Mustafa Karakaş/Doğruhaber
Çok az kişi bilir emperyalist ahlaksızlığınn kirli savaş yöntemlerini.
I.Dünya Savaşında Osmanlı ile mücadele edemeyen ve Çanakkale’yi geçemeyen emperyalist azgınlık nesli ifsat projesini devreye sokar.
EMPERYALİZMİN SİNSİ SİLAHI: ALKOL
Öyle ya ellerinde Kuran’la şehid olmayı bekleyen, ölümün üstüne yürüyen bu insanlarla mücadele edilemezdi. O halde başka bir şey yapılmalıydı.
Yapıldı da…
Çanakkale’yi geçemeyen işgalciler, sahil boyunca kasa kasa içki bırakıyordu. Bütün kıyı bölgesinde kasa kasa içki şişeleri geleceğe yatırımdı. Nitekim işgalcilerin planı işlemeye başladı. Kasadaki içkiler zamanla toplum içinde yayılmaya başladı. İşte Yeşilay’ın kuruluş süreci burada başlar.
YEŞİLAY FİKRİ ŞEYHÜLİSLAM’DAN ÇIKTI
Osmanlı Şeyhülislam’ı İbrahim Haydarizade işgalcilerin bu toplumu içki ile çökertmeye çalıştığını gördü ve Sultan Vahideddin Han’dan bununla mücadele izni istedi. 5 Mart 1920 yılında Şeyhülislam’ın himayesi ile Dr. Mazhar Osman Uzman ve arkadaşları "Hilal-i Ahdar" cemiyetini kurdu. Yeşil Hilal anlamına gelen Hilal-i Ahdar zaman içerisinde Yeşilay’a dönüştü.
İşin acı tarafı işgalcilerin insanımızı alkol üzerinden esir alma çabasına karşı kurulan bu cemiyetin, kurulan yeni rejim tarafından önemsenmemesi idi.
Her ne kadar 1934 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile “kamuya yararlı dernek statüsü” verilse de sistem bu kurumun içki(alkol) ile mücadelesini desteklemedi.
Öyle ki sistemin lider kadrosu ellerinde kadehlerle topluma pozlar verirken Yeşilay’ın o dönemde alkol ile hakiki bir mücadeleye girişebilmesi mümkün müydü?
Hülasa Yeşilay dediğimiz kurum, Osmanlı’nın can çekişirken bile emperyalizme direndiğinin delilidir. Öyle ya yıkılmak üzere olan bir devlet, Şeyhülislamın teklifi ile Batının ayyaşlık projesine direnmeye çalıştı.
Evet, karşı koydu ama başaramadı. Zira sonraki yıllarda ayyaşlık zaferini ilan edecekti.