Teknolojinin beraberinde getirdiği internet, sosyal medya ve internet oyunları, toplumda potansiyel bir tehdit oluşturmaya devam ediyor. Bağımlılık halini alan internet kullanımı ve türevleri günlük hayatta daha çok yer ediniyor. Özellikle de çocuklar ve gençler teknolojiyi eğlence aracı olarak görürken, vaktinin çoğunu da internet oyunlarla geçiriyor. Bu durumun faydaları olduğu kadar zararlarının olduğunu belirten Siber Güvenlik Uzmanı Ömer Kılınç, konuyla ilgili ebeveynlere önemli uyarılarda bulundu.
Ailelerin, çocuklarının internet kullanımını yasaklama yerine daha güvenli hale getirmesi gerektiğine değinen Kılınç, öncelikle internet ve teknoloji konusunda anne ve babanın bu konularda çocuğuna iyi bir örnek olması gerektiğini belirtti.
Kullanıcılarına tehlikeli talimatlar vererek, bunları yerine getirmelerini isteyen, çocukları ve gençleri intihara sürüklediği gerekçesiyle dünyanın çeşitli ülkelerinde yasaklanan "Mavi Balina" ve benzeri oyunlar hakkında ebeveynleri uyaran Kılınç, ailelerin çocuklarına ailesinin ve kendisinin özel bilgilerini başkalarıyla paylaşmaması gerektiğini öğretmesi gerektiğini söyledi.
Kılınç, internete erişimin her geçen gün daha da kolaylaştığı günümüzde çocukların güvenli internet kullanma becerilerine sahip olmalarının önemini de artırdığına işaret etti.
İntiharlara yol açan "Mavi Balina" oyununun çocukları ve gençleri tehdit ettiğini belirten Kılınç, "Son zamanlarda momu, mavi balina ve buna benzer türevde oyunlar piyasada hâkim. 2016 yılında mavi balina'nın mimarlarının yakalanması çaba sarf edildi. 2016 yılında birçoğu yakalanmıştı. Mavi balina, her geçen gün tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır." dedi.
"Yasaklar çocuklarda öfkeyi ve merakı artırıyor"
Son yıllarda internetin yaygınlaşmasıyla çocukların oyunlara çok kolay ulaşabildiklerine dikkat çeken Kılınç, bilgisayarda oyunu yasaklamanın aksine çocuklarda öfkeyi artırdığını belirtti.
Kılınç, "Çocuğu internetten engelleme değil de interneti çocuklarımıza nasıl güvenli hale getirebiliriz, aslında biz bunu tartışmalıyız. Çünkü içinde bulunmuş olduğumuz çağda, evde internet varken, baba her gün telefonda sörf yaparken, anne bir şekilde bilgisayarda işlem yaparken, çocuğa, 'Sen git arkadaşlarınla oyun oyna.' diyemezsiniz. Dolayısıyla burada çocuk ne yapıyor? Anne veya babasından gördüğünü bir şekilde uygulamak istiyor. Videolarda görüyoruz, küçük çocukların ellerinden telefonlar alındığında ağlamaya başlıyorlar. Sürekli bir telefon veya bilgisayar düşkünlüğü var. Peki, bu nereden geliyor? Bu ebeveynlerden geliyor. Dolayısıyla bunu engelleme ve kısıtlama burada çocuğa daha cazip gelebiliyor. Çocuğa, 'Yapma' dediğimiz zaman o yasak daha cazip geliyor. Çocuk bunu yapabilmek için çaba sarf ediyor. Zaten, Mavi Balina'nın da amacı tam budur. Burada aslında 'siber istismar' olayı söz konusu. Dolayısıyla biz, 'İnterneti, bilgisayarımızı, tabletimizi ve buna benzer sistemlerimizi çocuklarımıza nasıl daha güvenli hale getirebiliriz?' Aslında bunun üzerinde biraz çalışmamız lazım." ifadelerini kullandı.
"Çocuklarımıza özel bilgilerini başkalarıyla paylaşmamasını öğretelim"
Ailelerin, çocuklarının internette ve sosyal medyada oynadığı oyunlardan mutlaka haberdar olması gerektiğini dile getiren Kılınç, "Çocuklarımıza özel bilgilerimizi başkalarıyla paylaşmamamız gerektiğini ve görüntüleri yükleme noktasında daha duyarlı olabileceklerinin eğitimi verilirse bunun biraz önüne geçilebilecektir. Çocuğu bilgisayarın başına geçmeme değil de bu konuda ebeveynlerin bir çaba sarf etmesi ve daha eğitici oyunları bulup, interneti onunla barıştırabilme, psikolojik olarak biraz daha çocuk için olumlu olur. Ama çocuğa, 'Sen bilgisayarla oynamayacaksın.' şeklindeki yaklaşımlar ve yasaklar çocuklarımızda internet kullanımını tam tersine daha cazip hale getirebilir. Beyin neye yoğunlaşırsa o yoğunlaştığı alanda ona farklı yollar açılıyor. Eğer oyun oynarsanız, eğer enerjinizi oyunlara sarf ederseniz, beyin o oyundaki yolları kendi bedenine ve ruhunda yaşamaya başlıyor. Aslında bu, birazda insanın psikolojisiyle ile ilgili bir durumdur. Bugün sürekli kitap okuyunuz birkaç gün içerisinde göreceksiniz ki kitap okumadığınıza sizde bir eksiklik olacaktır. Dolayısıyla da bu insanın psikolojisiyle alakalı bir durum." şeklinde konuştu.
"Aileler çocuklarını iyi gözlemlemelidir"
Mavi Balina'nın 50 aşamalı bir senaryo olduğunu ifade eden Kılınç, "Bu oyundan bahsedecek olursak; oyun zaten görevlerden ibarettir. Oyunda 50 ayrı görev var. İlk görevlerde basit görevler var. Örnek; 'Masanın üzerine çıkıp oradan aşağı atlarsan birinci görevi tamamlayacaksın.' deyip küçük görevlerle o çocukların psikolojisine o görev tamamlama ve başarma ruhunu oyun enjekte ediyor. Daha sonraları ise sürekli oraya görsel atıldığı ve karşı tarafla özel bilgiler paylaşıldığı için çocuk bu zaman içerisinde 'Dudağını keseceksin, kan gelirse veya kırmızı çıkarsa görevi tamamladın. Koluna F 56 yazarsan, mavi balina yazarsan, kırmızı çıkarsa görevi tamamladın.' gibi zorlaştırıcı görevlerde, çocuk yapmak istemese dahi karşı taraftan bu defa tehditler geliyor. Çocuk bu defa ise kendisini hem korku hem de başarma psikolojisiyle onu tamamlamak zorunda hissediyor. İşte bu noktada aslında aileler çocuklarını iyi gözlemlemelidir. Durup dururken çocuğunuz masanın üzerine çıkıp aşağıya atlıyorsa ebeveyn bunu algılamazsa onun ilerisini kestiremeyiz. Bugün dünyada 200'e yakın çocuk maalesef intihar etti." diye konuştu.
Bu tür oyunları bir proje olarak nitelendiren Kılınç, bu oyunun bir "siber istismar projesi" olduğunu ve bu gibi projelerin özellikle devreye sokulduğunu söyledi.
"Ebeveynler çocuklarına örnek olmalıdır"
Ebeveynlerin önce kendilerinin bilgisayar kullanımını gözden geçirmesi, rol model olması gerektiğine vurgu yapan Kılınç, son olarak şunları kaydetti:
"Bu noktada aslında eğitim gerçekten çok önemlidir. Çocuklarımızın erken yaşlarda yani siz çocuklarınıza 'Yapma-etmeden' çok kendi durumunuzu çocuklarınızın yanında belirtirseniz çocuk bu noktada daha iyi eğitim alabiliyor. Yani siz yapmazsanız çocuk yapmıyor. Siz yaptınız ama çocuğa 'Yapma.' derseniz o çocuk bunu dinlemiyor. Siz yapmayacaksınız çocuk da yapmayacak. Örnek veriyorum; baba telefonda oyun oynamayacak ki çocuk da oynamasın. Ama baba telefonda veya bilgisayarda oyun oynarken çocuğuna da 'Bu oyun kötü veya internet bilgisayar kötü' derse çocukta ters tepki yapar. Dolayısıyla ebeveynler burada daha duyarlı olmalıdır. Çocuklarına örnek olmalıdır. Çocuklara, 'Yapma-etme' kısmını biliyorsunuz. Psikologlar tarafından da bu dile getiriliyor. Bu tavsiyeler çocuklar için uygun olmayan tavsiyeler. 'Yapma-etme' kısmı çocukta ayrı bir al beni yapıyor. 'Yapma' dediğimiz çocukta yapma hissi doğuyor. Ama ebeveyn yapmazsa, ebeveyn internet kullanımına veya telefon kullanımına dikkat ederse çocuklarda dolayısıyla bu konuda ebeveynlerini örnek alacaktırlar. Çocuklar zaten ebeveynlerini örnek alırlar." (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)