2014 yılında PKK tarafından ateşe verilerek yakılan tarihi Kurşunlu Camii, mübarek Regaib Kandili'nde Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın katılımıyla bugün yeniden ibadete açıldı. Regaib Kandili'ni tarihi camide ihya etmek isteyen Diyarbakırlılar, camide yeniden ibadet etmenin sevincini yaşadı.
Camide vatandaşlara vaazda bulunan Erbaş, mübarek gün ve gecelerin fırsat bilinerek, günah ile zedelenen gönül dünyasının tevbe ile yeniden imar edilmesi gerektiğini vurguladı.
İslam'dan başka bir geleceğin bulunmadığının altını çizen Erbaş, İslam coğrafyasındaki fitnelere işaret ederek, birlikte hareket edilmesinden başka bir yolun olmadığını dile getirdi.
Erbaş, "İslam âlemi olarak, halkımız arasında 'üç aylar' diye bilinen, rahmet, bereket ve mağfiret iklimine girmiş bulunuyoruz. Şu anda bu manevi mevsime girişimizin habercisi olan Regaip Kandilini idrak ediyoruz. Regâib kelimesi, 'kendisine rağbet edilen, arzulanan, talep edilen şey' demektir. Yüce Rabbimizin, rahmetinin, mağfiretinin ve nimetlerinin diğer zamanlardan daha çok tecelli etmesi, samimi kalple Allah’a yönelenlerin affedilmelerinin ümit edilmesi ve müminlerce gönülden arzulanması sebebiyle bu geceye “Regâib” gecesi denilmiştir. Mübarek zamanları, gün ve geceleri fırsat bilerek ibadet, dua ve tevbe ekseninde hayatımızı muhasebe etmeliyiz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Recep ayı girdiğinde; 'Allah'ım! Recep ve Şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a kavuştur.' şeklinde dua etmiş ve bu kutlu zamanların önemine dikkat çekmiştir. Müminler için elbette bütün zamanlar kıymetlidir ve Allah'ın rızasını kazanmak gayesiyle kulluk şuuru içerisinde yaşanması gerekir. Bununla beraber mübarek gün ve geceler, yaratılış gayemizi idrak ederek yaratan ve yaratılanlarla münasebetlerimizi ve yaşadığımız hayatı muhasebe etmemiz için çok kıymetli fırsatlardır." ifadelerini kullandı.
"Müminin Rabbi ile arasında en güçlü bağ olan ibadet"
İbadet ve duanın öneminde değinen Erbaş, "Bir müminin Rabbi ile arasında en güçlü bağ olan ibadet, Allah’a kulluğun ifadesi, manevî dertlerin devasıdır. İbadetler; imanın tezahürüdür. İbadetler, kalplere Allah sevgisini yerleştirip kişiyi her türlü kötü düşüncelerden arındırır. İbadetler, insandaki sorumluluk duygusunu arttırıp onu dürüstlüğe sevk eder. İnsanın kendindeki acziyet ve noksanlığı görüp, bütün kâinatın sahibi olan Cenab-ı Hakk'a iltica etmesidir. Dua; insanın kendini, varlığı, evreni idrak etmesini ifade eden bir şuur halidir. Başkalarının iyiliği için yapılan dua aynı zamanda güzel ahlakın ifadesidir." şeklinde konuştu.
"Tevbe, günah ile zedelenen gönül dünyamızı onarır"
Her insanın günah işleyip hata edebileceğine vurgu yapan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İslam'a göre ismet sıfatını haiz olmaları hasebiyle sadece peygamberler masumdurlar. Bunun dışında herkesin günah işlemesi, yanılması ve hata yapması mümkündür. Günah işlemek, hata etmek, belki de insanı meleklerden ayıran özelliklerin başında gelir. Söz konusu hususa dikkat çeken Hazreti Peygamber; 'Bütün insanlar hata yapar, hata yapanların en hayırlısı ise tevbe edip hatasından dönendir.' diye buyurmuştur. Günahlar, Allah'la aramızdaki sevgi bağını zayıflatır. Manevi kişiliğimizi zedeler, gönül dünyamızı karartır. Bu bakımdan tevbe, Allah ile sevgi bağlarımızı yeniden tesis ederek, günah ile zedelenen gönül dünyamızı onarır."
"Fitnelere karşı uyanık olalım"
"Rahmet gecelerini fırsat bilerek, içten ve samimi tevbelerle gönül dünyamızı ve sosyal hayatımızı yeniden inşa etmeliyiz." diyen Erbaş, son olarak şunları kaydetti:
"Kendimizle yüzleşmekten çekinmeden, bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız bütün hatalardan ve işlediğimiz günahlardan samimi pişmanlıklarla tövbe ederek arınma fırsatını değerlendirmeliyiz. Bu mübarek geceler davranışlarımızı kulluk ve kardeşlik ekseninde muhasebe etmek, birlik beraberlik duygularımızı pekiştirmek için önemli fırsatlardır. Bu coğrafyada, İslam coğrafyasında bizim, daha iyi bir gelecek için beraber hareket etmekten başka seçeneğimiz yoktur. Bu toplumda bizim en büyük imkânımız ve gücümüz birbirimiz hakkında iyi düşünmek, suçlamadan, ötelemeden birbirimizi dinlemek, anlamaya çalışmaktır. Birbirimize güvenmektir. Mümin güvenilen insan demektir. Fitnelere karşı uyanık olalım Birliğimize dirliğimize, geleceğimize kastedenlere karşı hep beraber mücadele edelim. Bizim İslam'dan başka bir geleceğimiz yoktur. Geçmişimizde geleceğimiz de İslam'dır. Bu kutlu şehir Anadolu'nun kapılarını İslam'a açmıştır. Şimdi yine İslam'ın hakikati, adaleti, merhameti ile daha güzel bir geleceği hep beraber inşa edeceğiz."
Yıllar sonra Regaib Kandili'ni tarihi camide ihya eden vatandaşlar da duygu ve düşüncelerini şu şekilde paylaştılar:
"Nurettin Pınarbaşı, 'Recep ayı dolayısıyla bu camiye geldik. Buradan Allah'a dua ediyoruz. Tüm İslam alemi için dua ediyoruz.
Mustafa Tamtek, 'Namaz kıldım, Allaha dua ettim. Bu kandil gecesi hatırına Allah, ümmeti Muhammedi kaza beladan muhafaza etsin.
Muhammed Çağrı Aslan, 'Kandil olduğu için geldim ve namaz kıldım. Tüm Diyarbakırlıların ve Türkiye'nin kandili mübarek olsun.
Huriye Bulut, 'Çok güzel bir gece. Tüm insanlar aynı şeyi düşünüyor. Herkes buraya toplanmış, bir dostluk ve kardeşlik içerisinde. Cenab-ı Allah bu geceleri ziyadeleştirsin. İnsanların düşüncelerini çoğaltsın inşallah. Çok güzel bir ortam. Rabbim eski günlere döndürmesin. Hep böyle güzel geçsin inşallah.
Buruce Atar, 'Çok güzel, seviniyoruz. Müslümanların mübarek kandilidir. Allah hepimize mübarek eylesin. Barış gelmesini istiyoruz. Kan dökmeleri yeter."(Ramazan Zeren, Hamza Adiyaman – İLKHA)