Vicdan Hareketi, Suriye zindanlarındaki masum ve mazlum kadın ve çocukların durumuna dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasında Mısır'da darbeci rejim tarafından haksız ve hukuksuz bir şekilde idam edilen 9 şehide rahmet okunarak, cunta rejimi protesto edildi.
Aile kurumunu hedef alan, toplumun yapısını dinamitleyen, sapkınlıkların korunduğu ve gayri meşru ilişkilerin özendirildiği yasaların da protesto edildiği açıklamada, "İstanbul Sözleşmesi 'erkeğe karşı ayrımcılığın, ayrımcılık olarak değerlendirilmeyeceğini' açıkça ilan eden bir sözleşmedir. Sadece kadının beyanı ile erkeğin cezalandırıldığı 'suç ispat edilene kadar, masumiyet' kaidesini iptal eden bir sisteme geçilmiştir. Bu yolda medya organları tarafından da kasıtlı olarak erkekler katil olarak, erkek terörü şeklinde lanse edilmektedir." denilerek İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayısı yasalar gibi kanunları reddedildi.
Ardından basın açıklamasına geçildi.
Bombaların altındaki Suriye dâhil, dünyanın dört bir yanında, 110 ülkede Suriyeli mahpus kadınlar için meydanlarda olunduğu belirtilen açıklamada, "Buradan, Suriye hapishanelerinde acı içinde özgürlük bekleyenleri ve meydanları doldurarak onlar için vicdanları ayağa kaldıranları selamlıyoruz. Biliyoruz ki; mazlumlar ve ezilenler için, vicdanın haykırışından daha güçlü bir imkân yok." denildi.
Açıklamada, "Geçtiğimiz yıl bugün, dünyanın dört bir yanından kadınların bir araya geldiği Vicdan Konvoyu ile 10 binin üzerinde kadın, Suriye sınırında buluşmuştu. Bu yıl ise dünyanın tüm meydanlarında, kadın erkek bir aradayız. Bizler, hukuksuzca tutulan, cinsel saldırıya ve işkenceye maruz kalan Suriyeli kadınların özgürlüğü için sesimizi yükseltiyoruz. Kadınlar olarak isyan ediyoruz. Tecavüzün, savaşlarda kadınlara yönelik işkencenin ve her türlü zulmün silah olarak kullanılmasına isyan ediyoruz. Bu kirli savaşlara isyan ediyoruz. Çocukların çırpınarak ölmesine isyan ediyoruz." İfadelerine yer verildi.
"Kadınlar ve çocuklar korunmalı, hiçbir şekilde esir tutulmamalı"
Kadın ve çocukların korunması ve hiçbir şekilde esir tutulmamaları gerektiğine dikkat çekilen açıklama, şöyle devam etti:
"Hapislerde tutulan mazlum her kadın, insanlığın geleceğine dair umudumuzu biraz daha kaybettiriyor, insanlığımızdan utanıyoruz. Suriye savaşı sırasında sayısız savaş suçu işlendi. Uluslararası sözleşmeleri etkili olarak uygulaması gereken devletler, uluslararası yargı mekanizmaları ve uluslararası toplumun bütün bileşenleri sivil insanların, kadın ve çocukların korunmasından sorumludur. Kadınlar ve çocuklar korunmalı, hiçbir şekilde esir tutulmamalı, taraflarca herhangi bir şekilde pazarlık konusu yapılmamalıdır, insan hayatının ve onurunun korunması temel prensiptir. Bu prensibin ve sorumlulukların yerine getirilmesi, ancak insanlık vicdanının harekete geçmesiyle mümkün olabilecektir. Bu nedenle, bunca acıya, bu kadar ölüm ve zulme artık yeter diyoruz. Dünyanın her yerinden vicdanların sesi olarak, şehirlerin meydanlarından Suriye'ye sesleniyoruz. Suriye Rejimine ve ortaklarına sesleniyoruz; hemen, şimdi tecavüzü savaş silahı olarak kullanmayı bırakın. Hemen, şimdi kadınlara acımasızca yapılan işkenceyi durdurun. Hemen, şimdi tüm Suriyeli kız kardeşlerimizi serbest bırakın. Bırakın evlerine dönsünler, bırakın ailelerine kavuşsunlar."
"Pes etmeyeceğiz, sizden asla vazgeçmeyeceğiz"
Yeryüzünün dört bir yanındaki insanlık ailesinin her bir ferdinin merhamete çağrıldığı açıklamada, "Suriye Rejiminin hapishanelerindeki cesur ve onurlu kadınlara sesleniyoruz. 'Yeryüzünde vicdanlı bir insan kalmadı mı bize yardım edecek?' diyen kadınlara sesleniyoruz. Sesimizin size ulaştığını biliyoruz. Buradayız ve özgürlüğünüz için bütün gücümüzle kadın-erkek hep beraber çalışıyoruz. Pes etmeyeceğiz. Sizden asla vazgeçmeyeceğiz. Biz şahitleriz ve şahitlik ediyoruz. Mazlumun mazlumiyetine, zalimin zulmüne ve sessiz seyredenlerin mesuliyetine şahitlik ediyoruz. Sadece ve sadece adaletten yana, mazlumdan yana tavır alıyoruz. Görevini yapmayanlara, eksik yapanlara da şahitlik ediyoruz. Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı vb. tüm uluslararası organizasyonlara, bu savaşın bir parçası olan tüm devletlere, uluslararası insan hakları örgütlerine, yasaları gereğince savaş bölgelerindeki sivillere karşı sorumluluk taşıyan uluslararası Kızılhaçlara/Kızılaylara ve uluslararası insani yardım teşkilatlarına sesleniyoruz. Haydi, tüm imkânlarınızı seferber ediniz. Masum bir insana özgürlüğünü vermek, yeryüzündeki en kıymetli insani yardımdır. Haydi, şimdi, daha fazla gecikmeden." denildi.
Açıklamada, son olarak, "Ve sesimizi duyan herkesi, bu hareketi desteklemeye, karar alıcı kişi ve kurumlara mektuplar göndermeye, web sitemizdeki imza kampanyasına katılmaya ve yaymaya, her türlü çabaya ve duaya davet ediyoruz. İnsanoğlunun merhameti ve vicdanının ortak sesi, kitle imha silahlarını susturacak, hapishane kapılarını kıracak en büyük güçtür. Çünkü insanız! Ve herkes için insanca yaşam istiyoruz. Suriye zindanlarındaki son kadın ve çocuk özgür oluncaya dek ayaktayız!" ifadelerine yer verildi.
Basın açıklamasının ardından Ebu Garib hapishanesindeki Iraklı Nur'un kaleme aldığı mektup okunarak, zindanlarda yaşanan drama dikkat çekildi. (İLKHA)