Bilgin bir adamın yanına gidip kendisine bir yol göstermesini istemiş. Bilgin adam çekmecesinden otuz tane küçük taşı genç adama uzatıp: “Bu taşları alıp evine dön her kavga ettiğinizde bir taş at eğer bir ay içinde taşları bitirirsen yanıma gelme, kalırsa gel” demiş.
Genç adam taşları alıp evine gitmiş.
Eşi kocasının elindeki taşları görünce alaycı bir dille: “Bu taşlar da neyin nesi?” demiş.
Genç adam bilgin adamın dediği şeyleri eşine anlatmış.
Eşi: “Bunun gibi oyunlarla beni kandıramazsın” demiş.
Gene kavga çıkmış. Genç adam ilk taşı alıp atmış.
Ayın bitmesine on gün kalmış genç adam çaresizdir; çünkü sadece elinde iki taş kalmış.
Bundan dolayı genç adam artık eskisi gibi hemen kızmamış. Hanımı da işin ciddiyetine varıp kocasının sinirli olduğu anlarda sabretmiş.
Bir ay dolunca genç adam bilgin adamın karşısına çıkmış. Bilgin adam gencin elindeki iki taşı görünce sevinerek: “Eşinden gene de şikâyetçi misin?” demiş.
Genç adam elindeki taşlara derinden derine bakıp: “Hayır efendim, sadece hangi taşı ne zaman atacağımızı bilmemişiz” demiş.