Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi'ne giren Kübra Aysu, 93 puanla Türkiye genelinde 62'nci, Diyarbakır'da ise birinci sırada yer aldı. Türkiye geneli dereceye giren Aysu, sözlü mülakatta keyfi muamele ile haksızlığa maruz kaldığını, bilinçli bir şekilde verilen 80 puanla ilan edilen kontenjana giremediğini iddia etti.
2010-2011 yılları arasında başörtü yasağı nedeniyle liseyi okuyamayan Aysu, karşısına çıkan tüm engellemelere rağmen açıktan lise öğrenimini tamamlayarak Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı. Ayrıca Kur'an aşığı olan Aysu, lise eğitimi süreciyle beraber Kur'an'ı Kerim hafızlığını tamamladı.
Eğitim sürecinde karşılaştığı zorluklara rağmen taviz vermediğini belirten Aysu, "Ben ortaokulu bitirdikten sonra başörtüsü yasağı nedeniyle lise öğrenimini devam edemedim. Fen Lisesini kazanmıştım. Bu nedenle liseyi açıktan okumak zorunda kaldım. Bu süre içeresinde hafızlık eğitimimi tamamladım. Hafızlık eğitimimden sonra üniversiteye hazırlık süreci yaşadım. Şu an Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi okumaktayım." dedi.
"2 yıllık emeğim 2-3 dakikaya sığdırıldı"
Kur'an kursu hocalığı için girdiği Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi'nde keyfi muamele uygulandığını dile getiren Aysu, "Diyanet İşleri Başkanlığının 28 Aralık 2018 tarihinde yaptığı Din Hizmetler Alan Bilgisi Testi'ne girdim. Mülakata giren son adaydım. Benden sonra mülakat kapanacaktı. Cuma namazını bahane ederek vakitlerinin dar olduğunu söylediler ve sadece 2-3 dakikalığına beni sözlü sınava tabi tuttular. Benden önce mülakata giren kişilere 10-15 hatta 20 dakika süre tanındı. Yapmak isteselerdi Cuma namazından sonra da yapabilirlerdi. Zaten mülakat için herhangi bir saat belirtilmemişti. Cuma namazı bahane edilerek 2 yıllık emeğimi acelece 2-3 dakikaya sığdırmaya çalıştılar. 93 puanla Türkiye sıralamasında 62, Diyarbakır'da da birinci olurken, girdiğim sözlü mülakatta haksız bir şekilde elendim." ifadelerini kullandı.
"Benden düşük alanlar mülakattan başarıyla geçtiler"
Mülakat görevlilerinin zamanlarının az olduğunu, sorulara doğru cevap vermesine rağmen yanlış cevapmış gibi muamele gördüğünü aktaran Aysu, "Sordukları soruları cevaplamama rağmen, aldığım puanı hiçe sayarak mülakatta 80 puan verip elediler. Hâlbuki giren arkadaşlarımın çoğunun puanları benden düşük olmasına rağmen 95-96 puanla atanarak yerleşmeye hak kazandılar. Sınava girdiğim ilk andan itibaren bir terslenmeyle karşılaştım. Sordukları sorulara doğru cevap vermemi beklemeden sözümü yarıda kesip cümlelerimi sonlandırmaya çalışıyorlardı. Doğru cevap verdiğim soruları da yanlış olarak değerlendirdiler." şeklinde konuştu.
Aysu, "Mülakat sınavı esnasında hangi mezhebe tabii olduğumu sordular. Şafii mezhebi deyince, hangi itikadı mezhepten olduğumu da sordular. Bende genellikle İmam Eşar'inin hükmünü uyguladığımı söyleyince bana çıkıştılar. 'Öyle bir şey mi olur, herkesin itikadı olması gerekir.' tarzında çıkıştılar. Sonradan yaptığım araştırmalarda İslam'da itikat serbestliğinin olduğunu öğrendim. Şafii olan bir insan, İmam Eşar'inin hükmüne de, İmam Matüridi'nin hükmüne de uyabilir. Bunu sanki çok yanlış yaptım gibi psikolojik olarak etkilemeye çalıştılar. Bu konu hakkında acaba bir bilgileri yok mu, yoksa bildikleri halde sadece elenmem için mi böyle oldu? Bilmiyorlarsa öğrenmelerini tavsiye ediyorum." diyerek sitem etti.
"CİMER'e şikâyet ettim, hukuki süreci başlattım"
Hukuki olarak yasal süreci başlattığını vurgulayan Aysu, "Ben bu aşamadan sonra ilk önce CİMER'e şikâyet dilekçemi bildirdim. Birinci haftanın dolmasıyla bana cevap geldi. Cevapta, 7 gün içerisinde itiraz dilekçesini Ankara'ya göndermem gerektiği söylendi. Ben itiraz dilekçemi hazırladım, Ankara'yı aradım. Bana, artık geç olduğunu, gönderemeyeceğimi söylediler. Ben e-posta yoluyla yollayacağımı söylediğim zaman da 'Hayır, buraya getirmeniz lazım.' dediler. Ben de dava açacağımı söyledim. Beni hukuk bürosuna yönlendirdiler. Hukuk bürosunu arayınca onlar da bana 'Dava açamazsınız, itiraz süreniz geçti.' dediler. Okuldaki hocalarıma danışınca öyle bir şeyin olmadığını, dava açmak için sürenin önem arz etmediğini belirttiler. Ben yasal süreci başlattım. Ama şunu da bilmelidirler ki, öbür dünyada da hakkım hiçbir şekilde helal değildir." diye konuştu. (Ahmet Uçar/ Ramazan Zeren – İLKHA)