Antalya'nın Serik ilçesi Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde gerçekleştirilen NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) 99'uncu Rose-Roth Semineri ve Akdeniz Ortadoğu Özel Grubu Ortak Toplantısı'na, üçüncü gün oturumlarıyla devam edildi. Toplantının ikinci oturumunda "MENA Bölgesi'nde siyasi ve kurumsal reformların zorlukları" konusunda değerlendirmede bulunan Watkins, "Arap Baharı"nda ilk dalganın 2011'de başladığını ve bölgeyi değiştirecek bir hareket olarak görüldüğünü söyledi. Vatandaş ile devlet arasındaki ilişkilerin değiştirilebileceğine inanıldığını ifade eden Watkins, "Katedilen mesafeye baktığımızda belirsiz bazı çatışmaların olduğunu görüyoruz.
Arap Baharı öncesine dönen sistemler de söz konusu. Arap Baharı, başlayıp biten bir süreç olmadı, süreç hala devam ediyor ve tam olarak sonuçlanabilmesi için daha birçok yılın geçmesi gerekiyor." diye konuştu. Bazı Körfez ülkelerinde kendi içlerinde iç savaşların yaşandığını ve rejim gücünün statükoyu bir şekilde korumayı başardığını dile getiren Watkins, Tunus'un reform sürecini sürdüren tek ülke olduğunu ifade etti. "Arap Baharı"nda bazı ülkelerin çatışma içine çekildiğini ve belirsiz bir geleceğe sürüklendiğini vurgulayan Watkins, Suriye ile Yemen'in bu durumdan en fazla etkilenen ülkelerden olduğunu kaydetti.
Etkin dönüşüm için tarafların bir konsensüs oluşturması gerektiğinin altını çizen Watkins, şu değerlendirmede bulundu: "Politik ve kurumsal reformlar açısından başarılı bir dönüşüm yaşanabilmesi için toplum içinde gelecek ile ilgili vizyon bağlamında bir konsensüs ve siyasi bir isteklilik olmalı. Herhangi bir kabul yoksa, popüler ayaklanmalar varsa, siyasi bir isteklilik de yoksa bu değişiklik çok ileriye gidemeyecektir. Sokakta insanların gösteri yapması yeterli değil. Orta Doğu ve Kuzey Afrika için birçok hayal kırıklığı olmuş, geri adımlar atılmış, çözülemeyen sorunlar ortaya çıkmış olsa bile süreç ile ilgili umutlar hala söz konusu.