Emperyalist devletlerin desteğiyle Filistin topraklarını işgal eden siyonist rejim, bu güne kadar bölgede onlarca katliama imza attı.
İşgalci güçler tarafından gerçekleştirilen en büyük katliamlardan biri de Batı Şeria bölgesinde bulunan Cenin kentinde yaşandı. Siyonist rejimin saldırıları sonucu yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan Filistinli mültecilerin yerleştiği Birleşmiş Milletler gözetimindeki mülteci kampını hedef alan işgal çeteleri, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan bin 300 sivili katletti.
İngiliz işgaliyle bölgede fitne tohumları atılan siyonist rejim sorununun temeli, 1948’de İngilizlerin bölgeyi işgalci çetelere bırakmasıyla tamamlandı. ABD ve İngilizler başta olmak üzere Batılı ülkelerin desteğiyle Filistin topraklarını adım adım işgal eden siyonist çeteler tarafından daha o yıllarda evlerinden edilen Batı Şeria’daki Filistinliler, kamplarda yaşamaya mahkum edildi. Evlerinden edilen kimi Filistinliler Lübnan ve Ürdün gibi komşu ülkelerde kurulan kamplara yerleşirken binlerce Filistinli de Cenin kentinde kurulan mülteci kampına yerleşerek hayatta kalma mücadelesi vermeye başladı.
Yaşadıkları topraklardan ve evlerinden edilen Filistinliler, yerleştikleri mülteci kamplarında da zulümlere maruz kalmaya devam etti. Filistin direniş hareketleri tarafından aldıkları her darbe sonrası savunmasız kadın ve çocukların kaldığı mülteci kamplarını hedef alan işgal çeteleri, çok sayıda vahşete imza attı. Onlarca saldırıdan biri de 2002 yılında Cenin'de bulunan mülteci kampına düzenlenerek büyük bir katliam gerçekleştirildi.
Bati Şeria da olarak bilinen Batı Yaka’nın 8 kentinden biri olan Cenin, 1948 işgaliyle evlerinden edilen Filistinlilerin yerleştirildiği mülteci kamplarına ev sahipliği yapmaktadır. Verimli topraklara sahip Cenin topraklarını da işgal eden siyonist rejim, buralara "Yahudi yerleşim yerleri" inşa ederek Filistinlileri mülteci kamplarına mahkum ediyor. Saldırı ve baskılarla Filistinlileri köylerinden dahi kovan işgalciler, Cenin’de 17 Yahudi yerleşim merkezi inşa ederken bu yöndeki çalışmalarını arttırarak devam ettiriyor.
Filistinliler büyük bir direniş sergiledi
Filistin direniş hareketlerine karşı istediği başarıyı elde edemeyen işgal rejimi, 29 Mart 2002’de "Savunma Kalkanı Operasyonu" adı altında Batı Şeria’ya yönelik geniş çaplı bir saldırı başlattı. Filistin direnişini bitirme amacıyla başlatılan saldırılar kapsamında 3 Nisan’da Cenin’deki mülteci kamplarını hedef alan işgal çeteleri, kentte beklemedikleri bir direnişle karşılaştı. Havadan ve karadan sürdürdükleri vahşi saldırılara rağmen hedeflerine ulaşamayan işgalci siyonistler, yaklaşık bir hafta süren direnişin ardından girdikleri mülteci kampında sivilleri hedef aldı.
İşgalcilerin kampa girmemesi için direnen direnişçiler, 40 işgalci askeri öldürürken, 16 tankı imha etti, 2 Apaçhi helikopteri düşürdü. Aldığı kayıplarla neye uğradığını şaşıran işgal çeteleri, bölgeye yeni askerlerin yanı sıra özel timler sevk etti. Cephaneleri biten ve dışarıdan destek alamayan direnişçiler, kamptaki sivillerin de zarar görmemesi amacıyla 6 günün sonunda silahlı direnişi bırakmak zorunda kaldı.
3-15 Nisan arasındaki saldırılarda bin 300 sivil katledildi
Sivilleri hedef alan işgalci siyonistler, 3-15 Nisan arasındaki saldırılarda bin 300 sivili katletti, bin 500 kişiyi de yaraladı. Mültecilerin yaşadığı kampın büyük kısmını kullanılmaz hale getiren işgalciler, 4 bin 250 Filistinliyi direnişçi olmak veya direnişçilere destek vermek gerekçesiyle tutuklandı. Kampa giren ambulanslara da ateş açan işgalci siyonistler, katliam sonunda ise şehid olan Filistinlilerin siyonist çeteler tarafından gömüleceğini açıklayarak katledilen Filistinli sayısını gizlemeye çalıştı. Sonraki günlerde de katledilen Filistinlilerin cesetleri sokaklardan toplanarak toplu mezarlara defnedildi.
Kampa girdikten sonra büyük bir katliama imza atan işgal çeteleri, yaşanan vahşetin duyulmaması için de basının kapma girmesini engelledi. Dışarı sızan görüntü ve bilgiler ise kamptaki Filistinliler ve tüm engellemelere rağmen kampa girmeyi başaran gazeteciler tarafından elde edildi.
Gözetimi altındaki mülteci kampında yaşanan vahşi katliamı engelleyemeyen Birleşmiş Milletler ise daha sonraki süreçte de gözle görülür hiçbir şey yapamadı. Siyonist rejimin engellemeleri nedeniyle bölgeye inceleme heyeti gönderemeyen BM, yaşanan vahşeti ise "katliam" olarak adlandıramadı.
Emperyalist devletler siyonist katliamların önünü açtı
Tüm saldırı ve katliamlara rağmen siyonist terör rejiminin arkasında durmaya devam eden ABD ve Batılı devletler, Cenin’in yanı sıra sonraki yıllarda Batı Şeria ve Gazze’de gerçekleştiren katliamların önünü açtı. Emperyalist devletlerden aldığı destek ve İslam devletlerinin suskunluğundan cesaret alan işgalci rejim, Gazze’ye yönelik ambargonun yanı sıra zaman zaman da vahşi saldırılar düzenlemeye devam ediyor.
Dünyaya insan hakları ve Demokrasi (!) dersi veren ABD ve Batı, siyonist vahşete sadece sessiz kalmakla yetinmiyor, BM ve uluslararası platformlarda onlara destek vermekten de geri durmuyor. Önceki dönemlerde göstermelik de olsa BM’de bazı komisyonların kurulmasının önünü açan ama çalışmasını engelleyen ABD, son yıllarda işgalci rejime verdiği desteği gizleme gereği bile duymuyor. Kudüs’ün sözde siyonist rejimin başkenti ilan edilmesi ve Suriye toprağı olan Golon Tepeleri'nde siyonist işgali tanıma yönündeki karar bu pervasızlığı ortaya koyuyor. (İLKHA)