HABER MERKEZİ

Terör rejimi Başbakanı Binyamin Netanyahu, yeniden başbakanlık koltuğuna oturması halinde işgal altındaki Batı Şeria'da yer alan yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini "İsrail'e ilhak" etmeyi planladığını söyledi.

İşgal rejiminin Kanal 12 televizyonunda katıldığı programda, gündeme dair açıklamalarda bulunan Netanyahu, 9 Nisan’da yapılacak seçimde sağ seçmene yönelik mesaj verdi. Netanyahu, "Bağımsız bir Filistin devleti İsrail'in varlığı için bir tehdittir. Kudüs'ü bölmeyeceğim, Yahudi yerleşim birimlerini de boşaltmayacağım." dedi.

Program sunucusunun işgal altındaki Doğu Kudüs ve Golan Tepelerinin "İsrail'e ilhakına" benzer şekilde "Neden Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini de İsrail'e ilhak etmediniz?" şeklindeki sorusuna Netanyahu, "Bir sonraki aşamaya geçip geçmeyeceğimizi soruyorsunuz. Evet, bir sonraki aşamaya geçeceğiz ve oraları İsrail'e ilhak edeceğim." diye konuştu.

Terör rejiminin 1967’de işgal ettiği Batı Şeria’da 250’ye yakın yasa dışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor ve buralarda 400 binden fazla siyonist Yahudi ikamet ediyor.

Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki topraklarda tüm Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı kabul ediliyor.

‘İSLAM DÜNYASININ TAVRI İSRAİL’E CESARET VERİYOR’

Konuyla ilgili gazetemize konuşan 1948 İslami Hareket Başkan Yardımcısı Şeyh Kemal Hatip, siyonist Netanyahu’nun seçim yatırımı yaptığı bu açıklamasının arka planında ABD başkanı Trump’a güvendiğini ve Arap ülkelerinin sessiz, Abbas yönetiminin ise israile karşı refleks göstermediğini ifade etti.

Şeyh Kemal Hatip meseleyi üç maddede özetleyerek, “Birincisi; Netanyahu yarın yapılacak seçimlere yatırım yapıyor. Bu seçimlerde başarıyı hedefliyor. İkincisi; daha önce Golan ve Kudüs’ün işgali ile ilgili kararlarında kendisine destek veren ABD Başkanı Trump’a güveniyor. Böyle bir hamle yapması durumunda yine Trump’ın kendisine destek vereceğini iyi biliyor. Bu da ona cesaret veriyor. Ancak Netanyahu’ya cesaret veren başka bir şey daha var. O da İslam aleminin ve özellikle bölgedeki Arap ülkelerinin bu tür adımlara karşı ortaya koyduğu gevşek tavır ve arka planda gösterdiği anlayıştır. Çünkü Arap dünyası bölük pörçük durumdadır. Hiçbir durumda karar alamıyor. Ayrıca arka planda israil ile anlaşma durumundadır. Üçüncüsü; Filistin yönetiminin bu konuda ortaya koyacağı ciddi bir refleks yoktur. İsrailliler gayet iyi biliyorlar ki böyle bir kararda Mahmut Abbas ve Filistin yönetimi, gösterileri engelleyecek ve ‘güvenlik koordinasyonu’ anlaşması gereği israil aleyhinde herhangi bir gösteri yapılmasına izin vermeyecektir. Bütün bunlar israil’in bu tür cüretkar adımları atmalarının önünü açıyor.” diye konuştu.

TÜRKİYE’YE MESAJ

Kudüs’ün ve Filistin’in sadece Filistinlilere ait olmadığını belirten Hatip, “Burası İsra, Mirac topraklarıdır. Bütün ümmetin topraklarıdır. Dolayısıyla bu tür tepkiler tek başına da olsa garip de olsa çok değerlidir. Çünkü vicdana dayanır. Vicdan da her zaman bir güçtür. Haklı olmak bir güçtür.” İfadelerini kullandı.

Türkiye’den beklentilerinin çok olduğunu vurgulayan Hatip, “Onların bu tavrı bize umut ve şevk veriyor. Bundan dolayı tepkilerin devam etmesini istiyoruz.” diyerek sözlerini sonlandırdı.