Mustazaflar Cemiyeti Şanlıurfa Şubesi, Yeni Zelanda’da iki ayrı camiye eş zamanlı olarak düzenlenen 49 Müslüman’ın şehid olduğu menfur saldırıya ilişkin basın açıklaması düzenledi.
Dergâh Camisi önünde Cuma namazının ardından düzenlenen basın açıklaması öncesinde Yeni Zelanda’daki menfur saldırıda şehid olanlar için gıyabı cenaze namazı kılındı.
Basın açıklamasına HÜDA PAR GİK Üyesi Avukat Emin Güneş, HÜDA PAR Şanlıurfa yönetim kurulu üyeleri, STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Basın açıklamasını Mustazaflar Cemiyeti Şanlıurfa Şubesi adına Seyfettin Gündüz okudu.
Yeni Zelanda’da Cuma namazına hazırlanan Müslümanların feci bir katliama maruz kaldığını belirten Gündüz, "Camiler İslam’ın şiarındandır. Bu nedenle saldırı, doğrudan İslam’ı ve ümmeti hedef almıştır. Mübarek bir günde, mübarek bir mekânda, son derece masum ve savunmasız kardeşlerimiz hedef alınmıştır. Olayı yapanlar ‘tek dişi kalmış vahşi batının’ kana susamışlığını göstermektedir. Bu olay kuşkusuz münferit ve kendiliğinden gelişmiş bir olay değildir. Son yıllarda Amerika ve Avrupa’da ırkçı faşist partilerin yükselişe geçmesi bu tehlikenin ayak sesleriydi. Zira katliam şeklinde olmasa da Avrupa’nın birçok şehrinde camilerimiz kundaklanmakta, özellikle tesettürlü bacılarımız sözlü ve fiili tacizlere maruz kalmaktadırlar." dedi.
"Dikkatli olmazsak coğrafyamız daha uzun yıllar bu vahşilerin silahlarının test alanı olmaya devam edecektir"
Batının yıllardır "İslami terör" bahanesiyle Müslümanlara yönelik saldırı ve baskılarını artırdığına dikkat çeken Gündüz, "Batı, bu vahşetini ve tarihteki barbarlıklarını örtmek için de ‘İslami terör’ kavramını tedavüle sokmakta, bunun üzerinden İslam düşmanlığını körüklemektedir. İkinci dünya savaşında birbirinden 60 milyon insanı acımasızca katleden Batı, elindeki son derece gelişmiş ileri teknoloji silahlarla tekrar dünyayı kana bulayabilirler. Zenginliklerini silah sanayilerine borçlu bu yamyamlar, gösterişli yüksek binaları ile insanlığın gözünü boyayarak kendilerini medeni olarak yutturmayı başarabilmişlerdir. Ancak uyanık olmaz, dikkatli olmazsak coğrafyamız daha uzun yıllar bu vahşilerin silahlarının test alanı olmaya devam edecektir. Son olarak Suriye’de, gerek Rusya gerekse ABD’nin çok sayıda silahını denedikleri bilinmektedir." diye konuştu.
Müslümanların bu gibi saldırılara karşı birlik içerisinde hareket etmesi gerektiğini belirten Gündüz, "Batının bu katliamlarına ve olası daha büyük vahşetlerine karşı ümmetin tedbir alması gerekir. En önemli tedbirimizin aramızdaki tefrikayı bir an önce sonlandırmak, kelimey-i tevhid sancağı altında birleşmek olmalıdır. İslami kardeşliğimizi ırk ve mezheplerimize kurban etmeden küfür karşısında çelikten bir kale gibi olmalıyız." dedi.
"Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız." ayetine atıfta bulunan Gündüz, "Rabbimizin bu emir ve talimatlarını harfiyen yerine getirmediğimiz takdirde, O’nun desteğinden mahrum kalacağımız mevcut ahvalimizle ortadadır. Müslümanlar ancak üzerlerine düşeni yerine getirdikten sonra Allah’a tevekkül ederler. Müminler olarak ilahi emir ve talimatlara uyduğumuz takdirde, Rabbimizin bizi destekleyeceği ve ancak onun yardımı ile düşmanlarımıza galip geleceğimiz tarihi belgelerle sabittir." diye konuştu.
Müslümanların aralarındaki ihtilafları bir tarafa bırakarak ortak payda olan İslam ümmeti paydasında buluşması gerektiğini ifade eden Gündüz, "Mademki bu saldırı İslam düşmanlığının bir sonucudur. Yani bu saldırı İslam ümmetine yapılmıştır. Onlar için Türkiye, Mısır, Arabistan, İran, Afganistan, Suriye yoktur; tek bir İslam ümmeti vardır. O zaman biz de İslam ümmeti olarak hareket edelim. İslam ülkelerinin liderleri ve etkili kurumları, batının İslam düşmanlığını körükleyen her türlü söylem ve çalışmalarının bir insanlık suçu olduğunu her platformda dile getirmelidirler. Ve gelin biz Müslümanlar olarak gelecek nesillere en güzel mirası bırakalım; bırakacağımız o miras ise ‘Ümmet bilinci’ olsun." dedi. (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)