Diyarbakır'da 2017 yılında kurulan Yeşil Yıldız Bağımlılıklarla Mücadele Derneği, bağımlılıkları önleyici çalışmalar yaparak, toplumda madde bağımlılığını olabildiğince azaltmaya çalışıyor.
Dernek başkanı Yahya Öger, bağımlılıkların zararı ve bunlardan kurtulma adına yapılması gerekenler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Madde bağımlılıklarının aslında çok eskiye dayandığını belirten Öger, dışlanan ve ötekileştirilen kişilerin madde kullanmaya daha meyilli olduklarını söyledi.
Öger, "Dışlanmış, ötekileştirilmiş, problemleriyle baş edemeyen ya da sıkıntılarla baş başa kaldığında sıkıntılarını bertaraf etme noktasında olumlu çözüm yollarını bulamayan zafiyet sahibi insanların kendilerini maddeye vurduğunu, madde kullanmaya başladığını görebilmekteyiz. Aynı zamanda özenti, gençlerde kendini topluma kazandırma yani toplumsallaşma ya da aile içi olumsuzluklarla beraber madde kullanımının hızlı bir şekilde arttığını görebiliyoruz. Madde ne olursa olsun insanın malına, canına, aklına zarar veren bütün sentetik veya bitkisel ilaç veya maddelerin kişisel anlamda ciddi zararlar verdiğini ve kullanıcı için ömrünün kısaltılması ya da ömrün sonlanması noktasında ciddi anlamda etken olduğunu görebiliyoruz." dedi.
"Kullanıcı, ailesine ve topluma zarar veriyor"
Sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir hastalık olan madde kullanımının, dejenerasyona neden olduğunu bildiren Öger, "Toplumda hırsızlıkların, kapkaçın, fuhşun ve cinayetlerin fazla olmasına baktığımızda alt sebeplerinin, uyuşturucu ya da alkol kullanımından kaynaklı sebepler olduğunu görebiliyoruz. Dolayısıyla kullanıcı, sadece kendisine zarar vermiyor. Aynı zamanda ailesine, çevresine, bulunduğu topluma, hatta ve hatta hayvan ve bitkiye bile zarar verebilecek kişiliğe bürünebiliyor." ifadelerini kullandı.
"Sigara, alkol ve madde kullanımı ile kumarı tetikliyor"
Hükümetin sigara kullanımının azalmasına yönelik ciddi çalışma yaptığını dile getiren Öger, "Bunun alt sebebinde şu vardır: Sigara aynı zamanda alkol ve madde kullanımı ile kumarı tetikliyor. Çünkü sigara, ilk basamaktır. Hükümetin bu anlamda sigaraya öncelik vermesini önemsiyoruz. Alkolle mücadele noktasına baktığımızda ise Türkiye'de alkole müdahale etmek hayat tarzına müdahale etmekle eş değer tutuluyor. Oysa alkol kullanmak hayat tarzı değildir. Alkol kullanmak bir hastalıktır ve toplumda alkol bağımlısı hastaların çok ciddi manada yaralara, trafik kazalarından tutun cinayetlere, kadına karşı şiddetten tutun kapkaça kadar sebep olduğunu görebilmekteyiz. Özellikle AK Parti hükümeti ya da sağ cenah, alkole çok fazla bulaşmamaya gayret ediyor ya da el altından bulaşmaya çalışıyor. Şunu net bilmek lazım: Fikri, düşüncesi ya da siyasi beklentisi ne olursa olsun bizim amacımız, bu toplumun ve genelde dünya insanlığının bu tür illetlerden kurtulmasıdır." şeklinde konuştu.
"Alkole müdahale yaşam tarzına müdahale algısını oluşturmasın"
Alkol satış yaşının bazı ülkelerde 25'ten fazla olduğunu dile getiren Öger, son olarak şunları kaydetti:
"Biz, 'Avrupa'da alkol yasakları, alkolle ilgili kısıtlama var ve onlarda hayat tarzına müdahale değilse Türkiye'de de alkole müdahale etmenin yaşam tarzına müdahale olduğu algısı oluşmasın.' diyoruz. Sigaradan tutun alkolle, maddeyle, kumarla mücadeleye kadar sadece önleyici çalışmaların yetmediğini söylemek istiyoruz. Yasal anlamda da düzenlemenin gelmesi gerekiyor. Yasal anlamda düzenleme çıktıktan sonra denetleme mekanizmasının ciddi manada piyasada olması, toplumsal bilinç ve mahalle baskısının olması gerektiğine inanıyoruz. Bu anlamda Türkiye'de bazı noktalarda sınıfta kaldığımıza şahit olabiliyoruz. Alkol satıcılarının okullara, camilere çok yakın bir mesafede olmaması gerektiği durumlarda dahi bazı insanların, denetimsizlikten kaynaklı neredeyse okulların çok yakınında alkol ve sigara sattığına şahit olabiliyoruz. Burada topluma ciddi manada görev düşüyor." (Hamza Adiyaman - İLKHA)