Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yaygın olarak yapıldığı Gaziantep’te, meraya otlatılmaya götürülen koyunların yeni doğan ve süt emme alışkanlığı kazanmaları için annelerinden ayrı tutulan yeni doğan yavrularıyla buluşma anı renkli görüntülere sahne oluyor.
Baharın müjdecisi olarak görülen kuzu doğumlarının başlamasıyla, yetiştiricileri de tatlı bir telaş sardı. Şubat ayının ilk günlerinde başlayan kuzu doğumları, küçükbaş hayvan yetiştiricilerinin mesaisini ise artırdı.
Yetiştiriciler, gün doğmadan başlayıp gece saatlerine kadar sürdürdükleri zahmetli ve yorucu uğraşın verdiği yorgunluğu, dünyaya gelen kuzuları kucaklarına alarak unutuyorlar.
Yetiştiriciler, ilk etapta koyunların sütünü sağarak kuzulara içirip anne sütüne alışmalarını sağlıyorlar. Belli bir seviyeye gelen kuzuları süt emme alışkanlığı kazanmaları için annelerinden ayrı yerde barındıran yetiştiriciler, koyunları ise köylerine yakın meraya otlatmaya götürerek besliyor.
Kuzu doğumlarıyla iş yoğunlukları artan yetiştiriciler, iki katına çıkan sürüleri için hassas bir döneme giriyor. Yetiştiriciler, yeni doğan ve süt emme döneminde bulunan kuzuları, her gün sabah ve akşam saatlerinde anneleriyle buluşturuyor.
Gün boyu süt emmek için ağılda sabırsızlıkla bekleyen kuzular ile köye yaklaşan koyunların, birbirinin sesini duymasıyla tatlı bir heyecan başlıyor. Kapıların açılmasıyla büyük bir telaşla koşmaya başlayan kuzular, yüzlerce hayvanın arasından annelerini kokusundan tanıyor. Sürüdeki 500 koyun arasından annelerini 2 dakika içinde bulan kuzular, hem süt emiyor hem de özlem gideriyor.
Küçükbaş hayvancılığın zor bir meslek olduğunu belirten Gaziantep Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Osman Türkman, çok zor şartlara rağmen yetiştiricilerin bu mesleği sürdürmeye devam ettiğini söyledi.
Gaziantep’te en çok küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin Şehitkamil ilçesi ve çevre köylerde yapıldığını belirten Türkman, “Burada 32 küçükbaş hayvancılık yapan aile işletmeciliği var. Her işletmede yaklaşık 600-700 civarında küçükbaş hayvanımız, toplamda 20 bin civarında küçükbaş hayvanımız mevcut. Buradaki ailelerimiz göçer hayvancılık yapıyorlar. Kışı köylerinde geçiriyor, yazın da Kayseri, Kahramanmaraş, Sivas ve Malatya'nın yaylalarına gidiyorlar. Tabi bölgemiz yazları sıcak ve kurak olduğundan dolayı hayvan mevcudumuz da öncelikle bu bölgeler olduğu için, yayılım alanlarımızda az olduğundan dolayı bu kardeşlerimiz o yaylalara gitmek zorunda kalıyorlar. Kışın dönüşte de bu kardeşlerimiz yaya gelmek zorunda kalıyorlar. Hem hayvanları otlatmak hem de hayvanların gebe olduğundan dolayı sıkıntıya düşmemeleri için 40-45 günlük bir yolculuk yapıyorlar. Sayıları yaklaşık 2 bini bulan sürülerle 35-40 günde geliyorlar. Tabi çok zorlu sıkıntılar yaşıyorlar. Yol boyunda yoldan geçerken hayvanlara araçlar çarpıyor, hırsızlık olayları oluyor, bazen hayvanlar ekin alanlarına girmek zorunda kalıyorlar. Bu kardeşlerimiz gidiş ve dönüşlerde epey sıkıntı yaşıyorlar.” dedi.
"Gençler hayvancılığı artık yapmak istemiyor"
Çok zor şartlara ve imkanlara rağmen bölgede küçükbaş hayvancılığın devam ettirilmeye çalışıldığını belirten Türkman, “Anadolu’nun bir çok yerinde gençler genelde hayvancılığı artık yapmak istemiyor. Özellikle sigorta problemi, bayanların çobanlarla evlenmek istememelerinden dolayı köyden şehre göç oluyor. Şehirde fabrikalarda çalışıyorlar, bir nevi kölelik yapıyorlar. Bizim bu bölgemizde halen bu işi ellerinden geldikçe çoban kardeşlerimiz, dedelerinden ve babalarından kalan bu mesleğin çok zor şartlarda da olsa yapmaya çalışıyorlar. Bizim buradaki kardeşlerimiz halen hayvanları kendileri yayıyor ve kendileri sağıyor.” ifadelerini kullandı.
Yem fiyatlarından dolayı kuzular erken elden çıkarılıyor
Türkiye’de şu an hayvancılığın sıkıntılı bir dönemden geçtiğini belirten Türkman, “Ama buna rağmen küçükbaş hayvancılık bir nebze daha iyi biraz zahmeti daha fazla ama çok şükür biraz daha bereketli. Burada özellikle kuzuları damızlık olarak dişileri işletmelerine yetiştiricilerimiz aktarıyor. Erkekleri de büyütüp kurbanlığa veya kesime kendileri getirdiği için biraz daha bunun kazanç tarafını görüyorlar, sıkıntısını ve zahmetini çekiyorlar ama özellikle bu yıl yem fiyatlarının yüksek olmasından dolayı bu sene biraz daha kuzuları erken elden çıkartmaya çalışıyorlar.” şeklinde konuştu.
Bu bölgenin küçükbaş hayvancılık yönünden iyi ve zengin bir bölge olduğunu aktaran Türkmen, “En sonda Gaziantep Tarım İl Müdürlüğümüzün yoğun çalışmaları sayesinde bu alanda 4 bin 719 dönüm hazine arazisi mera alanı olarak tahsis edildi. Yetiştirici kardeşlerimizin kullanımına sunuldu. Şu anda bu bölgede kuzulama dönemi bitti. Sabahları çoban kardeşlerimiz 05.30-06.00 gibi kuzuları anneleri ile buluşturuyorlar. Annelerini de meraya götürüyorlar. Havanın durumuna göre 16.30-17.00 gibi tekrar koyunları eve getiriyorlar. Kuzularda tekrar anneleri ile buluşuyorlar.” diye konuştu.
Kuzular yüzlerce koyun arasında annelerini çok kısa zamanda buluyor
Kuzuların anneleriyle buluşma anının Allah'ın hayvanlara bahşetmiş olduğu anne şefkatini, hayvansal içgüdüyü gösteren önemli bir ayrıcalık olduğunu belirten Türkman, bu durumun insanlar için apaçık bir mucize olduğunu belirtti.
Günde iki kez kuzuların emzirildiğini aktaran Türkman, “Bu kesinlikle Allah'ın bir hikmetidir ve burada yaklaşık 600 civarında koyun 600 civarında da kuzu var. Bu kuzular anneleri her meradan geldiğinde yüzlerce koyunun arasında annelerini buluyorlar. Anneleri de kuzuları kokusu ve sesinden tanıyorlar. Burada Rabbimin o büyüklüğünü ve kudretini insan görebiliyor. Hiçbiri şaşırmıyor. Bir-iki dakikanın içerisinde hepsi gidip tek tek annelerini buluyor ve annelerini emmeye başlıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Kuzular ve anneleri günde iki defa bir araya geliyor
Şehitkamil’e bağlı Seymenli köyünde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan Hacı Sumakdağ da koyun ve kuzularının buluşmasını sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez gerçekleştirdiklerini, yaklaşık bir ay önce kuzulayan koyunların, bir süre yavrularıyla aynı mekanda bırakıldığını ve daha sonra da ayrı yere konulan kuzuların sabah ve akşam olmak üzere günde iki kere anneleriyle bir araya geldiğini belirtti.
Ailece hayvancılıkla uğraştıklarını, hayvancılığı çok severek yaptığını belirten Sumakdağ, , soğuktan ve hastalıklardan korumak için gayret gösterdikleri kuzuları, sabah-akşam süt emmeleri için anneleriyle buluşturduklarını, bu anın gün boyu bütün yorgunluklarını aldığını belirtti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)