VAN - 1 Kasım 1928 yürürlüğe giren harf kanunun Müslüman halkta yarattığı travmayı İLKHA`ya değerlendiren Saadet Partisi Van İl Başkanı Yavuzer çarpıcı tespitlerde bulundu.
 
Harf değişiminin, Türkiye`de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun"un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak verilen isim olduğunu ifade eden Yavuzer, "Bu yasayla o güne kadar kullanılan Osmanlı Alfabesi`nin yerine, Latin Alfabesi`nin Türkçeye uyarlanmış bir biçimi kabul edildi. 1 Kasım 1928 tarihi yürürlük tarihidir oysa karar 3 Ekim 1928 de alınmıştı." dedi.
 
Osmanlı Devletinin yıkılmasını isteyen güçlerin Osmanlının dini, tarihi, medeniyeti ve kültürü ile bütün bağlarının koparılması kesilmesini istediklerinin altını çizen Yavuzer, "Bunun için ne gerekiyorsa onu yaptılar. Elbette ki bunu sebebini ileri bir medeniyet seviyesine getirmek değil tam aksine adavetti.
 
1Ocak 1929 tarihinde de Arapça harflerle dilekçe ve kitap yazılması yasaklandı. Bu tamamen İslam`la bağların her yönü ile kesilmesi demekti.
Cumhuriyet ile başlayan tarih bize yansıtılırken doğrular üzerinden verilmiyor, birçok şey bizden gizleniyor. Hatta daha açılması gereken bazı arşivler, bilgilerin yansıtılmasından ve doğruların ortaya çıkmasından korkuluyor. Elbette ki ülkenin batı tipi bir yönetim, demokrasi ve eğitim sistemi ile muasır medeniyet seviyesine göre yetiştirme sloganı tamamen bir aldatmaca ve İslam`a olan düşmanlığın bir eseri idi.
 
Osmanlı devletini yıkmak ve yerine kurulacak yeni devletin geçmişi ile bütün bağlarını koparmanın en önemli yolu İslam harfleri ile LAT DİNİ olarak bildiğimiz Latin harflerini yerine getirmekle işe başlamaları bir kinin bir düşmanlığın ve bir intikam almanın eseriydi.
Allah Kur`anın Maide Suresi 82. ayetinde; "... Müslümanlara düşmanlıkta en ileri olanların Yahudiler ve müşrikler olduklarını görürsün.." buyurularak bizler ikaz edilmemize rağmen oynanan oyunların ve düşmanlıkların farkına varıp gerekli önlemleri almamamız sonucunda bu duruma maruz kaldık." dedi.
 
İşte Harf İnkılabı ile ilgili olarak Yavuzer`e yönelttiğimiz sorular ve aldığımız yanıtlar:
Harf Değişikliğiyle İslam Ümmetinin Kaybı Ne Olmuştur?
Masonik bir ihtilal olmasına rağmen tarihi bir aldatmaca olarak önümüze konulan ve 1789 yılında gerçekleşen Fransız İhtilali neticesinde dünyaya bir slogan verildi. Bu slogan Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı idi. Kulağa hoş gelen ve her ulusun benim de bir devletim olsun heyecanına kapılacak kadar ileri bir söylemdi. Ama asıl amaç uluslardan oluşan İslam ümmetini parçalama ihtilali idi. 1923 yılında T.C`nin kurulması ile Osmanlı devletini yıkan güç 134 yıl çalışarak İslamı devlet temsiliyeti ile ortadan kaldırdı ve çok geçmeden 3 Mart 1924 tarihinde de Hilafeti yeryüzünden kaldırdı.
Hilafet, miladi 632 yılında başlaması ile aradan geçen 1292 yıllık hilafet süreci Sabataist Yahudilerin eli ile kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortadan kaldırılması neticesinde ümmet dağılımı, harf değişikliği ile ilmi kaynaklar arasındaki bağın kesilmesi, kıyafet değişikliği ile Yahudi Vakko firmasının sadece şapka üzerinden yüksek paralar kazanılması ile batı tipi eğitimin latin harfler ile başlaması İslam medeniyetinin kaybolmasına, batının egoist, ahlaksız, faizci ve acımasız eğitim sistemi neticesinde nesillerin kaybolmasıdır.
 
Harf Değişikliği Sonrası Yetişen Yeni Nesil Geçmişten Koparılmıştır. Bu Koparılış Yeni Nesli Medenileştirmiş midir?
Tam aksine harf değişikliği yeni yetişen gençliğine tarihini, medeniyetini, kültürünü, ilmi kaynaklarını ve tarihteki yerini kaybettirmiştir. Harf değişimi ile başlayan sürec içinde gençlere batı tipi gençlik ve ahlak erezyonu aşılanmış ve en önemlisi de gençlik İslam dışı ve beyin ürünü olan ama asıl kaynağı Yahudi faşizminden alan ideolojik fikri akımlara yem edilmiştir. Gençlerimizin medenileşmesi bir yana birbirlerine fikri zıddiyet bakımından düşman kardeşler olmalarına zemin hazırlanmıştır.
 
Özellikle Kürt gençlerinin Sosyalist ve Türk gençlerinin de Faşist ideolojilere kapılmaları için organizeler hazırlanmıştır. Oysa 1100 yıllık tarihi geçmişlerini unutturan ve TC`nin kurulmasından sonra bu iki Müslüman milletin birbirlerine düşman oluşları için yapılması gereken her şey yapılmıştır. Bugün yaşadıklarımız bunun en bariz örneği değil midir?
 
Medenileşme Ya Da Medeniyet Ne Demektir. Harf İnkılâbı Gerçekleştirememiş Olan Topluluklar Medeni Değiller midir? Örn. Japonya Çin İran Gibi...
Medeniyet; tarihsel birikimi ile bir toplumun hayat tarzı, bilgi seviyesi, sanat gücü ve manevi varlığı ile ileri bir seviyeye yükselmesinin hayata tatbikindeki kültür birikimdir. İslam ile şereflenen milletlerin bu belirttiğim kazanımlarına baktığımızda çok şey görürüz.
 
Bir kere yaratılmışların en şereflisi olarak bildirilen insanın emrine verilen her şeyin ona fayda sağlamakla birlikte insanlar arasındaki adalet ve hukukun tanzimindeki düzenin hayata tatbiki o milletin üstün varlığını gösterir. Bu medeniyette üstün olan insandır ve her şey insanın emrine verilmiştir. Şimdi bu üstün vasıflara sahip olan bir milleti muasır medeniyet seviyesine getirmek gibi bir garabete baktığımızda bencillik nemelazımcılık ve madde perestliğin ön planda olduğu bir medeniyetsizlik asil ve bir o kadar da üstün olan kültür medeniyeti ile kıyas bile edilemeyecek kadar fark vardır.
Tarihte kendi medeniyetlerin kuran milletler vardır, bu milletler tarihi kökenleri ile bağlarını kesmedikleri için bugün dünyada söz sahibi olma yolunda engellenememektedirler. Örneğini vermiş olduğunuz Japonya, Çin ve İran gerçekten kendilerinden her konuda söz ettirmektedirler. Özellikle İran İslam İnkılâbı ile gelişimi batı emperyalist güçleri ve Siyonistleri bir hayli tedirgin etmiştir.
 
Harf Değişikliğinin Altında Yatan Temel Psikolojik Nedenler Nelerdir?
Buna temel psikolojik nedenler değil de dinsel nedenler demek daha doğru olur. Çünkü dünya hâkimiyetini elinde bulundurmak isteyen Amerika bu istemini Siyonizm`in öğretisine göre düzenlemektedir. Çünkü İslam`ı ve İslam`ın yeryüzünde hâkim olmasını istemeyen Yahudi Siyonistleridir. İslam ile bir bağın kalmaması için olması gereken her şeyi yapmaktan geri durmazlar ve durmayacaklardır. Hilafet merkezi ve siyasi tecrübe sahibi olan Osmanlıyı içten yıkıp yerine Sabataistlerin eli ile kurdukları devletin geçmişi ile bütün bağlarını kesme istemi tamamen onların organizesi ile gerçekleşti. Psikolojik olmadan ziyada tahrif edilmiş Tevrat`ın hükümlerinin yeniden dünyaya hâkim kılma isteminin neticesindendir.
 
Harf Değişikliği Sonrası Cahil Bırakılan Yüz binlerce Âlimin Düşürüldüğü Durumun Sosyolojik Boyutunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Düşünün bir kere bir gecede alınan bir kararla bir millet toptan cahil bırakılıyor ve öyle addediliyor. Yeni harfler de öğretilmediği içinde millet bir kaosun içine sürükleniyor. Allah; "Ey akıl sahipleri düşünmez misiniz?" diyerek bizleri düşünmeye davet eder. Oysa bu sistemi kuranlar akıl nimetinden de yoksunlardı. Eğer bir değişiklik yapılmak isteniyorsa bunun kademe kademe yapılması gerekiyordu. Oysa yaptıkları uygulama bu konuda alınan bir kararın mutlak manada ve her şeye rağmen yürürlüğe konması isteniyordu ve öyle yapıldı. Oysa yapılan iş akıl ile bağdaşmıyordu.
Yüksek ilim sahibi olan ve aynı zamanda bu kültürel medeniyetin mütefekkirleri bir anda cahil konumuna sokulmuştu. Avrupa`nın ideolojik fikir babalarının eserleri tercüme ediliyor ve bir anda batı hayranlığı ile birlikte batının aydın dedikleri kimselerin fikirleri genç nesillere enjekte ediliyordu. Buna karşı çıkan âlimler ya idam ediliyor ya da sürgünlerde ve hapislerde çürütülüyordu.
 
Geçen 87 yıllık bir zaman içinde değişiklik yaptıkları ve bunu devrim olarak sundukları her eylemleri insanlarımıza mutluluk yerine batı köleliği ile birlikte siyasi ve ekonomik bağımlılığı getirdi. Yıllar içinde toplumun inançları doğrultusunda yeniden karşılarına çıkmamaları için Diyanet Teşkilatı ile bağımlılık sağlandı. Sonra imam hatip okullarına izin verildi ve Kur`an Kurslarının açılması onların denetimi ile uzun bir süre takibat altına alındı.
Bütün bu yapılanlara rağmen Allahın gerçek dini olan İslam`ın gün geçtikçe her tarafta yükselmesi özellikle Amerika ve Siyonist İsrail`in korkulu rüyası olmuştur. Onlar kendi çıkarları için kurdukları her ne varsa zaman içerisinde Allah bunu Müslümanların dinlerini yeniden anlama, öğrenme ve yaşamaları konusunda bir imkana çevirdi ve neticesini Müslümanlar için hayra çevirdi. (Fikret Özkan - İLKHA)