İşte Aslı Aydıntaşbaş`ın Milliyet`teki konuyla ilgili makalesi

Kilis’te ‘No Fly Zone’

Türk ordusuyla koordineli hazırlanan ve ABD Başkanı Obama’nın masasında duran seçeneklerden öne çıkan, Kilis ve Ürdün sınırındaki iki bölgede Suriyelilerin sığınabileceği ‘no fly zone’ (uçuşa kapalı) adıyla ‘güvenli bölgeler’ kurulması

Suriye krizinde ölü sayısının 30 bini geçmesi ve iç savaşın Türkiye ve Lübnan’ı da etkileyen bölgesel bir mücadeleye dönüşmesi nedeniyle, 20 aydır devreye girmekte isteksiz davranan ABD yönetimi, aralarında Kilis-Halep arası ‘güvenli bölge’ de olmak üzere bir dizi askeri seçenek üzerinde çalışıyor.

Türk ve ABD ordusunun koordinasyon halinde üzerinde çalıştığı planlar, her iki ülke askerinin de Suriye’ye ‘girmemesi’ kaydıyla, Türkiye’ye yerleştirilen Patriot füzeleri aracılığıyla denetlenen bir ‘no fly zone’ içeriyor.
Obama’nın masasında duran ve ABD başkanı nihai siyasi karar bekleyen bu seçenek, uzun süredir iki ülkenin askeri makamları tarafından görüşülmekte. Plan, Eylül ayında Ankara’ya gelen ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey dahil, son dönem iki ülke arasındaki üst düzey askeri toplantılarda da gündeme geldi

Askeri seçenekler masada
Şubat ayından bu yana Ankara’nın ‘insani koridor’ ve ‘güvenli bölge’ gibi önerileri konusunda isteksiz davranan ABD yönetimi, Ankara’dan gelen baskı ve Suriye’deki olayların kontrolsüz tırmanışı nedeniyle, son 4 aydır kolları sıvayıp askeri seçenekleri masaya yatırdı. Bunlar arasında şu aşamada en öne çıkan Kilis ve Ürdün sınırında kurulacak fiili ‘tampon bölgeler.’

BM kararına gerek duymadan ve minimum askeri müdahaleyle gerçekleşmesi planlanan ‘güvenli bölgeler’, Suriye dışından Suriye hava sahasının bir bölümünü denetleme esasına dayanıyor. Buna göre Kilis ve sınır boyuna yerleştirilecek iki Patriot füze sistemi ve Türkiye’nin önümüzdeki dönem satın almayı planladığı yeni bir hava savunma sistemi aracılığıyla, Halep’ten Kilis’e kadar uzanan 60 km’lik bölgede Suriye hava kuvvetlerine ait uçak ve helikopterlerin uçuşu engellenecek. Ayrıca Türk sınır boyunda sürekli uçuş halindeki F16’lar da Suriye ordusunun o bölgedeki köy ve kasabaları bombalamasına engel olacak.
Benzer bir bölge, Ürdün’de de oluşturulacak. Bu sayede oluşturulan ‘fiili’ tampon bölge, mültecilerin geri dönmesi ve muhaliflerin organize olabilmesine de imkan verecek.

Suriye’ye bombardıman yok
Ancak bu plan, askeri anlamda tamamen güvenliği sağlanmış bir ‘tampon bölge’ değil fiili bir ‘güvenli bölge’ içeriyor. Geçmişte Irak ve Libya’da uluslararası koalisyonlar tarafından ilan edilen ‘no fly zone’ (uçuşa kapalı bölge), o ülkenin hava savunma sistemlerinin önceden tahrip edilmesi ve söz konusu bölgenin denetimi için o ülkenin hava sahasında düzenli uçuş gerektiriyordu.
Hem Türkiye hem de ABD bu aşamada bu seçeneğe sıcak bakmıyor. BM’deki zorluklar dışında, Suriye’nin kuzeyindeki hava savunma sistemlerinin tahrip edilmesi, 1000’e yakın sortiyle 400 farklı noktaya bir kaç hafta süren bir bombardıman gerektiriyor.
Hem Ankara hem de Washington’da, bu tarz bir operasyonun siyasi ve ekonomik faturasının yanında, BM kararı da gerektirdiği düşüncesi hakim.

‘No boots on the ground’
Şu anda üzerinde çalışılan formül ise, askeri anlamda yüzde yüz güvenli olmasa da ‘fiili’ anlamda bir tampon bölge oluşmasını içeriyor. ABD tarafı bu yarı-güvenli formüle ‘No boots on the ground’ (Alanda postal yok) prensibiyle onay veriyor.
Türkiye açısından kurulması planlanan fiili tampon bölgenin avanatajı, Suriyeli mültecilerin geri dönebilmesi ve muhaliflerin daha rahat organize olarak Suriye genelinde temsili bir yapı kurabilmesi.
Ayrıca Halep, Azaz, Idlib ve civar bölgelerdeki sivil halkın bombardımandan etkilenmesi de önlenmiş olacak.
Planın dezavantajı ise, mülteciler açısından yüzde yüz güvenli olmaması, uçuşa kapalı olsa da uzun menzilli tank ve top atışlarına karşı etkisiz olması ve ülkedeki iç savaşı arttırma riski.

Aslı Aydıntaşbaş / Milliyet