İç savaş nedeniyle yerle bir olmuş evlerini, mahallelerini terk edip komşu ülkelere sığınan mültecilerin dramı herkesçe bilinir. Bu zorlu koşullardan en çok etkilenen ise kuşkusuz çocuklardır.

Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü ve New York Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleştirilen “Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Aileler” araştırmasının sonuçları bu gerçeği gözler önüne seriyor. Kamplarda 124 bin Suriyeli mülteci barınıyor, bunların yüzde 60’ını çocuklar oluşturuyor. Gaziantep İslahiye’deki mülteci kampında 314 çocuk üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre çocukların yüzde 35’i travma sonrası stres bozukluğu yaşıyor. Yüzde 49’u ise oldukça yüksek düzeyde depresyonda. Öyle ki bu durum, çocukların çizdikleri resimlere bile yansıyor. Kendilerinden istenen insan çizmelerinden yüzde 16’sında gözyaşı, yüzde 15’inde silah ve kan var. Erkek çocukların resimleri ise daha saldırgan ve öfkeli temalar içeriyor. Örneğin 11 yaşındaki çocuğun savaş resminde keskin bir nişancı var. Barış resimlerinde ise yiyecek ve sıcak bir ortam çiziyorlar.

Bahçeşehir Üniversitesi’nden proje yürütücüsü Doç. Dr. Serap Özer, psikologlardan oluşan uzman bir heyetin kampları ziyaret ettiğini ve çocuklarla bire bir görüşme yaptığını dile getiriyor. Küçük çocuklarda beklenmedik sıklıkta fiziksel sorunların olduğunu aktaran Özer, şöyle konuşuyor: “Çocuklarda yüzde elli civarında baş, karın ve sırt ağrısı gözlemledik. Bunlar günlük yaşamda sıkça karşılaşılmayan şikâyetler. Büyük olasılıkla yaşanan psikolojik sıkıntıların yansıması.” Projenin araştırma danışmanlarından New York Üniversitesi Uygulamalı Psikoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Selçuk Şirin, çocukların yaşadıkları üzerinden uluslararası camiayı harekete geçirmek istediklerini belirtiyor. Kampta barınan çocukların altmış yıl sonra ülkelerini yönetebileceklerini kaydeden Şirin, “Bu çocukların geleceği için bir şeyler yapmalıyız.” diye konuşuyor. Çalışma, 6 Aralık’ta Paris ve New York’ta tanıtılacak.

Zaman