĞI LİMANLAR OLMALIDIRLAR

Göktaş son olarak şunları söyledi; “Biz namazımızı orucumuzu Allah için kılacağız ama insanlara adaletimizi göstereceğiz. İmtihan oluyoruz. Gebze cezaevinin önünde olanlar, hangi ırktan hangi dinden olursa olsun kabul edilemeyecek bir olaydır. Müslümanlar bütün insanlığın sığınacağı limanlar olmalıdırlar.  Sri Lanka’daki kilise saldırılarını şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Yahudilerin ve Hristiyanların ibadethanelerini korumak da Müslümanların görevidir. Oradaki katliamı şiddetle kınıyoruz. Peygamber efendimizin komutanlarına emri de bu yöndeydi. Biz böyle bir peygamberin ümmetiyiz. Allah’ın nuru da bu davranışlarımızla dünyaya yayılacaktır. Moralinizi bozmayın İstanbul Sinan’dır, İstanbul Eyüp el Ensari’dir. İstanbul Fatihtir. İstanbul Selahaddin’in torunlarıyla birleşirse daha güzel olacaktır.”

“PEYGAMBERİMİZ İNSANLIK İÇİN EN YÜKSEK MEDENİYETİ TESİS ETTİ”

İstanbul’da mevlid etkinliğinde konuşan İTTİHADUL ULEMA üyesi Ömer Çelik, Peygamberimizin, karanlığa bürünen Arap toplumunu, kısa bir süre içinde İslam dininin nurlu aydınlığına çıkarmayı başarıp insanlık için en yüksek medeniyeti tesis ettiğini belirterek, “Bu medeniyeti insan cesetleri üzerine değil, sevgi ve kardeşlik esası üzerine kurdu.” dedi. Peygamberlerin, insanlık tarihinin en üstün ahlâka sahip kişileri olduğunu belirten Çelik, “Onlar, şahıslarında hem içinde yaşadıkları topluma hem de daha sonra gelecek nesillere en iyi örnekleri sunarlar. Onların hayatları ve yaşayış tarzları, fertler ve toplumlar için en ideal örneklerdir. Sevgili Peygamberimiz, çocukluğundan itibaren en üstün ahlâkî duygulara sahipti. Gerek çocukluk gerekse gençlik yılları, akranlarından çok farklı geçti. Kötülüklerin her çeşidinin son derece yaygın olduğu bir toplumda, Cenab-ı Hak, son Peygamber olarak görevlendireceği Hazreti Muhammed’i çocukluğundan itibaren cahiliyenin bütün kötülüklerinden korumuştu. Bu üstün ahlâk sahibi insan kavminin takdirini kazanmış, kendisine ‘el-Emin/güvenilir kişi’ lakabı verilmişti. Herkes ona güvenir, doğruluğunu kabul eder, malını ona teslim ederdi.” diye konuştu.

“O BİZE EN GÜZEL ÖRNEKTİR”

Konuşmasının devamında Çelik şunları söyledi: “O yer içer; ama israf etmez ve karnını tıka basa doyurmazdı. Sevinir; ama kahkahalar atıp taşkınlık yapmazdı. Üzülür; ama ağıtlar yakıp ortalığı velveleye vermezdi. O’nun davranışları, hal ve hareketleri hep ölçülü idi. Hazreti Peygamber'in bizim gibi beşer oluşu bizi yanıltmasın, gözümüzde O’nu sıradanlaştırmasın. O beşeri özellikleri ve bu özelliklere dayalı hal ve hareketleri bakımından bize en güzel örnektir. O’nu tanıdıkça hal ve hareketlerimiz olgunlaşacak ve kıvama erecektir.”

“YEGÂNE ÖLÇÜSÜ KUR’AN’IN ORTAYA KOYDUĞU ÖLÇÜYDÜ”

Peygamberimizin günah olan işlerden kaçındığını, hiç kötü söz söylemediğini vurgulayan Çelik, “Kimseye kötülük yapmazdı. Kimsenin gönlünü kırmaz, hiç kimseyi hor görmezdi. Herkese karşı adil davranır, hak sahibine hakkını verirdi. Toplumun ayakta durmasını, adalet ilkesinin sağlam olmasına bağlardı. Düşmanlarına karşı bile adil idi. Her konuda olduğu gibi adalet konusunda da yegâne ölçüsü Kur’an’ın ortaya koyduğu ölçüydü. Ashabına da adaletli olmalarını, ölçü ve tartıda hakkaniyetten ayrılmamalarını tavsiye ederdi.  Özellikle idarecilerin ve amirlerin adaletli olmalarına itina gösterirdi. Peygamberimiz, doğru sözlü ve doğru işli idi. Hayatının her safhasında doğruluk onun şiârı olmuştu. Yalandan ve yalancılardan nefret ederdi. Düşmanları bile onun doğruluğunu kabul etmişlerdi. Peygamber Efendimizin sabır konusundaki önderliği ise şaşılacak derecede ileridir. Tevazu sahibiydi, kibrin her türlüsünden son derece uzaktı. Yolda giderken karşılaştığı herkese selam verirdi. Ev işlerinde hanımlarına yardımcı olurdu. Cömertlikte dengi yoktu, Sevgili Peygamberimiz son derece cesurdu.” şeklinde konuştu.

“İNSANLIK İÇİN EN YÜKSEK MEDENİYETİ TESİS ETTİ”

Konuşmasının sonunda Çelik, şunları kaydetti: “Ahlakı Kur’an olan Peygamberimiz, siyasî ve askeri deha sahibiydi. Bu sayede insanlık tarihinin en büyük inkılabını gerçekleştirdi. Bu kadar kısa bir süre içinde O’nun başardığını gerçekleştiren bir başka lider veya kahraman görülmemiştir. Cehaletin karanlığına bürünmüş, kendi elleriyle yaptıkları putlara tapan, her şeyi onlardan bekleyen Arap toplumunu, 23 yıl gibi kısa bir süre içinde İslam dininin nurlu aydınlığına çıkarmayı başarmış, insanlık için en yüksek medeniyeti tesis etmişti. Bu medeniyeti insan cesetleri üzerine değil, sevgi ve kardeşlik esası üzerine kurdu. Çünkü kendisine vahiy edilen İslam dini, insanlığı kurtarmak gayesini güdüyordu. Peygamber Efendimizin adalet ahlakı O’nun günlük hayatının en ince detaylarına kadar kuşatmıştı. Yabancılarla ve yakınlarıyla; yolculukta ve ikamette; alacaklıyken ve borçluyken o hep adil davranmıştır.” Yapılan konuşmanın ardından son kez sahnede yer alan sanatçılar, okudukları ilahilerle kalabalığı coşturdu.

ETKİNLİĞİN MESAJINI İÇEREN 10 MADDE

Etkinlikte Peygamber Sevdalıları Vakfı Eğitim Komisyonu Üyesi Eğitimci Faruk Kedboğa, “Hazreti Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama” etkinliğinin mesajını içeren 10 maddelik bir metin okudu. İşte o 10 madde;

1- Peygamber ahlakı; vefayı gerektirir. Vefa, sevgili olana muhabbetin nişanesidir. Bu muhabbete en çok layık olan Allah ve Resul'üdür. Peygamber adaleti; İslam'ın yüce değerlerini korumayı gerektirir. Allah ve Resul'ü Müslümanların kutsallarıdır. Müslümanlar bunlar uğruna her türlü bedel ödemeyi borç bilirler. "Peygamber, müminlere kendi canlarından daha evladır (yakındır)" (Ahzab/6)

2-Peygamber ahlakı; ilmi, fazilet sayar, âlimi varis bilir. Müslüman âlimler; tevhit yolunun devam ettiricileridirler. "Kulları içerisinde Allah (cc)'tan ancak âlimler hakkıyla korkarlar" (Fatır/28)

Peygamber adaleti; ilme ve âlime sahip çıkmayı gerektirir. Müslüman âlimleri sahiplenmek, İslam'ın ve Müslümanların haysiyetini korumaktır. Bu sorumluluk tüm Müslümanlara aittir.

3-Peygamber ahlakı; aileyi Saadet-i Dareyn'in membaı sayar. Aile toplumun çekirdeği ve korunması gereken kutsal bir müessesedir. Ailenin korunup, yüceltilmesinin yolu "Ey inanlar, kendinizi ve ailenizi ateşten koruyunuz" (Tahrim/6) fermanıyla mümkündür. Peygamber adaleti; aile kurumunu nikâh akdi ile güvenceye alır. Neslin devamı ve toplumsal dengenin sağlanması ancak evlilik kurumu ile mümkündür. Nikâhsız toplumlar; huzursuzluğun, iffetsizliğin, kaosun ve güvensizliğin yurdudur.

4-Peygamber ahlakı; İslam'ın şiar ve sembol değerlerine sahip çıkmayı gerektirir. Mescidi Aksa Müslümanların ilk kıblesidir, Kudüs de İslam yurdu olup Müslümanların yolunu gözlemektedir. Peygamber adaleti; İslam'ın kutsallarına sahip çıkar. Mescidi Aksa İslam'ın bir kutsalı ve Müslümanların ilk kıblesidir. "Kendisine bazı mucizelerimizi gösterelim diye Kulu Muhammed'i bir gece Mescid-i Haram'dan yola çıkararak, çevresini kutsal kıldığımız Mescid-i Aksa'ya ulaştıran Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir (uzaktır) (İsra/1)

5-Peygamber ahlakı; İslam kardeşliğini önceler. Bu kardeşlik, Müslüman bireyden ümmet inşa etme anlayışını esas alır. Her türlü İslam dışı anlayışlar, kavmiyetçilik ve milliyetçilik cahiliye adetlerindendir. Peygamber adaleti; ümmeti bir bütün olarak kabul eder ve dokunulmazlık altına alır. "İşte bu, İslam milleti bir tek millet olarak sizin milletinizdir. Rabbiniz de yalnız benim; onun için hep bana kulluk edin" (Enbiya 92) ayeti İslam adaletinin garantörüdür. Farklı coğrafyaların, milletlerin, ailelerin, sınıfların hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır.

6-Peygamber ahlakı; zulmetmemeyi ve zulmü kabul etmemeyi esas kabul eder. Zulümle ve zalimle mücadeleyi izzet bilir. "Sakın zulme meyletmeyin" ve "Zalim kendisinden olsa dahi onu zulmünden alıkoyup, zulmüne engel olma" düsturlarını prensip edinir. Peygamber adaleti; zalimi ve suçluyu cezalandırmada İslam adaletini esas alır. Nitekim Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem Mahzumoğulları kabilesine mensup soylu bir kadının yapmış olduğu hırsızlığın cezasının affedilmesini isteyenlere "Vallahî, hırsızlığı sabit olan Mahzum kabilesinden Fatıma değil, kızım Fatıma bile olsa, ayrım yapmaz ve cezasını verirdim! " cevabını vermiştir.

7-Peygamber ahlakı; doğruluğu ve güvenilirliği rehber edinir. Müslüman birey ve toplumlarla ilişkimizin temeli, güven, dostluk ve muhabbete dayalıdır. Peygamber adaleti; yapılan akitlere ve anlaşmalara sadık kalmayı gerektirir. Devletler ve topluluklar ile ilişkilerimizde Kur'an ve sünnetin bakışı esas alınır. Bu ilişkilerin zemini ve temeli ancak Müslümanların maslahatları olmalıdır. Medine Vesikası ve Hudeybiye Anlaşması bunun en güzel numuneleridir(örnekleridir).

8-Peygamber ahlakı; Kur'an-ı Kerim'in yüce ahlakını düstur edinir. Hazreti Aişe annemiz "Peygamberin ahlâkı (yaşayışı), Kur'ân'dan ibaretti" diye buyurmuşlardır. Şüphe yok ki "Ve elbette sen yüce bir ahlâk üzeresin. " (Kalem 4)

Peygamber adaleti; Kur'an ve sünnet bütünlüğünü temel alır. Akılcılık, Kur'aniyyun veya Mealcilik adıyla zikredilen akımlar, İslam akidesine ve Nebevi Metoda uygun değildir. Her Müslüman bu tehlikeli ve zararlı yollardan sakınmalıdır.

9-Peygamber ahlakı; helal kazancı, doğruluğu ve iffeti esas alır. "Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. "(Maide 90) Her türlü iffetsizlik ve fuhuş; sapkınlık ve azgınlıktır. Sapkınlığın ve azgınlığın sonu ise cehennemdir. Peygamber adaleti; adil yöneticileri "bireyin ve toplumun hamisi" ve bir zorunluluk olarak görür. Devlete düşen görev, vatandaşını her türlü çirkin işlerden ve fenalıklardan muhafaza etmesidir. Bunların devlet eliyle işlenmesi ise büyük bir felaket ve yanılgıdır.

10-Peygamber ahlakı; her konuda ölçülü olmayı ilke edinir. İsraf bireyi ve toplumu içten içe kemiren sinsi bir tuzaktır. "Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz. Çünkü O, israf edenleri sevmez." (A'raf 31) Peygamber adaleti; "Her işte ve herkes için Sosyal Adalet" anlayışını gerekli görür. Toplumda, elit bir zümre oluşturularak hakların gasp edilmesi kabul edilemez."