Dicle Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezinde öğrencilerle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kur'ani ilimlerin zenginliğine dikkat çekerek, Kur'an'da, tarihten astronomiye tüm alanlardan istifade edilmesi gerektiğini belirtti.

Bütün ilimlerin, Allah'ın yaratmasıyla otaya çıktığını belirten Erbaş, "Sadece dini ilimler değil, diğer tecrübi ilimler dediğimiz mühendislik, tıp, sosyal bilimler her biri esasında bizim ufkumuzun gelişmesi; dünyayı, kainatı, insanı, kendimizi daha iyi anlayabilmemiz için elde etme durumunda olduğumuz çok önemli alanlardır." dedi.

"Kendini bilen Rabbini de bilir"

Kendisini bilenin Rabbini de bileceğini ifade eden Erbaş, "İnsani ilimler diyoruz ya aslında bütün üniversiteler beşeri ilimlerden oluşuyor. Çünkü her şey insan için, insanlar o ilimleri öğrensin ve önce kendini sonra Rabbini tanısın diye Cenab-ı Hak yaratmış. Kur'an-ı Kerim'e bakın, Kur'an'la azıcık yakınlığı olan mealinden, tefsirinden bakan kardeşlerimiz bilirler, çok farklı alanlarda ayetler var. Mühendislik, tıp, tarihle ilgili peygamber hayatları, Lokman (aleyhisselam) gibi peygamber olmayan (zatlardan bazı örnekler verilmesi. Onu okuyup onun gibi olmaya çalışsınlar diye Lokman aleyhisselamın) adını taşıyan bir sure var. Demek ki çok farklı alanlardan Kur'an-ı Kerim'den istifade etme imkânımız var. O açıdan hangi alandan çalışıyor, eğitim alıyorsak Allah indinde çok önemlidir." Kur'anî ilmin önemine işaret etti.

"Yasin süresinde astronomi ile ilgili ayetler yer alıyor"

"Bütün ilimler, kitaplar Allah'ın kitabını daha iyi anlamak için okunursa eğer okunduğu sürece nafile ibadet yapmış oluruz." diyen Erbaş, şöyle devam etti:

"Bütün kitaplar Allah'ın kitabını, kainat kitabını daha iyi anlamak için okunur. Yasin süresinde astronomi ile ilgili ayetler yer alıyor. 'Güneş, kendisi için tayin edilmiş bir yörüngeye doğru akmaktadır.' Lisede, ortaokulda, ilkokulda okuduğumuz kitaplarda güneş sabittir, diğer 9 gezegen Onun etrafında döner. Böyle okumuştuk. 1980'li yıllarda gazetelerde manşetler verilen bir haberde, 'Amerikalı astronomlar yeni bir keşfe imza attılar, Güneş sabit değildir belli bir yörünge doğru akmaktadır.' Bu Allah'ın koyduğu bir ölçüdür. Demek ki 1980'li yıllarda astronomlar bunu yeni keşfettiler. Biz dedik ki Kur'an-ı Kerim'de bu var. Akıl da bu noktaya 1980'li yıllarda ulaştı. Akıl ile nakil 1980'lerde bir araya geldi. Aslında akıl ile naklin bir araya geleceği pek çok konular var."

"'İlim Çin'de de olsa gidin alın' diyen bir medeniyetin çocuklarıyız"

Allah'ın oku emrine ve Hazreti Muhammed'in ilme yönlendirdiği hadise dikkat çeken Erbaş, "Kur'an'ın ilk ayeti nedir dediğimizde koro halinde İkra (oku) der. Ne muhteşem vahiy, medeniyet ve bizim insanımız için toplumumuzun Kur'an'a olan yakınlığını belgeleyen o test sonucunda müspet bir cevap aldığımız gerçekten önemli bir noktadır. Kur'an'ın ilk ayeti 'oku, yaratan Rabb'inin adıyla oku'.  Devamında kalemden, insana bilmediğini öğrettiğinden, öğrenmenin, öğretmenin ne kadar önemli olduğundan bahsediyor. O yüzden bizim medeniyetimiz ilme sarıldığı asırlarda hep yükselmiş, ilminden uzaklaştığı asırlarda çökmüş. İlim Çin'de de olsa gidin alın diyen bir medeniyetin çocuklarıyız. Bunu bizim ecdadımız yapmış." ifadelerini kullandı.

"Her ilde uluslararası bir üniversite olması lazım"

Her ilde uluslararası bir üniversitenin olması gerektiğini dile getiren Erbaş, "Şu anda ismi belki uluslararası değil ama her ilimizde, üniversitemizde mutlaka dünyanın çeşitli yerlerinden talebeler var. Şu an 200 bin civarında ülkemizde yabancı öğrenci var. Sadece Türkiye Diyanet Vakfı'nın desteklediği 111 ülkeden bizim birkaç yıllık 10 bine yakın öğrencimiz var Elhamdülillah. Tabii Suriye'den Irak'tan farklı yerlerden muhacirlerimiz var. İnsan eğer bir yere sığınmak, iltica etmek zorunda kalıyorsa, onlara bizim sahip çıkmamız lazım. Çünkü bu topraklar, muhacirlerle zenginleşmiş olan topraklar. Peygamber Efendimiz vefat ettikten 7 sene sonra, 639 da buraya muhacirler, sahabeler geldi. 500 sahabe bu topraklarda misafir oldu." diye konuştu.

"Bütün peygamberlerin hayatında bir hicret vardır"

Bütün peygamberlerin hayatında hicret olduğuna dikkat çeken Erbaş, "Muhacirlerin ilk örneği onlar değil, muhacirlerin ilk örneği esasında Mekke'den Medine'ye hicret edenlere de değil. Yine Kur'an-ı Kerim'e atıfta bulunacağım. Bakınız bütün peygamberlerin hayatında bir hicret vardır. Anadolu topraklarına bakınız bin yıl önce nerelerden buralara hizmet etmiş insanlar... Bu topraklarda yaşayan da onlara Ensar olmuş. Bundan 150 sene önce Balkanlarda, Kafkaslarda yaşanan büyük acılar, bundan 550 sene önce Endülüs'te yaşanan büyük acı ve oradan bu topraklara gelen farklı Müslümanlarla birlikte farklı dillerden insanlar... Geçen yıl Bangladeş'e gittik, Myanmar'dan kaçmak zorunda kalan Arakanlı Müslümanları gördük." dedi.

Erbaş, son olarak şunları söyledi: "Pek çok ilden kardeşlerimiz buralara geldi, kaynaştı, arkadaş oldular. Belki de bu arkadaşlıkları devam edecek, ilmi paylaşım yapacaklar. Bu ne kadar güzel bir olgudur. Yani insanoğlunun hayatındaki olgular; talebelik, askerlik, çocukluk ve hac arkadaşlığıdır. Bunlar ömür boyu devam eden dostluklar, arkadaşlıklardır. Bunu faydaya dönüştürmek gerekiyor" (Ramazan Zeren - İLKHA)