Yeni Zelanda’da 50 Müslümanın şehit edildiği, 48 kişinin de yaralandığı haçlı saldırısına tepkiler devam ediyor. Yapılan katliamların, haçlı zihniyetinin gerçek yüzünü ortaya koyduğunu vurgulayan STK temsilcileri, teyakkuzda olan bu zihniyete karşı Müslümanların da birleşmeleri gerektiğini belirttiler.
Yapılan vahşi saldırıya tepki gösteren Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı Cebrail Yakışır, bu saldırının tüm Müslümanlara yapıldığı vurgusunda bulundu.
Müslümanların haçlı zihniyetine karşı teyakkuza geçmesi gerektiğinin altını çizen Yakışır, bağımsızlığın sembolü olan Ayasofya’nın da bir an önce ibadete açılması gerektiğini söyledi.
“Haçlı zihniyeti uyumadı ve halen aynı şekilde teyakkuzda bekliyor”
Haçlı zihniyetinin uyumadığına dikkat çeken Yakışır, “Şehit olan kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diyorum. Yeni Zelanda'da vahşice yapılan bu katliam, aslında haçlı zihniyetinin gerçek yüzünü bir nebze de olsa somut olarak ortaya çıkarmış oldu. Yani haçlı zihniyeti uyumadı ve halen aynı şekilde teyakkuzda bekliyor. Orada masum insanlara bir saldırı yapıldı. İnsani boyutuyla baktığımız zaman, aslında bütün insanlığa yapılmış büyük bir katliamdır. Hiçbir Musevi dinde asla yeri olmayan bir harekettir. Tabii bunun oradaki Müslüman kardeşlerimize yapılması, gerçek niyetlerini ortaya koymuştur. Müslümanlara bakış açıları ve hâlâ teyakkuzda beklediklerini ve ellerine bir fırsat geçtiği anda Müslümanları indireceklerini ve topluca katliamlara devam edeceğinin en büyük göstergesidir.” dedi.
“Saldırılara karşı Müslümanlar yekvücut olarak teyakkuza geçmeli”
Diyanet-Sen camiası olarak 81 ilde tepki gösterdiklerini, Müslümanların tepki gösterdiğini ama bu tepkilerin yeterli olmadığını dile getiren Yakışır, şunları söyledi: “Müslümanlar bu konuda gerekli tepkiyi gösterdi. Diyanet-Sen ve Memur-Sen ailesi olarak 81 ilde tüm teşkilatımızla aynı anda basın açıklamaları ve dışarda yaptıkları eylemlerle bu terör olayını, vahşi katliamı lanetledik. Tabi bu yeterli değil. Bu konuda sadece sivil toplum kuruluşu olarak değil, İslam ülkelerinin hepsinin aynı şekilde haçlı zihniyeti nasıl teyakkuzdaysa, Müslümanlarında o şekilde teyakkuzda olması lazım. Yani Müslümanın teyakkuzu öncellikle birlikte hareket etmek olacak. Birlik ve beraberlik içerisinde kardeşlik ruhuyla hareket etmesi gerekiyor. Müslümanlar tek vücut gibidir. Her zaman ve her yerde bir vücut gibi hareket etmesi lazım. Bu süreçte en fazla konuşmamız gereken ve belki de en fazla kafa yormamız gereken olay, Müslümanların birlikte nasıl hareket etmesi gerektiğini ve birlikte hareket edildiği zamanda bu tür odakların inanıyorum ki sonu gelecektir. Bunlar bir daha İslamofobi adı altında Müslümanlara karşı bir daha bu şekilde bir kalkışma yapamayacaklar ve buna cesaret edemeyeceklerdir. Yeter ki biz de birlik ve beraberliğimizi sağlayabilelim.”
“Diyanet-Sen olarak Ayasofya’nın ibadete açılmasını istiyoruz”
Dünya kamuoyunun gerekli tepkiyi göstermediğini, bu konuda inanç noktasında da böyle bir tepki beklemediklerini belirten Yakışır, Müslümanlar gerekli tepkiyi göstermezse, gayri Müslimlerden tepki beklemenin bir anlam ifade etmeyeceğini, bu saldırının ümmeti bir araya getirmeye vesile olması temennisinde bulundu.
Diyanet-Sen olarak Ayasofya’nın ibadete açılmasını istediklerini dile getiren Yakışır, “Zaten yıllardır bağımsızlığımızın simgesi olan Ayasofya'nın ibadete açılması öncelikli taleplerimiz arasındadır. Hep bunu söylüyor ve güncel tutuyoruz. Şahsi kanaatim kesinlikle bir an önce Ayasofya'nın ibadete açılması lazım. Bir yerden başlamak gerekiyor. Belki de bu vesile olur. Burada farklı bir olayla mı karşılaşacağız, bunun başka bir nedeni var mı bilmediğimiz başka nedenler mi var? Bu işin derin altyapısını bilmediğimizden dolayı bir sivil toplum kuruluşu olarak kesinlikle Ayasofya'nın ibadete açılmasını istiyoruz. Bu olmazsa olmazımızdır, bağımsızlığımızın simgesidir. Gerektiği zaman ve mekânda kesinlikle bu konuları her zaman dinlendiriyor ve talep ediyoruz. Yeni Zelanda'da yapılan vahşi katliamın buna bir vesile olup, bir an önce açılması noktasında taleplerimizi daha da güçlendirdi. Hükümetimizden, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan da bunu istiyoruz. Ümmetin kurtuluşu için bağımsızlığı için yapılacak en güzel ve en önemli adımın bu olacağına inanıyorum.” diye konuştu.
“Bütün dünya Müslümanları olarak tepkimizi açık ve net bir şekilde ortaya koymalıyız”
Yeni Zelanda’da yapılan alçak saldırının, yerel bir saldırı olmadığını dile getiren Eğitim-Bir-Sen Bitlis Şube Başkanı Cabir Durak ise bütün Müslümanlara yönelik tehdit içerikli bir saldırı olduğunu söyledi.
Durak, “Şu bilinmelidir ki bundan önceki Avrupa ülkelerinde yapılan küçük saldırılar, Avrupa ve birçok ülke başkanının bir araya gelmesiyle çok büyük bir kamuoyu oluşturulması ve bunun neticesinde bu terör olaylarının lanetlenmesi gibi bir tabloyla karşılaşmıştık. Ama maalesef mevzu inanan insanlar ve Müslümanlar olduğu zaman, dünya gündeminin oluşturulması ve buna tepki verilmesi noktasında gerekli hassasiyetin olmadığına şahitlik ediyoruz. Bugün dünya düzeni mazlumların yanında olmayan ama zalime de ses çıkarmayan bir durumla maalesef karşı karşıya kalmaktadır. Bize, tüm dünya Müslümanlarına buradan sesleniyoruz. Yapılan bu katliam illaki bize ulaşacak diye bir şey değil. Nasıl ki çocuklarımız, akrabalarımız orada şahadet mertebesine ulaşmış, bu denli olaya yaklaşmalı. Bütün dünya Müslümanları olarak tepkimizi açık ve net bir şekilde ortaya koymalıyız. Dün ikiyüzlü bir şekilde Avrupa’da maalesef yapılan küçük bir saldırıyı çok farklı bir şekilde, herkesi bir araya getirerek lanetleyenler, bugün kör, sağır ve dilsiz bir şekilde maalesef sadece seyretmektedir.” dedi.
“Bu tür saldırılar inşallah uyumuş olan Müslüman toplumun tekrar dirilişine vesile olur”
“Tüm dünyadaki insanların derileri farklı olabilir ama herkesin alın teri aynı renktir. Dünyada yaşayan her insanın göz renkleri farklı olabilir ama hepsinin gözyaşları aynıdır.” diyen Durak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz inananlar olarak, kim mazlum varsa dünyada onun yanında olduğumuzu, dinini, ırkını, milliyetini sormaksızın, mazlumların yanında olacağımızı buradan tekrar ediyoruz. Ama bir ayrıntıya da değinmek istiyorum. Bu tür saldırılar inşallah uyumuş olan Müslüman toplumun tekrar dirilişine vesile olur. Bu tür olaylara karşı tamamen sessiz kalan toplumların dirilişiyle tüm İslam birlikteliği sağlanır. Mazlumun sesi, mazlumun yanında yekvücut olarak bu tür şeylere karşı beraber ses yükselten ve tamamen bu yönde tepkisini ortaya koyan, inanan bir kitlenin ortaya çıkmasına vesile olur.”
Son olarak Türkiye'de 84 yıldır kapatılmış olan Ayasofya'nın artık kapılarının ibadete açılması yönünde irade ortaya konulmasını istediklerini ifade eden Durak, ecdadın ibadete açarak miras bıraktığı Ayasofya’yı, ibadete açılması yönünde gerekli çalışmayı yapacaklarını belirtti. (Şükrü Tontaş-İLKHA)