HABER MERKEZİ

Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki iki camiye düzenlenen terör saldırısına Batı medyasından destek geldi. Batı dünyasının önde gelen gazeteleri vahşi saldırıyı, sıradan bir olay gibi göstermeye çalıştı. Avrupa’da gerçekleşen bütün saldırıları ‘terör’ olarak niteleyen Batı medyası, 2 camiye düzenlenen ve 50 Müslümanın katledilmesine sebep olan saldırılara ısrarla ‘terör’ demekten kaçındı. Hatta Daily Mirror gazetesi, küçüklük fotoğrafını yayımladığı terörist için "melek çocuk" ifadesini kullanarak Müslüman düşmanlığını gözler önüne serdi.

TERÖRİSTİN YAYIMLADIĞI MANİFESTO, OLAYIN BİLİNÇLİ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR

Teröristin sosyal medya hesabından yayımladığı manifesto dikkate alındığında, Batının Müslümanlara yönelik saldırılarda, saldırganlarla ilgili kullandığı ‘deli’ sıfatının yerinde olmadığı açıkça görünüyor.

Nitekim terörist, saldırının sebebini, Avrupalıların düşük doğum oranları ve göçmenlerin yüksek doğum oranı olarak gösteriyor ve Avrupalıların gelecekte sayıca azınlığa düşmesinden korktuğunu kaydediyor.

Terörist, açıklamasının bir diğer bölümünde, kendi topraklarında yaşamak isteyen milyonlarca Avrupalı milliyetçiyi temsil ettiğinin altını çizerek, bir ‘beyaz tenli ırkçı’ olarak çocuklarının geleceğini güvence altına almak istediğini belirtiyor.

Irkçı terörist ayrıca herhangi bir siyasi gruba bağlı olmadığını ancak birçok milliyetçi grupla temasa geçtiğini bildiriyor. Bu grupların milyonlarca insandan oluştuğunu iddia eden katil, bunların, Avrupa ordularının ve karar alıcı mekanizmaların içinde bulunduğunu söylüyor.

Manifestoda Müslüman göçmenleri, ‘işgalci’ olarak niteleyen terörist, Müslümanların yüksek doğum oranına sahip olduğu ve kendi topraklarına göz diktiklerinden korktuğunu iddia ediyor. Terörist ayrıca saldırıyı 2 yıldır planladığını belirtiyor.

Bu manifesto göz önünde bulundurulduğunda teröristin hiç de sıradan bir ‘deli’ veya ‘çılgın’ olmadığı görülüyor. Avrupa basını daha önce Müslümanlara yönelik saldırılarda hiç utanmadan ve sıkılmadan bu ifadeleri kullanıp saldırganları aklıyordu ancak bu saldırıları gerçekleştiren terörist, bu defa onları zor durumda bıraktı.

HER ŞEYE RAĞMEN BATI BASINI SALDIRILARA ‘TERÖR’ DİYEMEDİ!

Saldırıda 2 caminin hedef alınması ve 50 kişinin katledilmesi bir yana, teröristin yayımladığı manifestoya ve silahlarında kullandığı simgelere rağmen ABD ve Avrupa basını, saldırılara ‘terör’ diyemedi.

ABD basını saldırıyı, aralarında çocukların da bulunduğu onlarca kişinin yaşamını yitirdiği bir terör saldırısı gibi göstermek yerine, ABD'de neredeyse her gün yaşanan "silahlı saldırılardan" birisiymiş gibi gösterdi.

ABD'de yayın yapan New York Times, Washington Post, Wall Street Journal ve CNN gibi kuruluşlar, iki camiye düzenlenen terör saldırısına ilişkin "terör", "terörist" ya da "terörizm" gibi ifadeleri kullanmaktan kaçındı.

New York Times, saldırıyı yapan terörist için "şüpheli", "silahlı kişi" ifadelerini kullanırken, Washington Post da "silahlı saldırgan" demekle yetindi.

CNN ve Wall Street Journal gazetesi de diğer kuruluşlarla benzer kelimeler kullanarak, "terörist" ifadesini kullanmamayı seçti.

Yeni Zelanda'daki saldırı konusunda ülkede yazılan haberlerde dikkati çeken bir diğer husus da "İslamofobi" konusuna neredeyse hiç değinilmemesi oldu.

New York Times, Washington Post, CNN ve Wall Street Journal, "Yeni Zelanda'daki saldırıyı beyaz ırkçılığı besledi" değerlendirmelerine yer verse de bu haberlerde "İslamofobi" tabirini kullanmadı.

Söz konusu yayın kuruluşları, ABD Başkanı Donald Trump'ın ırkçı söylemlerini eleştirip, daha önce kilise ve sinagoglara da benzer saldırılar yapıldığını anımsatırken, Trump'ın İslam karşıtı söylemlerine neredeyse hiç değinmedi.

DAİLY MİRROR TERÖRİSTİ 'MELEK ÇOCUK' YAPTI

6 kişinin öldüğü 22 Mart 2017 Londra saldırısı için "terör" ifadesini kullanan BBC, 50 Müslümanın şehit olduğu katliamı "silahlı saldırı" ya da "Yeni Zelanda cami saldırısı" ifadeleriyle haberleştirirken Daily Mirror gazetesi de küçüklük fotoğrafını yayımladığı terörist için "melek çocuk" dedi.

Bazı İngiliz yayın organları, Yeni Zelanda'da iki camiyi hedef alan terör saldırısıyla ilgili haberlerinde Avrupa'daki terör saldırılarına oranla farklı bir dil kullanmayı tercih etti.

BBC, katliama ilişkin haberlerini sadece "silahlı saldırı" ya da "Yeni Zelanda cami saldırısı" ifadesiyle izleyicilerine aktardı. 6 kişinin öldüğü 22 Mart 2017 Londra saldırısı için "terör" ifadesini kullanan BBC'nin 49 Müslümanın şehit olduğu katliam için bu değerlendirmeyi yapmaması tepki çekti.

Diğer tepki çeken bir İngiliz basın kuruluşu da Daily Mirror gazetesi oldu. Gazete, "Camilerde katliam" üst başlığını kullandığı haberinde, ilk sayfada teröristin babasının kucağında küçüklük fotoğrafına yer vererek, Brenton Tarrant için "Şeytani bir aşırı sağ katliamcısına dönüşen melek çocuk" ifadesini kullandı.

Eski arkadaşlarının ifadeleri kaynak gösterilen haberde, teröristin, "çocuklar için ücretsiz spor programları veren sevimli bir kişisel antrenör olduğu" ancak "son yıllarda yaptığı seyahatler sırasında bir şeylerin onu değiştirdiği" savunuldu.

FRANSIZ BASINI DA ‘TERÖR’ DEMEDİ

Fransa'da gerçekleşen saldırılar için ‘terör’ ifadesini kullanan ülkenin en önde gelen gazeteleri de Yeni Zelanda'yla ilgili haberlerinde bu ifadeyi kullanmaktan kaçındı.

Le Figaro Gazetesi, Paris'te 13 Kasım 2015'te 130 kişinin öldüğü saldırıyı terör saldırısı olarak nitelendirirken, camilerdeki Müslümanları hedef alan katliamı terör saldırısı olarak görmedi.

Le Parisien gazetesi de aynı şekilde Yeni Zelanda'daki saldırıya ilişkin yayımladığı haberlerde terör saldırısı ifadesini kullanmadı. Geçen senelerde ülkede meydana gelen saldırıları terör saldırısı olarak nitelendiren kamu yayıncısı France Info'nun bu saldırı için aynı değerlendirmeyi yapmaması dikkati çekti.

TRUMP'IN KÜSTAHLIĞINA TEPKİLER DEVAM EDİYOR

Bir yandan Batı medyasının katliamlara art niyetli yaklaşımı dikkat çekerken diğer yandan da ABD Başkanı Donald Trump'ın, beyaz ırkçılığın yükselişte olduğuna inanmadığını ifade ettiği açıklamasına tepkiler devam ediyor.

Amerikan medyasında yer alan birçok haberde ve sosyal medyada yapılan birçok yorumda Trump'ın "beyaz ırkçılık" meselesini küçümsemesinin kabul edilemez olduğu vurgulandı.

Yeni Zelanda'daki terör eylemini gerçekleştiren saldırganın beyaz ırkçı olduğunun hemen herkes tarafından kabul edilmesine rağmen Trump konuyu "önemsiz" gördüğünü belirtmiş ve "Çok ciddi sorunları olan küçük bir grup olduğunu düşünüyorum. Eğer Yeni Zelanda'da olanlara bakarsanız, muhtemelen durum budur." değerlendirmesinde bulunmuştu.

ŞEHİT SAYISI 50'YE YÜKSELDİ

Öte yandan Yeni Zelanda'daki Christchurch kentinde iki camiye düzenlenen terör saldırısında şehit sayısı 50'ye yükseldi.

Yeni Zelanda Emniyet Genel Müdürü Mike Bush, Christchurch kentinde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, terör saldırısında şehit olanların sayısının 50'ye çıktığını, 2'sinin durumu kritik olmak üzere 36 kişinin tedavisinin sürdüğünü belirtti.

Terör saldırısında hayatını kaybeden kurbanların listesinin aileleriyle paylaşıldığını kaydeden Bush, kimlik bilgilerinin henüz kamuoyuna açıklanmadığını ifade etti.

Bush, Yeni Zelanda'daki camiler etrafında artırılan güvenlik önlemlerinin, yetkililer bir tehdit olmadığını belirleyene kadar devam edeceğini söyledi.