Organ Bağışı Haftası dolayısıyla Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü`nce Milli Kütüphane`de düzenlenen etkinliğin açılışında konuşan Kapuağası, organ bağışıyla ilgili etkinliklerin sadece bir haftalık süreçte yapılmaması, çalışmaların 365 gün devam etmesi gerektiğini söyledi.

Yaklaşık 22 bin hastanın organ beklediğini belirten Kapuağası, yapılan tüm çalışmaların hastalara merhem olacağını ifade etti.

Organ nakli altyapısında Türkiye`nin iyi bir noktada olduğunu dile getiren Kapuağası, organ nakli merkezlerinin kapasitesinin yüzde 50`si ile çalıştığını bildirdi.

Böbrek naklinde Türkiye`nin çok başarılı olduğuna işaret eden Arif Kapuağası, akciğer naklinde bazı sıkıntılar olmasına rağmen bu yıl akciğer nakli yapılan 20 hastanın yüzde 60`nın yaşadığını vurguladı.

Geçen yıl bin 330 beyin ölümü gerçekleştiğine ancak bunların sadece yüzde 25`inin organlarının bağışlandığına dikkati çeken Kapuağası, Türkiye`nin canlıdan organ bağışı konusunda ise dünyada birinci olduğunu bildirdi.

Kapuağası, ``İspanya`da yakını ölmüş insanların yüzde 86`sı organ bağışında bulunurken, biz niye yüzde 25`te kalıyoruz`` dedi.

``Her yıl yaklaşık 2 bin kadavra bağışına ihtiyaç var``

Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Organ Nakli Koordinatörü Prof. Dr. Fazıl Tuncay Aki de Türkiye`de 60`ın üzerinde organ nakli merkezi olduğunu ve bu merkezlerde kalp, akciğer, karaciğer, ince barsak, böbrek, pankreas ve doku nakilleri yapıldığını bildirdi.

Organ naklinin ölümle yaşam arasında bir yarış olduğunu ifade eden Aki, Türkiye`de organ ihtiyacının karşılanması için her yıl yaklaşık 2 bin kadavra bağışına ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Saim Yeprem, organ nakli ile tedavi mümkünse bunu engellemenin doğru olmadığına işaret ederek, bir kişinin organlarıyla 8 kişinin yeni hayat kazandığını anlattı.

Organlarını bağışlayan kadar bu yönde faaliyet gösterenlerin de sevap kazandığını dile getiren Yeprem, ``Organ bağışı ve nakli konusunda, dinimizin hiçbir hükmü, engelleyici nitelikte değildir. Beyin ölümünden sonra kadavra kutsaldır ama o kadavranın organları organ nakli için kullanılabilir. Saygınlığını bozmayacak şekilde mirasçılarının rızasıyla organlar alınabilir, hiçbir mahzur yoktur`` diye konuştu.

``Gazeteci gözüyle organ nakli``

Etkinlikte, ``gazeteci gözüyle organ nakli ve organ bağışı`` başlıklı bir konuşma yapan Anadolu Ajansı sağlık muhabiri Selma Bıyıklı ise organ bağışı haberlerinin gazeteciler açısından daha özel olduğunu, bu haberlere daha hassasiyetle yaklaştıklarını söyledi.

Organ nakillerinin ardından sağlıklarına kavuşanların haberlerini daha keyifle yaptıklarını vurgulayan Bıyıklı, ``Küçük tuğlalarla büyük bir duvar örmeye çalışıyoruz. Küçük küçük organ nakli haberleriyle organ bağışı konusunda duyarlılık oluşturmaya çalışıyoruz`` dedi.

Organ nakli ve organ bağışı konularının habercilik açısından ``çok kırılgan`` olduğuna işaret eden Bıyıklı, olumsuz haberlerin organ bağışlarını da olumsuz etkilediğini savundu.

Organ bağışları ve nakillerinin basında yer alması konusunda hekimlere ve gazetecilere büyük sorumluluk düştüğüne dikkati çeken Selma Bıyıklı, organ bağışı ve nakli konularının basın ve halka nasıl aktarılacağı gibi konularda ulusal politikalar belirlenmesi ve buna yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı.

Haber7