Eğitim Bir-Sen Batman Şube Başkanlığı, 16 Mart 1988'de gerçekleştirilen dünya tarihinin en vahşi katliamlarından biri olan Halepçe katliamının yıl dönümü münasebetiyle yazılı bir açıklama yaptı.
Günümüzde Halepçe katliamına benzer katliamların sürdüğü belirtilen açıklamada, "16 Mart 1988 egemenlikleri için hiçbir zulümden kaçınmayan emperyalistlerin işbirlikçileri Saddam'ın kimyasal bombalamalarıyla Halepçe'de yaşayan Kürt kardeşlerimize karşı yapılan katliamın tarihidir. Aradan geçen bunca zamana rağmen aynı güçlerin, ümmet coğrafyamıza aynı amaç ve benzer işbirlikçilerle saldırılarını sürdürüyor olmaları, coğrafyamızın maruz kaldığı tehlikenin büyüklüğünün boyutlarını idrak etmemiz açısından ibretlik bir durumdur." denildi.
Halepçe'de soykırım yapıldığına dikkat çekilen açıklamada, "Yaklaşık 8 yıl süren İran-Irak Savaşı'nın son aylarında, 16 Mart 1988 tarihinde, Irak savaş uçakları Halepçe'ye 5 saat boyunca zehirli gaz bombaları yağdırdı; çoğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan 5 bine yakın insan hayatını kaybetti, binlerce sivil yaralandı. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) yayımladığı raporlara göre ölenlerin sayısı daha fazladır. Saldırıdan sonra komplikasyonlar, çeşitli hastalıklar meydana geldi, doğumlar sağlıklı neticelenemedi. Yine Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamalarına göre Halepçe'de günümüze kadar 43 bin 753 kişinin ölümü, 62 bin 200 kişinin sakat kalması, doğrudan kimyasal silahların etkisiyle bağlantılıdır. Bu soykırım yaşanırken, bir milyona yakın insan yerinden yurdundan ayrılmak zorunda kaldı." ifadelerine yer verildi.
"Dün Halepçe'de olanların benzeri olmuş, olmaya devam etmektedir"
Başta ABD ve Avrupa Birliği olmak üzere, bölge ülkelerinin de Orta Doğu'nun 'Hiroşima'sı sayılacak bu katliam karşısında sessiz kalmayı tercih ettiğine vurgu yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"53 İslam ülkesi, ırkçı Baas rejiminin katliamını, saldırı bittikten ancak üç gün sonra toplanarak konuşabilmiş, bu toplantının da ortak tutumu ne yazık ki sessizlik olmuştur. Halepçe katliamı, Irak Yüksek Mahkemesi tarafından, daha çok konjonktürel siyasi hesaplarla ancak 1 Mart 2010'da soykırım olarak tanınabilmiştir. Bu katliam, Hama'da, Srebrenitsa'da, Hocalı'da, Doğu Türkistan'da, Arakan'da, Filistin'de, Halep'te olduğu gibi, zalimlerin insanlara, özellikle Müslümanlara karşı ve onlar üzerinden bütün mazlumlara ne kadar acımasız olduklarını, olacaklarını göstermiştir, göstermektedir. Dün Halepçe'de olanların bir benzeri Halep'te, Doğu Guta'da Beşar Esad'ın kimyasal bomba saldırısında olmuştur, olmaya devam etmektedir."
"Dünya hâlâ koyu bir sessizlik içinde yapılan katliamlara seyircidir"
"Suriye'de bir milyon insanın ölümüne sebep olan zalimler, hâlâ iktidarda tutulabilmektedir" denilen açıklamanın devamında, "Bu durum, insanlık vicdanının düştüğü sefaletin aşağılık seviyesini göstermektedir. Dünya hâlâ koyu bir sessizlik içinde yapılan katliamlara seyircidir. Birleşmiş Milletler gibi, katliamları önlemesi gereken kuruluşlar, Srebrenitsa'da görüldüğü üzere, katliamlara aracı olma görevini bizzat üstlenmiş gibidirler. Yeryüzü vicdanı etkili bir evrensel hareketle ayağa kalkmadığı, mazlum kitleler örgütlü bir güç oluşturamadığı, Müslüman ülkeler birlik ve beraberlik içinde siyasi tavır alamadığı için, zalimler yaptıkları zulmün sadist zevkiyle; mazlum, yaşadığı acıların telafisi imkânsız kayıplarıyla kalmıştır, kalmaktadır." denildi.
"Hesap sorulamadığı için katliamlar fütursuzca devam ediyor"
Coğrafyanın neredeyse her gün bir acıyla, trajediyle anıldığına işaret edilen açıklamada, şu ifadeler kaydedildi:
"En az 100 yıldır tek gün yok ki, bir darbe, bir suikast, bir katliam, bir savaş, bir zulüm, bir göç, bir kıyamet yaşanmasın. Eşsiz zulümler, işkenceler, yıldırmalar, işgaller, tecavüzler bu topraklara neredeyse kader olarak yaşatılmaktadır. Önemli olan, açık bir insanlık suçu olan bu kitlesel kıyım ve katliamların hesabının sorulmasıdır. Hesap sorulamadığı için evrensel odaklar ve onlardan güç alıp cesaret bulan yerli işbirlikçileri, tecavüz ve katliamlarına fütursuzca devam ediyorlar. Vicdanımızda ve hafızamızda yakıcı, öldürücü etkisiyle tüm canlılığını koruyan Halepçe katliamını lanetliyor, yeryüzünde işlenen tüm insanlık suçlarını telin ediyoruz." (Mehmet Fatih Akgül-İLKHA)