"Dini İstismar Eden Terör Örgütleriyle Mücadele" konusunda komiser yardımcısı adaylarına konferans veren Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Din istismarı, İslâm ümmetinin birlik ve beraberliğini tehdit eden ciddi bir güvenlik meselesine dönüşmüştür." dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Polis Akademisi Başkanlığında komiser yardımcısı adaylarına "Dini İstismar Eden Terör Örgütleriyle Mücadele" başlıklı bir konferans verdi.
Polis Akademisi Başkanlığı Gölbaşı Yerleşkesinde düzenlenen konferansta konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, dinin istismara en açık alanlardan birisi olduğunu söyledi.
Dinin, insanın hayatına yön veren, yaratanıyla, diğer insanlarla ve bütün varlıklarla ilişkilerini düzenleyen ilahi bir nizam olduğunu belirten Erbaş, "Yüce Allah'ın Peygamberler aracılığı ile insanlığa gönderdiği ilahi mesajların ortak adı da İslam'dır. Bu amacın gerçekleşmesi insanın önce yaratıcısıyla, ardından da diğer varlıklarla güçlü ve sağlıklı bir iletişim, bir bağ kurmasıyla mümkündür. İslam, her zaman insanların birlikte yaşamasının alt yapısını oluşturur. İnsan, inanma duygusuyla yaratılmış bir varlıktır. Din aynı zamanda ahlâkî bir müessese olarak davranışlara da yön verir. Din, insanın ölçülü olmasını, kimseye haksızlık yapmamasını emretmektedir." şeklinde konuştu.
"İradeyi hak yolunda kullanmak gerekir"
İradeyi hak yolunda kullanmak gerektiğini belirten Erbaş, insanı kötülüklerden uzaklaştırmak için vicdanın, kanunun ve ahiret inancının önemli olduğunun altını çizdi.
Ahiret inancı da olmazsa insanı kötülük yapmaktan ne durduracak? Millet olarak çocuklarımızın, gençlerimizin ahiret inancını güçlendirmemiz lazım. 'İstismar' kelimesi, bir kimse ya da grubun iyi niyetini kötüye kullanmak, sömürmek anlamlarına gelir. İstismar, dini ve dinin yüce değerlerini suiistimal etmenin adıdır. Din istismarı, din sömürüsü yapmak, dine dair kavramlar ve değerler yoluyla insanları aldatmak, maddî-manevî çıkar elde etmek, kısaca menfaat için dini kullanmak demektir. Anlattığı din ne Kur'an'da var, ne sünnette var. Bazen öyle istismar ediyor ki, Kur'an-ı sünnetin karşısına koyuyor, sünneti hurafelerle karıştırıyor. Biz bunu çok sıkı bir şekilde takip ediyoruz. İlahiyat fakülteleriyle işbirliği halinde, din istismarı ile mücadelede nasıl işbirliği yapabiliriz, doğru dini bilgi ile gençlerimizi çocuklarımızı nasıl besleyebiliriz, doğru dini bilgiyi onlara nasıl verebiliriz? Bunun hem teorik alanda çalışmalarını yapıyoruz, teorik çalışmalarımızı alanda pratiğe yansıtmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Fitne ve tefrika büyük bir tehlikedir"
Din istismarının yeni bir durum olmadığını kaydeden Başkan Erbaş, kendilerine kitap verilen topluluklar içerisinde peygamberlerini ve onların getirdiği ilahi öğretileri tahrif edenlerin, hafife alanların, yok sayanların, dünyalık çıkarlarına alet edenlerin din istismarcıları olduklarını ifade etti.
Din istismarı konusunun, İslâm ümmetinin birlik ve beraberliğini tehdit eden ciddi bir güvenlik meselesine de dönüştüğünü ifade eden Başkan Erbaş, şöyle konuştu:
"Biz milletimizi fitneden ve tefrikadan korumak zorundayız. Fitne ve tefrika büyük bir tehlikedir. Fitne ve tefrika hareketleriyle tarihte ülkeler parçalanmış, ırkçılık konusu kışkırtılmış ve terör olaylarının yaşanmasına zemin hazırlanmıştır. Kişi ya da grupların, gayri meşru hedef ve yöntemlerini meşru göstermek için dinin gücünden yararlanma amacı din istismarının temel nedenidir. Yüzyıllarca hüküm sürdüğü coğrafyaya adalet, sevgi, merhamet taşıyan bir medeniyetin evlatlarının yaşadığı ülkemizde FETÖ, sevgi, merhamet tellallığı yaparak insanımızı aldatmaya çalışmıştır. Bir daha 15 Temmuzlar yaşamamak için bunu milletimize anlatmamız, öğretmemiz gerekiyor. Nerede bir mazlum ve muhtaç varsa ona yardıma koşmayı kendisine şiar edinmiş insanlarımızın yardımlarını himmet adı altında, hoşgörüsünü ise 'ılımlı İslam', 'hoşgörü', 'diyalog' gibi isimlerle sömürmüştür."
"Duygular pek çok yoldan istismar ediliyor"
Erbaş, dini istismar eden yapıların insanların samimi duygularını pek çok yoldan istismar ettiklerini dile getirerek, bu yapıları şu şekilde örneklendirdi:
"Allah Teâlâ’nın ismini, sıfatlarını istismar edenler, Kur’an-ı Kerim’in ayet ve hükümlerini istismar edenler, Peygamberimizin hadislerini ve manevî şahsiyetini istismar edenler, gayb âlemini ve gaybi bilgiyi istismar edenler, rüyaları istismar edenler, İslam büyüklerini, Selef-i Sâlihin’i istismar edenler, tekfir, hilafet, şirk, istişhad, cihad gibi kavramları istismar edenler; ibadetleri tahrif ve istismar edenler, duayı ve bedduayı istismar edenler, gençlerin enerjisini ve İslâm’a adanma heyecanını istismar edenler, milli değerleri istismar edenler."
"Hiçbir güç, Allah aşkı ve vatan sevgisiyle dolu yüreklerden daha üstün olamaz"
Her zaman mutlak güç ve kudret sahibi olan Allah'ın dediğinin olacağını hatırlatan Erbaş, "Her şeyden önce, din istismarının teröre dönen yüzü olan 15 Temmuz alçak darbe girişimi göstermiştir ki, hiçbir güç, Allah aşkı ve vatan sevgisiyle dolu yüreklerden daha üstün olamaz. Cenab-ı Hakk'ın rahmet ve inayetinin daima mazlumun, mağdurun ve muhacirin yanında olan samimi Müslümanlarla birlikte olduğunu hiçbir zaman unutmayalım. Sorgulama, itiraz etme, eleştirme, ne deniyorsa ona uy, bu olmaz. Allah bize irade vermiş, o irademizle her zaman sorgulayacağız. 'Mankurt' olmayacağız." şeklinde konuştu.
"Ahlaktan yoksun bilgi felaket doğurur"
Ahlaktan yoksun bilginin felaket doğuracağını belirten Erbaş, son olarak şunları kaydetti:
"Sadece makam, güç, otorite, para gibi dünyevî kazanımlarla sınırlı bir hayat Müslüman için ideal bir hayat tarzı değildir. Bir Müslüman’ın inancı, davranışları ve ahlaki ile kemale ereceğini, şekilden ve zahirden öteye geçmeyen uygulamaların insana fayda sağlamayacağını bilelim. Yüce Kitabımızın ifadesiyle, vasat ümmet olma yolunda gayret gösterelim. İslam dininin denge dinidir. Bu dengeyi muhafaza ederek din istismarı ile mücadele edeceğiz. Bunlara karşı yekvücut olacağız, tek yürek olacağız."
Konferansa, Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak ile Din Hizmetleri Genel Müdürü Bünyamin Albayrak da katıldı. (İLKHA)