Geçtiğimiz pazartesi günü Filistin'de siyonist çetelerin Gazze ve Batı Şeria'da yaptığı saldırılar ve baskılar neticesinde direniş kanadından füzeli misilleme gerçekleştirildi.

İşgalci çetelerin saldırıları ve Direniş gruplarının mücadelesi hakkında İLKHA'ya konuşan Filistin Dayanışma Derneği (FİDDER) Başkanı Muhammed Mişiniş, işgalcilerin Gazze'ye ve Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin ofisine yaptığı saldırıları değerlendirdi.

Meselenin 1948 yılından bu yana işgal altına olan tüm Filistin üzerinden değerlendirmesi gerektiğini dile getiren Mişiniş, "Filistin evlatlarının Siyonist işgalcilere gerçekleştirdikleri misillemeler gayet tabiidir." dedi.

Dünü ve bugünüyle Filistin meselesine değinen Mişiniş, "Şüphe yoktur ki hikâyenin aslı burada, yani Filistin'de. 1917'de Osmanlının çekilmesinden sonra İngiltere'nin gelmesiyle başlayan bir işgal var. 1948 yılında adını israil koydukları sözde bir devletin kurulmasından bu yana Filistin işgali devam ediyor. Filistin'in de baştan beridir tek sorunu budur. Sorun işgaldir. Günümüzde gerginliğin büyümesi de siyonist oluşumun belirlediği siyasete Filistin direnişini çekmeye ve zorlamaya çalışmasıdır." dedi.

"Meseleye Filistin topraklarının tümüyle bakmalıyız"

Filistin direniş guruplarının Gazze'den Tel Aviv'e ve işgalcilere yaptıkları füzeli eylemlere sadece Gazze üzerinden bakılmaması gerektiğini belirten Mişiniş, "Meseleye Filistin topraklarının tümüyle bakmalıyız. Çünkü burada bir ülke tümüyle siyonist çeteler tarafından işgal altına alınmış durumda. Gerçekleştirilen eylemler tüm ülkede işgal altında ezilen halkı müdafaa ve işgalcilerin yaptıklarına bir cevap niteliğindedir. Bu direniş eylemlerini kınamak yerine desteklemek gerek. 13 yıldan beridir Gazze işgalciler tarafından ambargoya tabi tutuluyor. Şu an işgalciler tarafından esirlere karşı çok ciddi girişimler söz konusu. Esirlere yönelik yapılan işkence ve baskılar kanserlere ve ciddi hastalıklara sebebiyet vermekte." şeklinde konuştu.

"Gazze'de sürdürülen ambargo insani ve medeni her alanı vuruyor"

"Gazze'de sürdürülen ambargo insani ve medeni her alanı vuruyor." Diyen Mişiniş, şöyle devam etti:

"Hatta Gazze şeridinin içme suyuna bile müdahale ediliyor. Şu an Gazze şeridinin yeraltı sularının yüzde 95'i içmeye elverişli değil. Tüm bunları göze aldığımızda Filistin evlatlarının Siyonist işgalcilere gerçekleştirdikleri misillemeler gayet tabiidir. İşgalciler Filistin halkı tarafından düzenli ve sistematik bir şekilde yürütülen geri dönüş yürüyüşlerinden mustarip durumda. Şimdiye kadar 23 bin yaralı ve 250'den fazla şehit bulunuyor. Bu da gösteriyor ki işgalciler sadece Filistin halkını öldürme derdinde. Gazze'den gerçekleştirilen bu son saldırı da direnişimizin verdiği bir cevaptı."

"Filistin direnişi tüm farklı isimleriyle bu ülkenin her yerine kök salmış durumda"

Filistin'de geniş bir alanda yürütülen mücadeleye değinen Mişiniş. "Filistin direnişi tüm farklı isimleriyle bu ülkenin her yerine kök salmış durumda. Direnişin aklı ve etkileyici gücü her ne kadar Gazze'de olsa bile Batı Şeria'da gençlerin nasıl bir direniş sergilediklerini gözlerimizle müşahede ediyoruz. Şehit Ömer Ebu Leyla işgalcilerin askerleriyle çatışmaya girmiş, onlardan bazılarını öldürüp silahlarını almıştı ve arabalarını almış ve başka bir yere intikal etmişti. Yine başka bir yerde onlardan bazılarını daha öldürerek sonunda şehit olmuştu. Bu durum bize Filistin direnişinin tüm ülkede canlılığını koruduğunu gösteriyor. Mücadelenin birçok çeşidi vardır. Vatan evlatları Silahlı direniş, sözlü direniş, kültürle yapılan direniş ve birçok direniş çeşidiyle mücadele veriyor. Filistin'de gerçekleştirilen Siyonist işgal sadece bir işgal değil ayrıca bir imha etme hareketidir. Çünkü bu siyonistler Filistin halkını köklerinden sökmeye çalışıyor. Kültürel olsun İslami olsun hiçbir eserleri olmasın istiyor. O yüzden direnişin tüm çeşitleri ve örnekleri önemlidir." ifadelerini kullandı.

"Bu halk teslim olmayacaktır"

"Mescid-i Aksa'da protesto eylemleri düzenleyenlerin direnişi silahlı direniş gösterenlerinkinden az önemli değildir." Diyen Mişiniş, "Batı Şeria'da ayırma duvarı ve siyonist yerleşmeye karşı verilen mücadele önemlidir. Filistin'deki direniş bugün tüm çeşitleriyle her alana yayılmış durumda. Bugün direniş bir alanda ön plana çıkar, diğer alanlarda yavaşlar. Öbür gün direnişin başka bir alanı ön plana çıkar diğerleri yavaşlar. Böylelikle tüm alanlar işlevliğini sürdürür. Neticede bu halk teslim olmayacaktır. Bu halk özgürlüğe kadar direnişi devam edecektir." ifadelerine yer verdi.

"İsmail Heniyye'nin ofisine yapılan saldırı sembolik bir saldırıdır"

Filistin Direniş Hareketi olan Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin ofisine yapılan saldırıya değinen Mişiniş, "İsmail Heniyye'nin ofisine yapılan saldırı sembolik bir saldırıdır. Onlar ofisin boş olduğunu biliyorlardı. Onlar saldırıyı ofisin sembolik haline yaptı. Hepimiz bugün şunu biliyoruz: Hamas hareketi Filistin'deki direnişin, hem de silahlı direnişin öncüsüdür. Filistin'in tümü bugün mücadele veriyor. Ama şu an daha çok ön planda olan Hamas hareketidir. Bununla birlikte işgalcilerin Hamas'ı sembol eden İsmail Heniyye'nin ofisini hedefine alması manevi bir hedef almadır. İşgalcilerin bu saldırısı Filistin direnişine bir mesaj değil, bilakis bu saldırıyla siyonistleri teselli etmek için bir mesajdır. Siyonist öncülerine kendilerini ispatlamak için, 'işte biz Hamas'ın ofisine saldırdık, biz güçlüyüz' demek için bu tür saldırılar düzenleniyor." dedi.

"Filistin direnişi istediği zaman ve mekânda Tel Aviv'i vurma gücüne sahip"

Filistin direnişinin istediği zaman işgalcileri vurma gücünün olduğunu belirten Mişiniş, "Siyonistler bugün şu gerçeği gizleyemiyor, Filistin direnişi istediği zaman ve mekânda Tel Aviv'i vurmaya gücü yetiyor. Filistin direnişi büyük orduların bile çoğu zaman yapamadığı şeyleri yaparak siyonistlerin okullarını kapatmaya, onları sığınaklara kaçmaya zorlamaya, eğitimlerini durdurmaya gücü yetiyor. Siyonistler her zaman olduğu gibi ofislere ve en önemlisi Gazze'nin yer altına hasar verecek saldırılar düzenliyor. Bunu Gazze halkını Direnişe karşı soğutmak ve bu durumu direnişe baskı aracı olarak yapıyor. Ancak gözlerinden kaçan bir hakikat var ki bugün Gazze halkı tümüyle bir direniş bölgesidir. Allah'a hamdolsun hepsi mücadele değeri üzerinde bir olmuş durumda." şeklinde konuştu.

"ABD'nin siyonistlere Golan tepeleri üzerindeki sahipliğini tanıması kararı geçersiz bir karardır"

ABD Başkanı Trump'un Golan tepeleri hakkındaki kararına değinen Mişiniş, "ABD Başkanı Donald Trump'ın siyonist akımın Golan tepeleri üzerindeki sahipliğini tanıması kararı geçersiz bir karardır. Çünkü bu karar uluslararası anlayışa ve Birleşmiş Milletlerin kararlarına terstir. Trump Kudüs'ü Siyonistlerin başkenti olarak görmesi ve bu Golan tepeleriyle alakalı aldığı karar düşecektir. Çünkü üzerlerinde hakları olmayan bir şeyi kendileri için tanımalarının bir geçerliliği yoktur. Ümmetin evlatlarının hep birden Siyonistlerin işgal ettikleri topraklardan kovacakları gün kısa olsun uzun olsun gelecektir." dedi. (Zeyd Varol-İLKHA)