ANKARA

Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Mehmet Güllüoğlu, konut seçiminde binanın sağlamlığının önemine işaret ederek "Oturduğumuz binalara en azından arabalarımıza verdiğimiz kadar önem vermemiz gerekiyor." dedi.

"1-7 Mart Deprem Haftası" dolayısıyla AA muhabirine açıklamalarda bulunan Güllüoğlu, afetlerin yaşanmadıkları zaman unutulduğuna ancak olduğu zaman da acı bir şekilde kendisini hatırlattığına işaret etti.

Afet meselesinin yılın farklı dönemlerinde hatırlanması gerektiğini kaydeden Güllüoğlu, AFAD'ın Türkiye genelindeki bin 56 adet ölçüm istasyonuyla depremleri her an takip ettiğini ve bu istasyonlardan gelen verilerin AFAD Başkanlığındaki Deprem Değerlendirme ve İzleme Merkezinde görevli jeofizik mühendisler tarafından değerlendirildiğini anlattı.

KURUMLARIN DEPREMLERİN BÜYÜKLÜKLERİNİ FARKLI AÇIKLAMASI

Depremlerin büyüklüğüne ilişkin açıklamalarda kurumlar arasındaki farklılıkların neden oluştuğu konusuna değinen Güllüoğlu, şu bilgiyi verdi:

"Bu farklılıklar çok teknik konular. Türkiye'de bu konuda kadim bir kuruluş olarak çalışan ve kendileriyle dönemsel olarak çalıştığımız, projeler gerçekleştirdiğimiz Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesinin çok eskiden beri var olan bir network'ü, istasyon ağı var. AFAD kurulduğundan bugüne kadar gelen AFAD'ın bir ağı var. En büyük iki ağ bu. Birinci olarak AFAD arkasından Kandilli'nin ağı var. Buradaki farklılıklar teknik olarak hem ölçümlerden kaynaklı olarak meydana gelen hem istasyonların konumları ve etkilenmesinden meydana gelen farklılıklar. Buradaki birkaç puanlık farktan öte bizim için depremin yıkıcı etkisi önemli. Vatandaşlarımız yaralandı mı, bina yıkıldı mı, can kaybı var mı gibi konular. Bu farklılıklar bilimin bu ölçümlerde kullanmış olduğu ufak farklılıklardan kaynaklanıyor diye düşünüyoruz. Yoksa depremin yönetiminde, afetin yönetiminde çok önemli konular değil diye düşünüyoruz."

Güllüoğlu, bir depremle ilgili kullanılan "büyüklük" ve "şiddet" kavramlarının ayrı iki kavram olduğuna işaret ederek depremin büyüklüğünün, Richter ölçeğiyle ölçülen ve 4.3, 5.2 gibi rakamsal ifadelere karşılık geldiğini, şiddetin ise 1 ila 12 arasında Romen rakamlarıyla ifade edildiğini ve yıkıcılıkla alakalı olduğunu söyledi.

Güncellenen Türkiye Deprem Tehlike Haritasının bu yılın başı itibarıyla yürürlüğe girdiğini hatırlatan Güllüoğlu, gelişen teknolojiyle birlikte yerin altına ilişkin daha kapsamlı çalışmalar yapılabildiğini, bu doğrultuda da söz konusu haritanın yenilendiğini ifade etti.

Güllüoğlu, haritanın risk haritası olmadığını belirterek, haritada bir fay hattı üzerinde gösterilen şehirlerden yeni ve sağlam yapıların olduğu bir kentte hatta mahallede deprem riskinin daha düşük olabileceğini anlattı.

KONUT SEÇİMİNE ÖNEM VERMEMEYİ ELEŞTİRDİ

Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğuna işaret eden Güllüoğlu, bir araba alırken ayrıntılı olarak yapılan incelemenin ev alırken veya kiralarken yapılmamasını eleştirdi.

Güllüoğlu, konut seçiminde dikkat edilmesi gereken hususlara ilişkin, şunları aktardı:

"Oturduğumuz binaların sağlam olması gerekiyor. Sadece afetten dolayı yıkılmasın diye değil, kaldı ki Kartal'daki bina depremden dolayı çökmedi ya da Konya'daki Zümrüt Apartmanı depremden dolayı yıkılmadı. Fizik kurallarına uygun binalara ihtiyacımız var en başta. Kullanılan materyalin doğru olmasından mühendislik hizmeti almış olmasına, yapım amacına uygun bir şekilde kullanılmasına kadar... Konut olarak yapılmış bir yerde acaba alt katlar atölye olarak mı kullanılıyor, taşıyamayacağı yük mü yüklüyoruz, altında bir kolon kesilmiş mi, kesilmemiş mi gibi çok temel şeyler. İster bir yerde kiralık olarak oturalım, ister yeni bir ev satın alalım, ister ikinci el daha önceden yapılmış bina satın alalım oturduğumuz bina sağlam mı diye dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle eski binalar için, yapı denetimi görmemiş olan binalar için bu sorular daha hayati. Oturduğumuz binalara en azından arabalarımıza verdiğimiz kadar önem vermemiz gerekiyor."

Mevcut bilimin, ne zaman, nerede ve hangi büyüklükte deprem olacağını önceden bilmeye imkan sağlamadığını ifade eden Güllüoğlu, aktif fay hatları aracılığıyla nerelerde deprem olabileceğine ilişkin bazı tahminlerde bulunabildiklerini söyledi.

"MARMARA BÖLGESİNDE BİR DEPREM SÜRPRİZ OLMAZ"

Bir yerde afet olmuşsa orada tekrar afet olma ihtimalinin yüksek olduğuna dikkati çeken Güllüoğlu, bu çerçevede Marmara Bölgesi'nde olası bir depremin sürpriz olmayacağını belirtti.

Güllüoğlu, Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşla iş birliği içerisinde eğitim faaliyetleri gerçekleştirdiklerini belirterek, bu eğitimlerden ülke genelinde bugüne kadar 11 milyondan fazla kişinin faydalandırıldığını bildirdi.

Şehirlerde değişik noktalarda bulunan, afet anında kullanılmak üzere belirlenen toplanma alanlarının önemine işaret eden Güllüoğlu, bu yerlerin barınma alanı olmadığını vurguladı.

Güllüoğlu, vatandaşların toplanma alanlarını e-devlet sistemi üzerinden ulaşabildiklerini hatırlatarak, toplanma alanlarının iletişimin kesildiği anlarda bir araya gelebilecekleri yerler olduğunu söyledi.

Kaynak, AA